KÜRESEL ÇETELER, PİYONLARI VE İSLAM DÜŞMANLIĞI

Bize senelerce huzur ülkesi diye tanıttıkları İsveç’te kutsal kitabımız Kur’an’ın yakılması, iki asırdır huzuru yanlış yerde arattıklarını da gözler önüne serdi. Medeniyet(! ) bekçisi gibi gösterilenlerin, bizim kutsallarımıza durmadan alçakça saldırmaları, bize bazı şeyleri göstermiyor mu? İçeride ve dışarıda İslâm’a ve kutsallarına amansızca saldıranların kontrolden çıkması elbette ki dini savunmada Müslümanların gevşeklik göstermesinden kaynaklansa da bunun bir de temel nedeni var. Artık dünya tek tip insan modelini küresel güçlerin dayatması ile kabule zorlanıyor. Cinsiyetsiz toplum, yapay salgın, ekonomik buhran, iklim saldırıları, küresel çıkarlar bizi bu kirli oyuna adım adım yaklaştırıyor. Bu kirli oyunun bir parçası da dinleri tamamen ortadan kaldırmak. Ancak İslâm’ın hak din olduğunu bilen, karşılarında durabilecek tek güç olduğunun farkında olan küresel çeteler bu yüzden İslâm’a ve Müslümanlara her koldan saldırıyorlar. Saldırmayada devam edecekler. Müslümanları pasifleştirmek, dirençlerini kırmak için çeşitli yollara başvurmayı ihmal etmeyecekler. Gençleri dinsizlik bataklığına sürükleyip seküler hayata zorlayan, birer asalak gibi ekonomi putuna secde ettirmeye çabalayanlar, onların hassasiyetlerini yok ederek hedeflerine de adım adım ulaşmaya çalışıyorlar. Müslümanlığın değerlerine sanal güçleri ile saldırıp, kirli algılar oluşturup sonra da yapacakları şeylere meşruiyet kazandırmayı, kılıf bulmayı da ihmal etmiyorlar.

Son 5 senede dünyada hızla artan bir değişim var. Küresel pandemi ile ekonominin çökertilmesi de bu değişime ivme kazandırdı. Her şeyin istedikleri gibi gidiyor olması avuçlarını oğuşturmalarına sebep olurken canlarını sıkan şeyler de elbette oluyordu. İslâm’ın hâlâ evrensel mesajlarını tazelikle koruması ve Müslümanların pasif durumda olsalar da kendileri için daima tehlike arz etmesi canlarını sıkıyor, uykularını kaçırıyordu. Halkının dini hassasiyetleri güçlü olan ülkelerde, dini değerlere direkt saldırmak yerine onları Müslümanlar üzerinden aşındırmayı denediler. Çeşitli iftiralarla din adamlarına saldırıp, sahtekar “din adamları” ile de reform adı altında tahribe kalkıştılar. Ancak her şeye rağmen hâlâ topyekûn bir zafere ulaşamamaları hırsla, hınçla saldırılara devam etmelerine sebep oluyor.

Haçlı Seferlerinden bu yana İslâm’a bütün güçleri ile saldıran, içeriye adam sızdırıp dışarıdan da tahrik ederek şansını deneyen bu maşaların gayesi belli.

İslâm’ın yayılışını engellemek istemeleri, kurmak istedikleri seküler dünya düzenine İslâm’ın karşı çıkabilecek gücü aksiyonu ile muhafaza ediyor olmasından kaynaklanıyor. Tahrif edilmemiş din olması, laiklik ile bağdaşmaması, ilkelerini tavizsiz uygulatmaya mecbur kılması onlar için İslâm’ı baş düşman yapmaya yetiyor. Müslümanlar her ne kadar dinlerini tam yaşamıyor olsalar bile bütünüyle terk etmemeleri de onları ateş üstünde tutmaya yetiyor. Bu korku hali ile her türlü saldırganlığı yapıyor, her yola başvuruyorlar.

Düşman ahlaksız olunca da her yolu mubah kabul ediyor.

Ancak nihayetinde kurulan tuzakları boşa çıkmayacak mı?

‘’Onlar tuzak kurdular. Allah da tuzak kurdu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.’’ ( Âl-i İmrân Suresi 54. Ayetin mealinden- Diyanet İşleri Meali)

Merhum Elmalılı Hamdi Yazır, Saff Suresi’nin 8. Ayeti’nin mealini şöyle verir:

‘’ Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Halbuki kâfirler hoş görmese de Allah nurunu tamamlayacaktır.’’

Müslümanlar’a düşen gayret etmek, boyun eğmemek, küresel, seküler çetelere karşı değerlerine bütün benliğiyle sahip çıkarak dur demektir. Zira:

‘’ Ey iman edenler! Eğer siz Allah'a (Allah'ın dinine) yardım ederseniz O da size yardım eder, ayaklarınızı kaydırmaz.’’ ( Muhammed Suresi 7.Ayetin mealinden- Diyanet Vakfı Meali)

Ne ekonomik ahvali görüp rızık endişesi çekmek, ne dünyalık çıkar hesapları ile ebedi hayatı gözden çıkarmak Müslüman’a yakışmaz. Şayet Rabbimizin:

‘’ … Kim Allah’a tevekkül ederse, O kendisine yeter… ‘’ ( Talâk Suresi 3. Ayetin mealinden) buyruğuna kulak verirsek, bütün endişelerden sıyrılıp bu dini hakkı ile korumayı kendimize yegâne vazife biliriz.

Dünyada bulunma amacı Allah’ın rızasını kazanma olan bir Müslüman’a hangi güç zarar verebilir ki?

Hataları, kusurları ile bizler Müslümanız. Bu dine yapılan her saldırıya en gür sesle cevap vermek mecburiyetindeyiz. Aksi halde, hem dinini hem dünyasını kaybetmiş zelillerden olmak, utanç olarak yeter de artar bile…

Üstad CengizNumanoğlu’ndan:

‘’Sen ki; asla dönmezsin, kullarına sözünden;

Yakma bizi Yâ Rabbî ! Beyinsizler yüzünden... ‘’

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Tahir Sağır -


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Malatya Markaları

Sonsöz Gazetesi, Malatya ile özdeşleşen markaları ağırlıyor.

+90 (422) 323 52 92
Reklam bilgi

Anket Malatya Büyükşehir Belediye Başkanlığı İçin Kime Oy Vereceksiniz?