ESKİ TÜRKLERDE POLİS GÜCÜ

Polise, yani genel düzeni koruyacak bir birime olan ihtiyaç, ilk organize toplumun ortaya çıkmasına dayanmaktadır. Halkın menfaatlerini koruyacak, suçların oluşmasını önleyecek ve zayıf durumda olanları koruyacak bir mekanizmaya ihtiyaçtan dolayı, bu sistemin ilk basamağını kolluk gücü (Polis) oluşturmaktadır.

İnsanlık tarihinde polis teşkilatı, organize bir kolluk birimi olarak, M.S 1.yüzyılda Roma İmparatoru Augustus Ceasar döneminde, Roma kenti için oluşturulan özel bir polis gücüyle ortaya çıkmıştır. Bu örgüt, yaklaşık 350 yıl boyunca işlevini sürdürmüş, daha sonra duyulan ihtiyaç doğrultusunda Roma-Germen İmparatoru Şarlman, M.S 9. yy yeni bir polis gücü kurmuştur.

Antik çağlarda Sümer devletinde bir polis gücü bulunduğu tespit edilmiştir. Mısırlı Paraoh’ların, kanunları ve düzeni korumak, politik düşmanlarını kontrol etmek amacı ile polisleri bulunmaktaydı. Eski Yunan’da devletin polis gücü vardı. Romalılar da ise kendi zamanlarının ilerisinde olan kent polisi kavramı bulunmaktaydı. Roma İmparatorluğu çöktüğünde ise, eski geleneklerin pek çoğu varlığını sürdürmeye devam etmişti.

İnsanların toplum içinde yaşamak ihtiyacı, özgürlük ihtiyacından daha eski ve öndedir. Toplumlar binlerce yıl özgürlüksüz yaşayabilmişler, fakat düzensiz ve güvensiz yaşayamamışlardır. Devlet olarak teşkilatlanmış toplumlarda, toplum düzeninin ve güveninin sağlanması Devletin en başta gelen görevi olmuştur. Polis tarihi Türk tarihi ile başlamıştır. Tarih boyunca çeşitli devlet kurmuş olan Türkler kamu düzeni ve güvenliğini birlikte yürütmüşlerdir.

Eski Türklerde polis kelimesinin karşılığı olarak “Yarkan” terimi kullanılmıştır. Moğalca “Daruga” sözü polis anlamına gelmektedir. Bu kelimelerden ikisi de Uygur metinlerinde geçmekte; “Yarkan” polis, dedektif, cellât, “Daruga”, gece bekçisi, polis memuru, vergi tahsildarı anlamında kullanılmaktadır. Moğol idari teşkilâtında yönetim, malî ve siyasî yetkilere sahip olan askerî valilere verilen unvan olan Daruga kelimesi kullanıldığı yöre ve siyasi teşekküllere göre değişiklik göstermiştir. Celayirliler, Timurlular, Karakoyunlular ve Akkoyunlular zamanında Daruga kelimesi “herhangi bir şehrin veya idarî birimin idare ve inzibat işlerine bakan büyük memur” anlamında kullanılmıştır.

Türkler tarihin eski devirlerinden itibaren iç güvenlik ve asayiş sorunlarını çözmek maksadıyla çeşitli kurumlar meydana getirmişlerdir. Sonraki dönemlerde şehir güvenliğini sağlayan asker ve zabtiyelerin ikamet ettiği binalara “karavulhane”, “karagolhane”, “karakolhane” ve son olarak kısaltılmış haliyle “karakol” adı verilmiştir. “Karakol” teriminin kökeni, ordunun çevresini korumakla görevli piyade ve süvari askerlerini tanımlayan sözcüğünden gelmektedir. Osmanlı döneminde ise şehir içi güvenlik çeşitli birimler tarafından sağlanmıştır. Bu birimler başkent İstanbul’da; Yeniçeri Ocağı, Cebeci Ocağı, Topçu Ocağı, Kaptanbaşılık ve Bostancıbaşılık şeklinde sıralanmaktaydı. Bu birimlerin görevlilerine kollukçu adı verilmiştir.

