İNSAN, ‘İNSAN’ KALMALIDIR

Cumartesi akşamı Başharık’tan Mücelli’ye inerken semt pazarının toplanma vakitlerine denk geldim. Pazar toplandıktan sonra temizlik işçileri hemen burayı temizliyorlar. Fakat onlara bırakılan manzara içler acısıydı! Yerde o kadar çok sebze vardı ki telefonumu çıkartıp videoya kaydetmek istedim. Ancak sonra vazgeçtim. Defterime şu notu yazmakla yetindim sadece:

‘ İsraf bereketi kaçırdı…’

Daha önce semt pazarlarındaki izlenimlerimi kaleme almış ve eskiden pazardan sonra fakir insanların bedava alması için bırakılan sebze ve meyvelerin şimdi en az 10 TL’ye satıldığını yazmıştım. Fiyatların artmasında pek çok etken var. İşi sadece ekonominin iyi yönetilmediğine bağlayıp suçu iktidara yüklemek, kolaya kaçmak olur. Çünkü aynı iktidarın yönettiği ülkede seneler önce fiyatların bu kadar fahiş olmadığını da biliyoruz.

Peki sebep ne?

Sebepler zinciri ya da?

Bunu bir ya da iki tespit üzerinden irdelemeye çalışmak, bütünü görememek olacaktır.

Koronavirüs süreci ile beraber hayatımızda pek çok şey değişti. Hatta koronadan da önceye gidelim. 6.8‘lik depremden sonra fiyatlar tavan yapmadı mı?

Yaşanan musibetlerden sonra kenetlenmek gerekirken kimi insanlar kendine yazık etmeyi seçti.

Acıdan rant sağlamak kârlı bir kazanç olmasa gerek! Peki insanlar ‘vebal’ almaktan eskisi kadar korkmuyor mu? Acıların bile dizginleyemediği nefisleri ıslah etmenin yolu nedir?

Dinin hakim olmadığı toplumda vicdan da anlamını yitiriyor. Allah korkusunun öneminden bahsedildiği ortamlarda burun kıvırıp ‘Bırakın bunları, önemli olan kalp temizliği, görüyoruz Müslümanları da‘ diyen insanların sayısının arttığı toplumun ne hale geldiğini hep beraber izliyoruz. Önemsenmeyen değerler hafife alınmaya başlanır. Hafife alınan değerler ise yavaş yavaş kişiyi terk eder. Bu terkin vehim neticesi de gözler önünde. Şunu idrak etmiyorlar: Zaten Allah korkusunun yerleştiği bir kalbi taşıyan, temiz bir insan olmaya gayret edecektir. 1 asırdır çizdikleri sahtekâr profillerin Müslümanlara mâl edilmesi ise Batı emri ile oynatılan kötü bir tiyatro senaryosu olmaktan öteye geçemedi.

Aslında yazımı yazmak için sayfayı açtığımda aklımdaki konu, yaşanan hayvan katliamı idi. Çünkü bu elim hadise de infial oluşturdu. Ve toplumun her kesiminden tepki aldı. Hayvanlar, Allah-u Teâlâ’nın sessiz kullarıdır. Geçmiş senelerde müstakil bir yazıyı bu ‘sessiz kullara’ ayırmıştım. Biz, bir köpeğe su verdiği için kalbindeki merhametin galebesi ile tevbe edip, affa mazhar olmuş bir kadının kıssasını Allah’ın Resulü’nden işitip, itaat etmiş insanlarız. Aynı şekilde bir bedbahtın bir kediye ettiği zulüm sebebi ile kararan kalbinin kendi sonunu elim şekilde hazırladığını da hadis-i şeriflerden öğrenmişiz. Dolayısı ile tavrımız nettir. Hayvanlara yapılan zulüm kişiyi felakete sürükler.

Şehrimiz bu konuda diğer şehirlere nazaran daha hassas. Mezarlığa bile kuş evleri yapan, hayvanlar için şehrin çeşitli noktalarına farklı barınaklar yapan bir hassasiyet var şükür ki bu konunun takdire değer olduğunu da daha önce yazmış, hakkı teslim etmiştim.

Yapılan her iyiliğin ‘zerre’ kadar da olsa mükafatlandırılacağını bize Allah (cc) bildiriyor. O yüzden hiçbir emeğin heba olmadığını, hiçbir iyiliğin göz ardı edilmediğini, vefasızlıkların dünyaya mahsus olduğunu unutmadan iyilik yapmalı, iyilikleri çoğaltmalıyız.

Bir de hatırlatma: Yere takvim yapraklarını, dini yazılar yazan kağıtları atmayalım. Ekmeği çöpe bırakmayalım. Yağmurlu havalarda, daracık kaldırımların yanından araçla geçerken biraz hızımızı yavaşlatalım…

İnsanın, kalitesini arttıran fiillerde bulunması ne güzel şey!

Ne pahasına olursa olsun sokağa tükürmeyen insanın bu tavrı nahiftir, zariftir. Küçük hassasiyetlerin büyük inceliklere dönüştüğüne şahit olursunuz çoğu zaman. Bir taşı yolun kenarından ‘sadaka’ niyeti ile kaldıran insanın bu küçük görünen hassasiyeti, zamanla daha büyük incelikler yapmasına vesile olur. Damlaya damlaya göl olur diyen atalarımız doğru söyledi…

Ne demişti Şeyh Galib:

“Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen

Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen”

Şayet insan olmanın sırrına vakıf olursak kâinata bakışımız da ‘insan’ca olacaktır…

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Tahir Sağır -


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Malatya Markaları

Sonsöz Gazetesi, Malatya ile özdeşleşen markaları ağırlıyor.

+90 (422) 323 52 92
Reklam bilgi

Anket Malatya Büyükşehir Belediye Başkanlığı İçin Kime Oy Vereceksiniz?