Malatya’dan gidenler Malatya’yı özlediklerini söylüyorlar. Peki ya Malatya’da kalanlar ?
Bence Malatya’yı en çok Malatya’da yaşamaya devam edenler özlüyor. Her gün yıkık kentin caddelerini adımlarken, anılara dalıp , hüzünle ilerliyorlar yıkıntıların arasından. Şehir tanınmaz halde. Bazen yürüdüğümüz caddelerin kadim geçmişini unutup, ‘Burası neresiydi?’ diye düşüncelere dalıyoruz.
Pek çok mahalle kayıp. Merkezin çehresi tamamen değişecek. Malatya’nın yeni hali nasıl olacak bilmiyoruz ancak Malatya’nın içinde Malatya’ya hasret yaşıyoruz.
Bazen İnönü Caddesinde adımlarken Mercedes Kadir’i, Mustafa Dayı’yı anımsayıp derin düşüncelere dalıyorum.
Kalabalık caddeden iğne atsan yere düşmez vakitler, Söğütlü ve Yeni Camî arasından akıp giden insanlar, tarihi çarşılar gözümün önüne geliyor.
Akpınardaki tükenmeyen hareket, Halep Caddesi üzerinden süzülen insanlar, şehrin asırlık mirası dimağımdan bir şerit halinde hüzünle geçip gidiyor.
‘Malatya insanının mutsuzluğunu’ tespit edenler psikoloji uzmanı sayılmasa gerek. Zira insanların ruh halleri az çok simalarına yansıyor, çehrelerinde karşılık buluyor. Mutsuzluk maalesef ki uzun süre şehrin insanının yakasını bırakmayacak. Şehrin hem depremden bu kadar ağır bir yara alarak çıkması hem merkezinin tamamının yıkılması ve diğer şehirlere göre daha ikinci planda kalması insanları haliyle üzdü.
Yaşama azmi kalmadı. Neşesini yitirdi şehrin insanları. Hayat pahalılığı da cabası.
Şehirde kalanlar bir yandan geçmiş özlemi, deprem korkusu, duygusal yıkıntı ile boğuşurken diğer yandan da ekonomik sıkıntılarla mücadele etmek durumunda. Faizin ekonomiye verdiği zararın etkileri maalesef ki insanların yaşamına da menfi tesir ediyor.
Bolluk bereket yok.
Şehir meczuplarını bile yitiriyor.
Eskiden şehrin caddelerinde kendi halinde zararsız meczuplar dolaşırken , şimdi gündüz vakti bali çekerek dolaşan kişiler korku saçıyor.
Sahi nereye gidiyor şehrin ahvali?
Trafikte bir intizam kalmamış .
Şehrin merkezinde çöp kokuları, patlayan lağımlar, ayakkabıları perişan eden taş parçaları yürümeyi zorlaştırıyor.
Logar kapakları kırık, üzerine uyduruk bir şey bırakılmış, dalgınlıkla çukura düşse insan farkında bile olmayabilir.
Hele deyin bu şehrin insanı nasıl mutlu olacak?
Malatya’da 90’lı yıllarda çocukluk yaşamış, ikibinli yılları karşılamış biri olarak kentin eski halini özlüyorum.
Benden önceki kuşakların haliyle özlemi daha büyük.
Ne giden insanlar gelecek, ne şehir eski çehresine tekrar kavuşacak.
Bizler yeni şehirde yaşamaya devam edip, anıları zihnimizde saklayacağız. Belki bizden önce olduğu gibi bizden sonra da şehir defalarca değişip, yenilenecek.
Ancak böyle büyük musibetlerle bir anda her şeyin değişmesinden nesillerimizi muhafaza etmesini Rabbimden diliyorum.
Depremde binlerce şehit verdi şehrimiz.
Yıkılan her şeyin yenisi yapılır, hayat bir şekilde devam eder lakin giden canlar geri dönmez.
İşin en üzücü tarafı da bu. En büyük hüzün ölümle gelen ayrılık.
Bunun bir tarifi de yok.
Depremde şehit olan kardeşlerimiz için şehir mezarlığına dikilen anıtta onların isimleri yazıyor.
Her birine Allahu Teala’dan rahmet diliyorum.
Mezarlıkta vızır vızır gidip gelen iş makinalarını aşıp, kabristanın içine girme fırsatı bulabilen herkes görmeli ve şehitlere bir dua etmeli!
Malatya’yı merak eden,özleyen gurbetteki kardeşlerimiz bilsin ki, biz de en az onlar kadar yaşadığımız bu şehri özlüyoruz.
Şehri, içinde iken özlüyoruz ve yıkılışına tanıklık ediyoruz.
Depremin ardından gidip bir daha dönmeyenler belki Malatya’yı kaybetmediler hafızalarında.
Peki ya biz?
Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
(1)Bilal Eki̇n - İnsan özler: memleketini, taşını toprağını, havasını suyunu, insanını, lisanını... En çok da geçmişini... İnsan geçmişi özler çünkü değişmeyen tek şey insanın geçmişi... Allahı'na kurban Kardaş!!!
Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.