Eski Türklerde geçerli olan kurala göre, bir mahalle-köy içinde bir ev veya kervan basılıp zarar gördüğü veyahut bir mahallede hırsızlık yapıldığı zaman, sanık mutlaka yakalanır zarar ve ziyan ona ödettirilirdi. Bunun dışında ayrıca kendisine cezada verilirdi. Eğer suçlu bulunmazsa o yer ahalisine bu mallar ödettirilirdi. Yine bir köyün yakınında konaklayan kimsenin malı çalınsa, hırsızı o köy halkının bulması istenir, bulamadığı takdirde ise malı tazmin etmesi gerekirdi.

İslamiyet’ten önceki Türklerde cemiyetin asayişini temin eden kuralların ekseriyetle töre ve adetlerden meydana gelmiştir. Herkes bulunduğu yerin asayiş ve inzibat kuvvetlerine elinden geldiği kadar kolaylaştırmağa mecburdu. Türkler devlet olarak teşkilatlandıklarında her şeyden çok huzur ve güvenin sağlanmasına önem vermişlerdir. Devletlerini oluşturan insanların huzur ve güven içinde yaşamalarını temin amacıyla töre adı verilen kanunların uygulanmasını en iyi şekilde sağlamışlardır.

Türk tarihi boyunca en eski devirlerden Tanzimat’a kadar kolluk tarihi ile askeri tarih birbirinden ayrılmaz bir parçası olmuştur. Fatih Sultan Mehmet’in 1453‘te İstanbul’u fethine kadar subaşı unvanlı görevlinin emrindeki askerler dış güvenlik konusuyla beraber iç güvenlik konularında da önemli hizmetlerde bulunmuşlardır. Zamanla subaşı yeniçeri ağasının emrine girmiştir.

Kabile halinde yaşadıkları dönemde Türkler, orduyu sevk ve idare edenlere "Subaşı" adını vermişlerdir. Su, asker, komutan, ordu ve subaşı, başkomutan anlamında kullanılmıştır. Kabileler birleşip toplum büyüyünce “Kağan” ortaya çıkmış, Subaşılar savaşta belli birliklere komuta etmeye başlamış, barışta da bulundukları bölgenin güvenliğini sağlamışlardır. Böylece Subaşıların rolleri küçülmüş ve belli görevlerin yöneticileri olmuşlardır.

Büyük Anadolu Selçuklularında da il merkezlerinde askeri ve mülki işlere bakan komutanlara subaşı denilmiştir. Bunlar bulundukları yerlerin kamu düzen ve güvenliğini sağlamışlar, savaş zamanında ise çevrelerindeki ilçe ve köylerin tımarlı sipahilerine komuta etmişlerdir. Anadolu Selçuklu Devletinin yıkılışından sonra da, Anadolu'da kurulmuş olan beyliklerde askeri komutana "Subaşı" denilmiştir.

Türk devletlerinde ve Osmanlı Devleti’nde kolluk görevini yapan asker kişiler bulunmaktaydı. İç güvenlik hizmetini yürüten birime polis adı verilene kadar asker kimseler tarafından bu görev yerine getirilmiştir.  Eski Türklerde kamu düzeni ve güvenliği belli yasalara uygun olarak yürütülmüştür. Oğuz Han'ın Oğuz Türesi, Cengiz Han'ın Uluğ Yasası, Timur'un Tüzükkatı o devirlerin belli başlı hukuk kuralları örnek olarak gösterilebilir.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Özkan Karaca -


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Malatya Markaları

Sonsöz Gazetesi, Malatya ile özdeşleşen markaları ağırlıyor.

+90 (422) 323 52 92
Reklam bilgi

Anket Malatya Büyükşehir Belediye Başkanlığı İçin Kime Oy Vereceksiniz?