OSMANLI DEVLETİNDE ASKERİ SİLAH TEKNOLOJİSİ

Osmanlı Devletinin kurulduğu yıllardan itibaren geleneksel Türk silahları olan; ok, kılıç ve benzeri savaş malzemelerini kullanmayı sürdürmüşler ve zamanla yeni çıkan silahları bünyelerine kolayca dâhil etmişlerdir. Nitekim daha kuruldukları yıllarda Avrupa ve Venedik gibi ülkelerde yeni yeni gelişen ateşli silahlar yüzyılın sonuna varmadan Osmanlı ordusunda da kullanılmaya başlanmıştır.

Yeni silah teknolojilerinin kendi ordularına adaptasyonunu kısa sürede gerçekleştiren Osmanlıların bu hareket tarzlarının arkasında, savaşa önem veren yapısı, üstün silah teknolojileri, askerlerinin ruhuna işleyen cesaret ve kahramanlığının ne kadar mühim olduğunu iyi değerlendiren bir millet olmaları yatmaktaydı.

            Ateşli silahların ortaya çıkması ve gelişmesinden sonra klasik savunma sistemlerinde de köklü değişiklikler yapılmıştır. Her şeyden önce ateşli silahlar göğüs göğse savaşı ortadan kaldırmış ve silahların menziline göre tarafları birbirinden uzaklaştırmıştır. Tarafların birbirlerinden uzaklaşmalarına rağmen kullanılan silahların gücü arttığından dolayı savunma sistemleri de güçlendirilmiştir. Daha önceki devirlerde düşmanın tırmanıp girmesine mani olmak üzere ince ve yüksek yapılan kale duvarları yerlerini pek fazla yüksek olmayan fakat çok kalın kale duvarlarına terk etmiştir.

            Devletlerin dış politika aracı olarak tercih ettikleri savaş, genel anlamda, bir devletin diğerine iradesini kabule zorlamak maksadıyla kuvvet uygulamasıdır. İnsanlık tarihi kadar eski olan savaş ya da silahlı çatışma kavramı, tarihsel süreçte dönüşerek günümüzde önceki yüzyıllara göre farklı bir şekil almıştır. Savaşı dönüştüren en önemli faktör teknolojik gelişmelerdi.

            Günümüzde savaşlar cephe savaşı değildir. Gelecekte de sayıca fazla olmayan birliklerce düşmanın silahlı kuvvetlerini tamamen yok etme amacı gütmeyen asimetrik savaşlar söz konusudur. Yüksek teknoloji sayesinde haber alma, ateş ve yüksek isabet oranı imkânlarına rağmen, savaşların süresi kısalmamıştır.

Gelecekte ülkelerin karşılıklı bütün kaynaklarını seferber ettiği savaşlar yerine; yüksek teknoloji ürünü silah sistemleriyle donanmış küçük grupların silahlı mücadelesi şeklinde, kısa süreli taktik başarılara dayalı ve daha çok silahlı örgütlerin taraf haline geldiği, uzun süreli silahlı mücadelelerin yaşanacağı değerlendirilmektedir. 

             Ateşli silâhlar 14. asrın ortalarından itibaren Endülüs’te, 14. asrın ilk çeyreğinden itibaren de Avrupa’da kullanılmaya başlanmıştır. Bu tarih aynı zamanda Osmanlı Beyliği’nin kuruluşunun ilk yıllarına rastlamaktadır. Ateşli silâhlar, küçük bir beylikten imparatorluk haline gelen Osmanlıların, özellikle Balkanlar’ın engebeli arazilerindeki kalelere karşı yaptıkları muhasara savaşlarını kazanmaları açısından çok önemli bir unsur olmuştur.

Geleneksel savaş araç ve gereçlerine karşı daha etkili olan ateşli silâhlar karşısında, 14. ve 15. Yüzyıllarda hüküm süren devletlerin sergiledikleri tavırlar arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır. Bazı devletler, bu silâhların askerî teknolojilerine uyarlamasını gerçekleştirirken, bazısı da çeşitli sebeplerle ateşli silâhlara ilgisiz kalmışlardır. Osmanlıların yeni silâh teknolojisine ve ateşli silâhlara gösterdiği ilgi ve aktarmadaki yaklaşımları hayli farklıdır. Bu yaklaşım tarzı ile Osmanlı Devletinde kısa zamanda gerçekleşen uyum, diğer İslâm devletlerinde görülmemektedir. Osmanlı Devletinin istekli tavırları, onların, ateşli silâhları kısa bir sürede tanımalarını ve yeni gelişen askerî teknolojiyi kolayca kavrayarak, diğer İslâm devletlerinin önüne geçmelerini temin etmiştir.

             Yeni teknik, araç ve yöntemlerin uygulanması, düşmana karşı üstünlük kurma çabasının yanında caydırıcılığı sağlamak için de bir hedef olarak sabit kalmıştır. Antik çağlardan bu yana askeri savunma teknolojisinin her bir yeniliği ve değişimi karşı tarafa üstünlük sağlamak için, bir önceki savaştan alınan derslerle geliştirilmiştir. Endüstrinin ve gelişen teknolojilerin en önemli etkileri; görerek ateş gücünü arttıran makinalı tüfeklerin ve daha yıkıcı olan topçu sınıfının artması olmuştur.

            Ayrıca bu dönemde savaş alanındaki hizmetlerin daha da karmaşıklaşması nedeniyle piyade, topçu ve süvari gibi muharip sınıfların yanında levazım, bakım, personel gibi yardımcı sınıfları ortaya çıkmıştır. 1850’de demiryolları ile toplu taşımanın gelişmesi dolayısıyla büyük birliklerin yer değiştirmeleri mümkün hale gelmiştir. Stratejik manevra ve kuvvet kaydırma imkânı sağlamış, telgrafın kullanılmaya başlaması haberleşmenin hızını ve etkinliğini arttırarak sevk ve idareyi kolaylaştırmıştır.

Buhar motorlarının ve zırh teknolojilerinin savaş gemilerine uygulanması ise daha büyük ve ölümcül bir deniz gücünü ortaya çıkarmıştır. Savaş silahlarında, özellikle piyade tüfekleri ve toplarda meydana gelen gelişmelerle muharebe sahaları genişlemiştir.

Tankın savaş meydanlarında görülmesi bu anlayış için kara harekâtında bir “kuvvet çarpanı” etkisi yapmıştır. Çünkü tankta üstün ateş gücü ile manevra avantajı birleşmiştir.

Yine torpido ve denizaltı teknolojilerindeki gelişmeler, uçak gemilerinin ortaya çıkışı, savaş uçaklarının menzil ve özelliklerinin artması, gelişen deniz ve hava manevra taktikleri sayesinde kara, deniz ve hava harekât alanlarında manevra imkânı sağlanmış, muharebe sahalarının boyutları enine ve derinliğine genişlemiştir.

Yine gelişen teknolojiye paralel olarak savaş uçakları, füzeler ve hatta nükleer silahlar ile hasım ülke derinliklerindeki ekonomik tesis ve sivillerin de hedef alındığı topyekûn mücadelem anlayışı doğmuştur. 1. Dünya Savaşı’ndan miras kalan “Topyekûn Savaş” doktrini pekiştirilmiştir.

 

 

 

 

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Özkan Karaca -


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Malatya Markaları

Sonsöz Gazetesi, Malatya ile özdeşleşen markaları ağırlıyor.

+90 (422) 323 52 92
Reklam bilgi

Anket Malatya Büyükşehir Belediye Başkanlığı İçin Kime Oy Vereceksiniz?