Osmanlı savaş esirleri dünyanın dört bir yana savrularak hayatlarının kısıtlandığı, bilinmezin coğrafyasında esarete kapatılmışlardır. İngilizlere 135 bin, Ruslara 65 bin, Fransızlara 2000, Romenlere 600, İtalyanlara 100 esir düştü. Bunlar senelerini esir kamplarında çürüttüler. Sağ kalanlar ise hasret, acı ve hastalıklarla memleketlerine dönebildi.
İngilizlere; Sina, Filistin, Suriye, Irak, Hicaz, Asir ve Yemen’deki muharebelerde 120.000’in üzerinde esir verilmiştir. İngilizler Hicaz, Asir, Yemen cephelerinde esir olan Türk askerlerini Mısır’daki kamplara; Sina, Filistin, Suriye ve Irak cephelerinde esir olanları da önce Mısır’a sonrada büyük bölümünü Hindistan ve Burma’ya olmak üzere çeşitli yerlere götürmüşlerdir.
Hindistan ve Burma’ya götürülenler cephelerdeki diğer birliklere göre nispeten öncü ve zinde olanlardır ki, kasıtlı olarak buralara gönderilmişlerdir. Çünkü İngiliz Genelkurmayı ileriye yönelik muhtemel bir harekâtta Osmanlı ordusunun zinde kuvvetleriyle genç kadrosunu cephe hattından uzak tutmak istemektedir. Amaç onların Anadolu’ya dönmelerini önlemek ya da geciktirmek ve Anadolu işgalinde tekrar silahlı hareket için gerekli kadronun oluşmasına imkân vermemektir.
Özellikle Rus ve İngilizlere esir düşen Türk askerlerinin sayısı; Harbiye Nezareti'nin hazırladığı tahmini bir raporda 133.839 olarak belirtilir. Bunlardan 20.352'si Ruslar, 804'ü Fransızlar, l00 kadarı İtalyanların ve diğerleri de İngilizlerin elinde esirdir.
Birinci Dünya Savaşında esir düşmüş Türklerin sayısına ilişkin araştırmalarda farklıklar bulunuyor. Osmanlı devleti Birinci Dünya Savaşına kalabalık bir orduyla katılmıştır. 1915 yılı Temmuz ayına dek seferber edilen asker sayısı 1.934.720 idi. Mükellef olmayanlarla birlikte toplam asker sayısı 2 milyon idi. 1870-1890 doğumlu yedek, hizmette olanlar da toplamda 2 milyon 608 bin asker seferber edilmiştir. Bunlardan hasta, firar, esir ve kayıpların sayısı 1 milyon 560 bin olup toplam asker sayısında önemli bir orana tekabül etmektedir. Toplam esir sayısı ise 200 bin idi. Esirlerin tam sayısını belirlemek oldukça zordur.
Cemalettin Taşkıran’a göre ülkeler bazında esir düşmüş Türklerin sayısı şu şekildedir: İngiltere 134.447, Rusya 65.000, Fransa 2000, Romanya 605, İtalya 100. Esirlerin toplam sayı 202.152 kişi olmaktadır.
Esirler konusunda Hilali-Ahmer (Kızılay) Cemiyeti tarafından Rusya’ya gönderilmiş Yusuf Akçura’nın verdiği tahmini sayı Güney ve Kuzey Kafkasya’da 20-30 bin, Rusya’nın diğer bölgelerinde 20-30 bin olmak kaydıyla 40-60 bindir. Yusuf Akçura’nın Rusya gibi devasa yüzölçümüne sahip bir ülkede sadece Moskova, Kostroma, NijniNovgorod, Samara, Kazan, Simbirsk ve Ufa’ya gitmesi, Sibirya, Ukrayna, Kafkasya ve Rusya’nın diğer bölgelerine gidememesi bu rakamın doğruluk ihtimalini oldukça azaltmaktadır.
Yusuf Akçura’nın Eylül 1919’da İstanbul’a döndükten sonra “Sabah” ve “Türk Dünyası” gazetelerinde (2 Ekim 1919)’da yayınladığı “Rusya’da Bulunan Esirlerimiz” başlıklı yazısındaki bilgilere dayanarak Rusya’daki Türk esirlerin sayısının 50-60 bin civarında olduğunu yazmaktadır. İhtilal sonrası esirlerin birçoğunun türlü vasıtalarla yurda döndüğünü, ayrıca 1919 Eylül’den itibaren Rusya’da 10 bin Türk kaldığını, Mondros Mütarekesinden sonra kalan esirlerin de teşkilatsız bir şekilde değişik yollarla vatana döndüğünü yazmıştır.
İngilizler işgal altında tuttuğu ve o yıllarda kendi toprakları olarak gördüğü; Hindistan’a, Burma’ya, Mısır’a Osmanlı esirlerini savurdu. Yine İngilizler; Yunanistan, Basra, Bağdad, Kıbrıs, Malta ve Man Adasında bulunan kamplara Osmanlıları taşıdı. Fransızlar, Korsika ve Güney Fransa’da; Ruslar ise, Hazar’dan Sibirya’ya kadar geniş bir alanda kamplar kurarak Osmanlılar esaret hayatına alındı. Tel örgüler içerisinde, yıllarca süren ıstırabın pençesinde kapana kısılmışlardı.
Rus ve Romen kamplarına ise askerler; pencere ve kapılarına tahta çakılmış, iki kat tahta oturaklı ve köşesinde helâ ihtiyacı için bir kova bulunan yük vagonlarında istif hâlinde götürülürdü. Bunların yarıya yakını yolda ölmüştür.
Mısır cephesinde esir edilen askerlerin çoğunda, Kanal Seferi sırasında çöl gözlüğü verilmediği için kum fırtınalarının yol açtığı göz iltihabına yakalandı. Kampa gelişte dezenfekte için askerlerin sokulduğu krizol havuzlarında da göze ilaçlı sıvı kaçabilmektedir. Revirde vazifeli bazı Ermeni doktorların, tehcirin intikamını alma hırsıyla, askerlere yanlış tedavi tatbik ederek, 15 bin askerin gözünü kaybetmesine sebep olacaktır.
Osmanlı esirlerinden Rus ve Gürcülerin yaşadıkları bölgelere gönderilenler nispeten iyi şartlarda tutulmuş, iç karışıklıkların başladığı dönemlerde serbest kalarak çeşitli iş kollarında çalışmakla hayatta kalmayı başarmışlardır. Ancak Ermeni nüfusun yoğun olduğu bölgelere sevk edilen Osmanlı esirlerinin imhası için hiçbir şart eksik değildi. Buralarda hiçbir zaman hasta erler diğerlerinin içinden alınmadılar. Barınaklar son derece pis ve havasızdı. Ekmek oldukça yetersizdi ve günde bir defa sade suya salınmış balık çorbası verilmekteydi.
Ermeni askerler sırf zevk için Osmanlı esirlerini öldürüyor ya da işkence ediyorlardı. Bilhassa Kars ve Aleksandrapol’de her türlü zulüm yapılıyordu. Buralarda Osmanlı esirlerini alıp satmak için pazarlar kurulmuştu. Sağlam esirler 12 ruble, zayıflar daha ucuz, hastalar bir paket tütüne satılıyordu.
Özkan Karaca, Dövüştüler, Götürüldüler, Dönemediler: Esarette Kalanlar, MSN
Yayınları, İstanbul, 2016.
Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.