GASSAL İLE ÖLÜME BAKMAK

Türk Edebiyatının en büyük şairlerinden biri belki de en büyüğü Necip Fazıl Kısakürek fevkalade güzel şiirlerinden biri olan ‘’Yattığım Kaya’’ da:

‘’Ey gönül, gidenden ümidini kes!
Kaçan bir hayale benziyor herkes,
Sanki kulağıma gaipten bir ses
Buluşmalar kaldı mahşere diyor.’’

dörtlüğünü şiirin tam ortasına koyar. Bu bitirici dörtlükten sonra gelen dizeler sonsuz bir sefere çıkma isteğini dile getirir ancak biz bu dörtlüğü aşamayız bir türlü. Beni en çok etkileyen dizelerden birisidir bu pasaj. Necip Fazıl Kısakürek hayatının erken dönemlerinden itibaren sevdiği insanları ahirete uğurlamıştır. Bunun te’siri onun şiirlerine yansıdı muhakkak. Üstad’ı pişiren bu imtihanlar onun sanatına büyük güç kattı. Necip Fazıl’ı sekülerlikten koparıp İslam’a döndükten sonra daha büyük kılan, bu hasret ateşinin tevekkül ile törpülenmesi ve sonsuzluğun bilgisi ile topyekun çekidüzen bulmasıdır. Kaldırımlar’ın bohem şairinden

‘’ Ölüm ölene bayram...’’ diyen bir Mümin’e tekamül etmek büyük bir dönüşümdür…

 Ölüm, sonsuzluğa açılan bir kapı. Ölüm ve Ötesi, bize hakkında bazı bilgilerin verildiği ama tam olarak künhüne gittiğimizde varacağımız bir alemdir. Ölüm, ölen için imtihanın sona ermesi iken kalanlar için ise belki de bütün bir hayat düzenini değiştiren imtihan olabilmektedir.  

Son zamanlarda yayınlanan ‘Gassal’ adlı dizi ile sekülerleşen Türk halkına ölüm temi tekrar hatırlatıldı. Afişlerle, reklamlarla, senaryosuyla dizi tamamen ölümü hatırlattı yayınlandığı her bölümde. Dizi, Türkiye standartlarının üstünde bir kalite ile vaat ettiği başarıya fazlasıyla ulaştı. Sonuna kadar hak ettiler. Yayında, yapımda emeği geçen herkese teşekkür etmek gerekiyor. Dizinin aldığı tepkiler ise içeriğindeki hatalardan, kalitesinden ötürü değil tamamen giderek artan yaşam tarzına açıkça meydan okumasından kaynaklı. Böylesine sekülerliğin arttığı, dinin, yaşamın neredeyse her alanından ötelenmeye gayret edildiği bir zamanda ölüm fikrini ele almak, bunu bir de bir gassal üzerinden yapmak büyük bir ‘iştir’,  hakkını teslim edelim. ‘Bir Garip Koleksiyoncu’ ile anlatılmak isteneni ‘Gassal’ ile kemale ermiş buldum dizinin ilk sezonunu izlerken.

Ne yaparsak yapalım, ölüm gerçeğini hayatımızdan silip atamayacağız. Ölüm, çaresi olmayan bir geliş. Mezarlıkları şehirlerin dışına iteleyerek ölümden kaçabileceğimizi sandık ancak bu mümkün olmadı. Çünkü ölüm sağcı-solcu, ünlü-ünsüz, aydın-cahil, Müslüman-dinsiz ayırt etmeden herkesin kapısını çalmakta. Sevdiğini kaybeden insanın ideolojisi olmaz, acısı olur. Ve bu acıyı yaşarken de farklı yollarla teselli arar. Ölümü ölümden kaçarak, ekranlardan, neşriyattan uzak tutarak görmemezlikten gelmek, insanları kandırmaktan başka bir şey değildir. Çocuklara da anlatacağız, yaşlıları da. Gençleri de her an yüz yüze oldukları bu gerçek hakkında bilgilendireceğiz. Lezzetleri kesen ölümü hatırlamak bize Peygamber Efendimizin (sav) emridir. Burada dikkat etmemiz gereken şu: ‘’ Lezzetleri kesen…’’ Evet, bu gerçek, lezzetleri bitirecek, yüzümüzü ekşitecek, rahatsız edecek bizi ama bunu öteleyerek, kaçarak değil kabullenerek, anlamaya gayret ederek idrak edeceğiz. Çünkü başka çaremiz yok.

‘Bulmak’ şiirini şöyle bitirir Adil Erdem Bayazıt:

‘’Ölüm bize ne uzak, bize ne yakın ölüm

 Ölümsüzlüğü tattık, bize ne yapsın ölüm.’’

Filistin’de ölüme meydan okuyan yiğitleri görünce, ölümün ancak imanla göğüsleneceğine inancı artıyor görmesini bilen herkesin. Şehâdet, ölümü öldürüyor. Şehitler ise ölmüyor. Bu makamı düşününce bizleri cihattan mahrum bırakanlara bir kez daha öfke duyuyorum.

‘’Zor olan ölüm değil de ölümle gelen ayrılık’’ demişti birisi. Ayrılık ile ölümü tartanlar hata etmişler. Ayrılık zor ama ölümün getirdiği, vuslatın mahşere kaldığı ayrılık en zoru. E bu da ölümle ilintili.

Yahya Bey’in şu kâdim beyitini iliştirmezsem olmaz:

‘’Öldüğüm ağlamazın korkum odur kim ölicek
Seni kimler seve ben âşık-ı mahzûn yerine’’

Öldüğüme ağlamam da öldüğümde benim gibi mahsun aşık yerine seni kim sevecek buna üzülüyorum, diyor.

Bu satırları yazarken bana eşlik eden Selanik Türküsü ‘Bir Fırtına Tuttu Bizi’ den şu dizelerle yazıma son veriyorum:

‘’ Bir fırtına tuttu a yarim bizi deryaya kardı
O bizim kavuşmalarımız a yarim mahşere kaldı ‘’

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Tahir Sağır -


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Malatya Markaları

Sonsöz Gazetesi, Malatya ile özdeşleşen markaları ağırlıyor.

+90 (422) 323 52 92
Reklam bilgi

Anket Malatya Büyükşehir Belediye Başkanlığı İçin Kime Oy Vereceksiniz?