BİR YILI DAHA TÜKETMEK

Tüketimin revaçta olduğu çağda seneleri de hızla tüketiyoruz. Yaşamadan kimi zaman sadece tüketiyoruz yahut yitiriyoruz. Bir sene daha geçip gidiyor. Sonra bir sonraki sene. Yetmiş beş yaşındaki insan için de yirmi dört yaşındaki insan için de yaşadığı zaman hızla geçip gitti. Sorsan ne yaşadı? Sadece anılar kaldı. Sevdiklerimizi bir bir ahirete uğurluyoruz. Dünyanın ne kadar vefasız olduğu soğuk rüzgarlarla çarpıyor yüzümüze. Şehirler değiştiriyoruz, kimimiz ülkeler. İnsanoğlu kuş misali diyoruz. Konuyoruz sonra göçüyoruz. İnsanlar öldürülüyor.

Siyonistler, emperyalistler insanları öldürüyor, zalim diktatörler yerin altına işkence merkezleri kurup insanlara eziyet ediyor, zulüm mazlumun yakasına yapışıyor daima. Dünyaya bel bağlayanların dünyayı misafir olarak görenlere yaptığı zulüm kıyamete kadar sürecek. 

Hüznü, Müslüman’ın yol arkadaşı olarak görüyoruz. Dolayısıyla yaşadıklarımızın bu dünyada kaçınılmaz bir kader icabı olduğuna inanıyoruz. Kader gayrete aşık diyoruz. Bazen tembellik ediyoruz. Pek çoğumuzun şu dünyada kaygısı güzel bir yaşam sürdürememek. Sekülerler daha konforlu bir hayatları olmadığı için, inananlar ise daha çok amel biriktirip, daha güzel şeyler yapamadıkları için…

2024 yılı birkaç gün sonra bitecek. Miladi olarak yeni bir seneye girerken Hicrî olarak üç aylara gireceğiz. 2000’lerin ilk çeyreğini geride bırakacağız. Bu yirmi beş senenin son 7-8 yılı hızlandırılmış bir asır gibiydi.  Salgın, deprem ve pek çok hadise…

Yaşadığımız hadiselerden ibret alıyor muyuz, işte mesele bu.

Gemi yalpalarken münafıklar, müşrikler de Allah’ın tek otorite olduğunu kabul edip ona boyun eğer. Bir tek ona yakarır. Ve tevbe sözleri verir…

Peki kıyıya çıkınca?

Çabucak unutuluyor mu o yalpalanmalar yoksa ibret alınıyor mu onu tefekkür edip, düşünmek zorundayız.

Yılbaşı telaşesi benim çocukluğumdan beri anlam veremediğim bir olaydır. Çocuk aklımla düşünürken de bir senenin bitmesi insanlara neden keyif verir anlayamazdım.

Haberlerde sahte rakıdan ölen insanları, taciz edilen kadınları görür yılbaşına karşı daha o vakitler içimde menfi bir his beslerdim. Meseleyi teoloji ile ilintilendirmeden de vakıanın rezil yüzü ile yüzleşmek mümkün aslında. Neredeyse bir asırdır ülkemizde idrak edilen yılbaşı hadisesine dini olarak, örfi olarak karşı çıkmaların gericilik olarak adlandırılması hayli düşündürücüdür.

İlk olarak masumane (!) tebrik kartları ile başlayan yılbaşı furyası seneler geçtikçe daha da artan bir eğlence merakı ile toplumsal bir hale büründü. Aslında bu eğlencenin dışında kalmak isteyenlere ilk başlarda hiçbir alternatif tanınmıyor, tüm TV kanalları bu eğlenceye tahsis ediliyordu. 

Zamanla toplumda sorgulamalar başladı ve bu eğlence furyasına dahil olmak istemeyen kesimler bu vakıanın dini olarak da örfi olarak da bizim geleneğimiz olmadığını haykırmaya başladı. Bugün artık korku duvarının da yıkılması ile camilerde Cuma hutbelerinde bu yanlış dile getiriliyor, daha da önemlisi Milli Eğitim kutlamaların okullara sıçramasına mani oluyor.

‘’Biz Noel'i değil yılbaşın kutluyoruz, ne var bunda?’’ sorusu ise bize şunu düşündürmelidir: ‘’ Yılbaşını neden Noel babalı figürlerle, çam ağacı ile kutluyorsunuz!’ Bu cevaptan sonra da ‘’ Her şeye karışmayın canım, kul ile Allah arasına girilmez, mühim olan kalp temizliği’ cevabını işitmek kaçınılmazdır.

Piyango bileti için de aynı uyarıları yapınca çeşitli kıyaslamalar yapanlar çıkmıyor mu?

Bir şeyin haram olduğunu bilip, kabul ederek bunu yapanla, yaptığı haramı aklamaya çalışanların arasındaki fark da güneş gibi ortaya çıkıyor.

İnandığımız gibi yaşamaz isek yaşadığımız gibi inanmaya başlarız. Temel bir ilmihal kitabı okumadan, Kur’an ne diyor bir kez olsun açıp bakmadan Müslümanlığımızı (!) yarıştırmanın hazin neticeleri değilse nedir bu?

Her şeyi kabullen, sineye çek. Ya tepki verirlerse diye endişe et. Öyle mi?

Ne demişti merhum Arif Nihat Asya:

‘Bize bir nazar oldu Cumamız Pazar oldu
Ne olduysa hep bize azar, azar oldu’

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Tahir Sağır -


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Malatya Markaları

Sonsöz Gazetesi, Malatya ile özdeşleşen markaları ağırlıyor.

+90 (422) 323 52 92
Reklam bilgi

Anket Malatya Büyükşehir Belediye Başkanlığı İçin Kime Oy Vereceksiniz?