RAMAZAN YAKMA ve YIKANMA AYIDIR

Ramazan ikliminin son demlerindeyiz.

Bu iklim, ekmenin ve aynı zamanda biçmenin zamanıdır.

Bu iklim, her türlü hayrı ekip biçmeye kapı aralar.

Kimileri bu iklimi iyi değerlendirir. Kimileri kötü…

İyi değerlendiren kişiler; kendini okumaya, öğrenmeye, kulluğunu güçlendirmeye çalışır ve sade bir beşer olduğunu fark eder.

Sade bir beşer olmak, tüm unvanlardan ve rütbe işaretlerinden sıyrılmaktır.

Makam ve mevkiin bu dünyada geçinmeden başka bir şey olmadığının şuuruna varmaktır.

Etten ve kemikten olduğunu anlayan her fert, Rahman’a yaklaşarak tevazu kanatları üzerinde bir hayata kulaç atmasıdır.

Kötü değerlendiren kişiler; oruçla mesafeli olanlar, Allah’ın kırmızı çizgilerini çiğneyenler, oruç tuttuğu andan itibaren cellat kesilenler. Yani öfke krizini ve dilini kontrol edemeyenlerdir.

RAMAZAN; MANEVİ MUAYENE ve TEMİZLİK

Neye dayanarak söylediğimizi kısaca açıklayalım.

Ramazan kavramının birkaç kelimeden türediği ileri sürülmüştür.

1-Arapça ramazan kavramı “güneşin güçlü ısısından dolayı fazlaca kızmış yer” manasındaki ramdâ’ kelimesinden türemiştir.

2-Ramazân “yaz sonunda ve güz mevsiminin başlarında yağıp yeryüzünü tozdan temizleyen yağmur” anlamındaki ramadî kelimesinden türediği de ileri sürülmüştür.

İlk anlama göre, ramazan kavramı güneşin zemini sımsıcak hale getirmesidir.

İkinci anlama göre, yazın sonunda ve güz mevsiminin başlarında yağmurun yağmasıyla yeryüzünü tozdan ve kirden temizlemesidir.

***

Sahabe ilk oruçlarını ramazan ayına rastladığı mevsim gereği çok sıcak ve yakıcı olduğu bir zamanda tutmuşlardır. Bundan dolayı bu oruç, ramazan adıyla anılmıştır.

Oruç tutulan bu ayda açlık ve susuzluğun etkisiyle “insanın içinin yanması ve orucun hararetiyle günahların yakılması” anlamı ile Ramazan orucu arasında bir ilişki kurulabiliriz.

Güz yağmurlarının yeryüzünü yıkaması ile ramazan orucunun müminleri günahlardan yıkayıp temizlemesi arasında sıkı bir bağ olduğunu söyleyebiliriz.

Bu bilgilerin ışığı altında Ramazanın “günah kirlerini yakma ve yıkama” ayı olması gerektiğini anlıyoruz.

Burada üstad Sezai Karakoç’un şu mısraları da bu gerçeği yansıtıyor:

“Bir ev nasıl yılda bir defa temizlenir, örümcek ağlarından kurtarılır, kiremitleri aktarılır, sıvanır, yıkanır, onarılır ve badana edilir; yani yeni yapılmış hale getirilirse, bir ruh da yılda bir kere böyle bir genel temizlik ve revizyon ister.

Bir şehrin temizlenmesi, onarılması, yeniden yapılması, sıva, boya ve badanalarının tazelenmesi ile Müslüman bir şehrin oruç boyunca ruhî canlılık ve hareketi, yükselme ilerlemesi birbirini çok andırır. Oruç, demek ki bir noktadan bakılınca, ruhun ve vücudun dezenfekte edilmesi oluyor.” (Betonları Kıran Oruç)

RAMAZAN BİZİ KENDİMİZE GETİREBİLİR

“Denetimli serbestlik bilinci” oruçla iliklerimize kadar işler.

Allah’ın her an görüp gözetlediği bilinci ramazanda kat be kat artar.

Kulluk bilinci, caddenin Allah’ı ile caminin Allah’ının aynı olduğunu söyler.

“Ramazan bir mekteptir.”

Ramazan egoist tutumlardan ve hazcı yaşamdan uzaklaşmaktır.

Zira insan uzaklaştıkça yakınlaşır Rabbe…

Neyden uzaklaşmak? Ruhu kirlendiren, imanı zedeleyen davranışlardan uzaklaşmaktır.

Hayatımızı güzelliklerle doldurmaya kararlıyız.

Beş eksiğimiz var, bunları peyderpey artıya çevireceğiz. Bir eksi, artıya dönecek, dört tane kalacak, sonra üç… Sıfır sayısına indirene kadar devam…

“Su ne kadar dolarsa bir bardağa, boşluk o kadar kapanır ve bardak su ile dolar” bakış açısıyla hareket etmeliyiz.

Sevgili Okur!