SİYASİ SPOR

Az gelişmiş Güney Amerika ülkelerinin sefaletle boğuşan halklarını teskin etme yolu futboldu. 4 yılda bir Dünya Kupası almayı başaran bu ülkelerde halk büyük sevinç yaşar, meseleyi milli gurur olarak görür, hatta futbolculara tapan azınlık gruplar bile çıkardı. ( Arjantin’de Maradona’ya tapan ve Maradona Kilisesi kuran Diegorian’lar gibi)  

 Bu mesele o kadar abartılıyordu ki kendi kalesine gol atan bir futbolcuyu öldürenler dahi çıkmıştı. (Kolombiyalı Andrés Escobar Saldarriaga’nın 1994’te öldürülmesi )

Güney Amerika ülkelerinde futbolun bu denli kutsanması ile beraber fuhuş, sefalet, mafya cinayetleri, uyuşturucu bağımlılığı her geçen gün artıyor, futbol ile kitleler adeta uyutuluyordu.

Spor bu anlamda kitleleri uyutmanın kolay yoludur. Sporcunun kutsanması da maalesef az gelişmiş ülkelerde sık rastlanan patolojik bir durumdur.  Tek başarısı topa vurmak, fileden topu geçirmek ve hızlı koşmaktan ibaret olan sporcuların yüksek meblağlar kazanması, şöhrete ulaşmaları elbette halk nezdinde onlara geçici bir itibarı da beraberinde getiriyor.

Bu itibarı arkasına alan bazı sporcular da zamanla sporunu siyasetin gölgesinde bırakarak adeta bir partizana dönüşüyor.

Yüksek meblağlı maaşını vergisi ile ödeyen vatandaşa karşı bile cephe alabiliyor.

Zaten spordan siyasete transfer olan kişi de çoktur. Bu da liyakatin ne halde olduğunu göstermeye yetmez mi?

Siyasetçi olmak için şöhret sahibi olmak kafi gelmektedir. Türkiye’de dahil pek çok ülkede şarkıcı, sporcu,  artist siyasete dair herhangi bir bilgi sahibi olmadan siyasetçi olabilmektedir.

Hadi emekli olduktan sonra siyaset yapmalarına anlam verebilirim de aktif spor hayatı içindeyken siyaset yapmak nedendir?

***

Sosyal medya platformunda kendisine hakaret etmeden sadece bir yorum yazan kullanıcıya müstear ismi  ‘Abdülhamid’ olmasından ötürü ‘Boş yapma’ diyen ve sekülerlerin yeni kahramanı olan voleybolcuya ne demeli?

Abdülhamid düşmanlığı hortlayanlar adeta bu cevabı bir fenomen haline getirdi.

Bu sporcu da elinde bir pankart ile fotoğraf çektirdi…

Malatya kamuoyu da 7 ay geçen depremin üzerinden yaralarını , derdini, tasasını unutup, bir voleybolcuyu fahri hemşeri olmasından ötürü baş gündem yaptı.

Bir de sosyal medyada spor başarısını büyük övünç kaynağı yapanların abartılı davranışları yok mu?

Bazı haber siteleri voleybol takımını tebrik etmeyen siyasi partileri ifşa ederek(!) vatanseverlik (!) görevini yerine getirmiş olduğunu düşündü.

İçindeki bazı sporcuların bu kadar halkla kavgalı olduğu bir takımı tebrik etmemek elbette ki  kişisel tercih meselesi haline gelmiştir.

Milli olabilmek ‘milli değerler’ ile halkın bütününü kapsayarak olur. 

Ayrıca milli başarıyı çok önemsediğini söyleyenlerin ‘’AKP'li Rıza elendi ‘’ diye Rıza Kayaalp’in elenmesini haber yapması nasıl açıklanır ki?

Spor güzeldir ama dozajında olursa.

Sporcu önemsenir ama sınırları aşmazsa.

Aksi takdirde hiç kimse kutsal değildir.

Başına ‘milli’ gelen her şey gerçekten ‘’milli’’ olsaydı ‘’ Milli Piyango’’ üzerine nice yazı yazmazdım…

Anlayana…

Selam ve dua ile…