Hayat yolculuğu bazen insanı yoruyor. İnsan oturup bir soluklanmak istiyor. Ağır bir yük yüklenen insanlar ara sıra sendeliyor. Şayet kaldıramayacağı yükü yüklenmeyeceğine teminat verilmeseydi, bu yükü kaldıramayacağına inanır, emaneti zayi ederdi.
‘’ Allah, bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar … ’’ Bakara Suresi 286. ayeti kerimenin mealinden ( Diyanet İşleri Meali)
Ancak insan bu emaneti taşımakla mükellef. Biliyor ki zor… Geceleri hüzünle geçiyor, kalbindeki yara hiç kapanmıyor, acısı dinmiyor ancak teslim oluyor alemlerin Rabbine. Dünyanın bir huzur değil hüzün yurdu olduğunun bilincine varınca kamışlıktan ayrılmış bir ney gibi inlemeye, feryat figan etmeye başlıyor. Ancak yüksek sesle, rahatsız ederek değil. Bu figan içten içe, sessiz, sadece kalbinden kopan bir çığlık olarak yükseliyor. Sessizliğin sesinde aralanıyor kapılar. İnsanın çığlığını bu sessizlikte işiten de ancak ona şah damarından daha yakın olan Rabbi oluyor. Dualara emanet ediyor böylece ahvalini. Ve halini çok iyi bilene, her anını kendisinden daha iyi görene, ağlayarak tekrar tekrar içini döküyor. Ancak insan bazen bir yanılgıya kapılıyor. Acaba diyor ‘Rabbim benim sesimi duymuyor mu?’ , ‘Yakarışımı işitmiyor mu?’ Bu fısıltılar şeytanın da vesveseleri ile insanın kalbindeki kasveti arttırıp, ümitsizliğe sevk ediyor. Oysa insanı bu vehimden kurtaran şey, Allah’a daha fazla yakarmak, daha içten dua etmek. Çünkü Rabbi, inanan kulunu sınayacak, onu sınava tabi tutacak. Bu imtihanda nasıl bir tavır takındığını görecek.
Ankebût Suresinin 2. Ayeti kerimesinin mealini Ömer Nasuhi Bilmen şöyle vermekte:
‘’ İnsanlar, «İmân ettik» demeleriyle bırakılacaklarını, ve kendilerinin imtihan edilmeyeceklerini mi sanıverdiler? ‘’
Bu dünyada rahat arıyoruz. İnsanların güllük gülistanlık hayatlarına imreniyoruz. Yükün sadece kendi sırtımızda olduğunu düşünüyoruz. Oysa insan, kul olmak için kül gibi yanıyor. Piştikçede tekamül ediyor.
Gönül halden hale giriyor. Kimi zaman ıstırap içinde kimi zaman bir vecd halinde, aşk içerisinde.
Asırlar önce aynı haleti ruhiye içinde şöyle ifade ediyor insanın bu hallerini Yunus Emre:
‘’ Hak bir gönül verdi bana, ha demeden hayran olur,
Bir dem gelir şâdân olur, bir dem gelir giryan olur,
Bir dem sanırsın kış gibi, şol zemheri olmuş gibi,
Bir dem beşâretten doğar, hoş bağ ile bostan olur ‘’
Yaz gidiyor, sonbahar geliyor. Sonra kış, sonra bahar ve yine yaz… Mevsimlerin bu devir daimi gibi insanlar da böyle halden hale giriyor. Hayatında kimi zaman mesrûr, kimi zaman mey’us.
Şayet kış uzun sürüyor, hüzünler ve gam daha çok uğruyorsa yüreğinize payınıza daha büyük sabır düşüyor. Dünya tarihinde bitmeyen kış, bitmeyen gece yahut geçmeyen bahar, son bulmayan gündüz olmadı.
Allah, kendisine teslim olanı kuyudan çıkarır, ateşten kurtarır, balığın karnında dahi unutmaz.
Yeter ki teslim ol.
Teslimiyet bağımız zayıf, Rabbimize hakkıyla teslim olamıyoruz. Şayet O’na hakkı ile teslim olursak, O’na hakkıyla kul olmaya çalışabilirsek üstesinden gelemeyeceğimiz sıkıntı kalmayacak.
Bize verilen süre sadece bir ömür. Bu ömrü, Rabbimizin rızasını kazanmak için harcamazsak heba etmiş oluruz. Sonsuz bir hayat için şu kısacık dünyada sıkıntıları çekmeye değmez mi? Elbette değer. Elbette biz de silinip gideceğiz dünyadan, unutulacağız bizden öncekiler gibi. Ancak bazen haddi aşıyoruz ve dünyaya tahammül edemeyişimizi de elimize yüzümüze bulaştırıyoruz.
Rabbimin mağfiretine sığınıp, af dilemekten başka çaremiz var mı?
Yazımı, Ezeli ve Ebedi Ulu Önderimiz Hz. Muhammed Mustafa (sav) Efendimizin duası ile noktalıyorum:
" Ey kalpleri hâlden hâle çeviren Allah’ım, kalbimi dinin üzere sabit kıl. " (Tirmizî (Deavât 124))
Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
(1)B.ekinci - Her son, bir başlangıç ...
Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.