BİRAZ SAHİH DİN, BİRAZ SAHTE SÖYLEM

Sahih dine yapılan çağrılar kulakları çınlatıyor.

Mikrofonu eline alan ve kürsülerden seslenen kimseler sahih dinden dem vuruyor.

‘Sahih dinin öğretilmesi, anlatılması ve yaşanmasının’ gerekli olduğunusöyleyenlerin neyi kastettiği bir türlü netlik kazanmıyor.

Hangi dinden bahsediyorlar?

1-Sınırları Kur’an ve Sünnet ile çizilen din.

2- Siyasal, radikal, gelenekselci, modernist ve meal tinerciliği ile bulanan din.

İlkinin hak olduğu güneş gibi aşikardır.

Sorun iki numaralı akımlardadır.

Zira bu akımların kara sevdalıları, bozuk anlayışlarınıAllah’ın razı olduğu din katına yükseltiyorlar.

Bu söylemin havarileri aynı şeye çağırmıyorlar maalesef.

Merdivenleri aynı, ayaklarını üzerine bastıkları basamakları farklı farklı.

Çoğunun merdiveni Hz. Peygamber’in getirdiği Kur’an ve hikmete (sünnet) çıkmıyor.

Çünkü "sahih dini anlatmak ve öğretmek” söyleminin bayraktarlığını yapanların çoğu, aslında kendi düşüncelerine çağırıyorlar.

Şu örnekle konuyu daha anlaşılır hale getirebiliriz:

Orijinal bir marka üzerinden sahte ürünler piyasaya sürülebilir.

Hakiki bir din de sahte söylemler ile piyasaya sürülebilir.

O halde ‘sahih dini anlatmak ve öğretmek’ ifadesi sahte bir söylem olabilir.

HER SÖYLEM İÇİNDE BİR MİKTAR SAHTELİK BARINDIRIR

Yakın zamanın bir başka büyük söylemi olan "indirilen ve uydurulan din" ifadesiydi.

Fakat aradan çok geçmedi ki bu söylemi savunanlar kendi putlaştırdıkları anlayışlara çağırıyorlar.

Ayeti öyle değil, böyle anla. Peygamberi öyle değil, böyle düşün. Şu ayetlerArap toplumuna hitap eder, sanahitap etmez. Âdem ilk insan değil, onun da babası vardır. Cinler yabancı bir insan topluluğudur. İş senin bildiğin gibi değil, tüm ezberlerini çöpe at.

Ortada bir Kitap var, ama hakiki anlamından soyutlanmış ve ayetler sakız gibi her yöne çekiliyor.

Evet, yumurtayı kırdık fos çıktı.

İndirilen dinin, semadan değil, havsaladan indiğini gördük.

Böylece indirilen din söyleminin, birilerinin kendi uydurduğu dine çağrıdan başka bir şey olmadığı fark edildi.

Sahih dini söylem, dinin, hurafe ve bidatlerden temizlenmesiymiş.

Tarihi tecrübeye bakarak bu söylemin de içinin boş olduğunu düşünüyoruz. Çok azı müstesna, söylemin sözcülüğünü yapan pekçok kişi,kendine ve yanlışa çağırmaktadır.

TEMELLERİ KIRPILANBİR İSLAM

Allah tarafından gönderilen din paketinin içinde “ahlak, ahkam, sosyal ve özel müdahil olmak, siyasanın ve piyasanın belirleyicisi olmak ve en geniş anlamda vahye boyun eğmek” ilkeleri vardır.

Bu ilkeler yoksa söylemin sahipleri ‘full paket bir İslamı’ savunmadıkları açıktır.

Bu söylem temelleri kırpılmış, dalları budanmış bir İslâm’ın ta kendisidir.

Fincancı katırlarını ürkütenâyetleri dondurmanın ve kamufle etmeninadıdır.

Hakikati söyleme amacıyla değil, bir yerlere adam toplama veuysal bir İslam yaratma kaygısının dile dökülmesidir.

Fakat bu söylemi dillendirenlerin pek azınınsamimi olduğununda altını çizmeliyiz.

Sevgili Okur!

Benim mezhebime, meşrebime, tarikatıma, dini anlayışıma gel diyenleregöz kırpılabilir mi?

Dine çağrı olur, din anlayışlarına değil.

Bu şekilde düşün demek, kendi anlayışına çağırmaktır, hakikate değil.

‘Sahih dini öğretmek ve anlatmak’ söylemi, birilerinin kendianlayışlarına kurban aramasından gayrı nedir ki?

Sureti haktan görünmek böyle bir şey olsa gerek…