Kitap fiyatlarının arttığı şu günlerde okuma ihtiyacımı gidermek için daha çok 2.el kitap satan yerleri tercih ediyorum. Hem korsan değil bu kitaplar hem de geçmişte pek çok insanın elinden geçmiş.
Onların içine bıraktıkları notlarla vitrinlerde mahzun mahzun duruyorlar. Bazen ehemmiyeti çok yüksek kitaplara denk gelip uygun bir fiyata alabilmekte büyük sevinç yaşatıyor insana.
Ben de birkaç günde bir yeni kitaplar var mı diye bakıp kontrol ediyorum.
Bazen orda kitaplara bakarken, insanların bir poşet kitabı getirip çok düşük bir meblağ karşılığında bırakıp gitmeleri beni öylesine hüzünlendiriyor ki…
Hem o kişinin ihtiyaç sebebiyle kitaplarını kütüphanesinden koparıp çok düşük bir paraya bırakması hem de kitapların mahzun hali beni üzüyor.
Kitaplarla duygusal bir bağ kuran insanlar belki söylediğim şeyleri daha iyi anlar. Bu kitapların satıldığı yerlerde çok çeşitlilik göze çarpıyor. Aynı vitrinde ayrı dünyaların insanlarının kitaplarına rastlamak mümkün.
Çünkü satıcı için kitap bir ürün ve herhangi bir ideolojik kaygısı da yok. Onun için ha Stalin’in Diyalektik ve Tarihsel Materyalizm’i satılmış, ha Hitler’in Kavgam’ı, hiç farketmez. Kitabın sayfa sayısı kalınsa maddi değeri de artar.
Benim her halükarda işime gelen durum şudur ki pek çok sayfa sayısı az fakat değeri yüksek kitabı bedava sayılacak bir fiyata almışlığım oldu.
Aldığım bazı kitapların sayfa sayılarında eksiklikler nadir de olsa oluyor ancak sosyal medyanın da imkanlarıyla bu kitaba sahip olan diğer insanlarla iletişime geçip eksik sayfanın görselini alıyor ve tamamlamış oluyorum kitabı.
Mutad bu kitap alma geleneğimi sürdürüyorum.
Bu gelenek bazen bana yepyeni yazarları tanıma fırsatı verdi, bazen tanıdığım yazarları daha iyi tanımama sebep oldu.
Mesele adını sık sık duyduğum fakat kendisine dair hiçbir şey okumadığım Hüsrev Hatemi’yle tanışmama sebep olan şey bulduğum eski bir kitabıydı.
Cem Sultan’a atıfta bulunan ‘ Anıcak Ol Meclisi’ kitabında anılarını anlatan Hüsrev Hatemi’nin şiirleri de nesirdeki başarısını aratmıyor.
İntiha şiirindeki şu dizelerin de zerafetini adeta şiire taşıyor:
‘’ Dağdan kereste kesemem bunu bekleme,
Kafeste kuş beslemek de değil bana göre’’
Anıcak Ol Meclisi okumaya doyamadığım kitaplardandı. Geçtiğimiz gün Muhsin Macit Hoca’nın Gelenekten Geleceğe kitabını okurken de (1996 /Akçağ Yayınları) Hüsrev Hatemi’nin gelenekle kurduğu ilintiyi, anılarıyla bir araya getirdim ve ona olan muhabbetim de arttı.
‘’Görmeden sevdiği kentler: Bağdat,
Saraybosna ve Priştine'nin
Harabolduğunu duymuştu
Kendini savunmaması bundandır...
Ben yirminci yüzyılı, bu sebeple
Yüreğimsiz bitiriyorum’’
Maktül Yürek şiirinden aldığım bu pasaj da Hatemi’nin geniş ufku hakkında bize ipucu veriyor.
Okunan kitaplarla yeni insanlar tanıyor, yeni dünyaları keşfediyoruz.
Okumanın verdiği bir güzel heyecan da bu. Gönül, her kitabın ilk okuyucusu olup kapağını ilk açan olmayı istiyor fakat hayat şartları maalesef buna müsait değil.
Bazen günde 2 kitap okuyan benim gibi müptelalar için ise imkansız. Yazının başında alınan kitaplarda eski okuyucularının bıraktıkları notlara da değinmiştim.
Bazen altı çizilen satırlar, kitabın sağına soluna haşiye gibi bırakılmış açıklamalar, tarihler, kitabın mazisine dokunmanızı da sağlıyor.
Nostalji zaafı olan insanlar için bunlar da birer tatlı hatıralar.
Bir vakit sonra e-kitapların yaygınlaşacağı ve belki yeni çıkacak kitapların da sadece internet ortamına göre düzenleneceği söyleniyor.
Mektup devrini uğurlayan 20. asrın son çocukları olarak bizler belki de kitap kültürünün de değiştiğine tanık olacağız.
İzzet Molla’nın meşhur beyiti ile yazıma son veriyorum :
“Bir mevsim-i bahârına geldik ki âlemin,
Bülbül hâmuş, havz tehî, gülistan harâb.”
Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.