İnsanın kendini âkil, erdemli ve kâmil birey olarak görmesi en büyük zanlardan biridir.
Herkes sürekli bu düşünceyle kendini avutur.
Zaten insan, dışarıda birileri tarafından aldatılmaktan daha çok içeriden kendini aldatır.
En iyi aldatıcı insanın kendisidir. Buna ‘self aldatma’ veya “öz sömürü” de diyebiliriz.
Hatalara ve yanlışlara dalmasının bir nedeni olduğunu düşünür.
Önü alınmayan bahanelerle her an kendini aldatır.
Sonuçta hatalarının üzerine yatar.
Bu andan itibaren farkına da varmadan en büyük felakete kapı aralamıştır.
KENDİNİ AKLAMA PSİKOLOJİSİ
Kalp temizliği iddiası, tatlı ve şirin görünme tavrı hataların üzerine yatma psikolojisinden kaynaklanmaktadır.
Kendini aklamak, nebilerden bir nebi, meleklerden bir melek olarak görmek…
Kendini güzellemenin sonucunda artık insan günahı kana kana içer.
Bu dakikadan sonra her bir günah bir deniz suyuna dönüşür. Kişi susar içer de içer ama doymaz.
Adım adım, nokta nokta kendini tüketir.
Konuyu biraz da toplumsal hayatımızla ile irtibatlandıralım.
Adam torpil yapar. Kendini rahatlamak ve aklamak için güzel bir kılıf diker. Mesela en liyakatli, dirayetli, ehliyetli ismi toplumla buluşturduğunu düşünür de battıkça batar...
İçki içen birinin bunun doğru bir iş olduğunu kanıtlamak için bin bir dereden su getirir.
Bunların en basiti ve önce geleni ‘derdinden sıyrılma zannıdır.’ Ertesi günün akşamına kadar dertlerden kurtulmaz, kaçar sadece…
Böylece hatasını ve günahını sırlamaya çalışır.
Şunu da söyler: İçiyorsak bir sebebi var, zaten her günahın bir sebebi vardır.
Zaten, günahlar bembeyaz kundakların içine sarılarak işlenir.
Gazzali bu konu hakkında birinci sınıf bir cümle kurdu.
“Her aldananın bir aldatıcı sebebi vardır” vardır.
Kişinin milli piyango çekilişinde ilk sırada olma isteği, cami, mektep-medrese inşa ettirme gibi sahte çıkış yolları ile güya mantıklı hale getirilir.
Bu durum yüzeyi berrak içi leş olan bir kuyuyu andırıyor.
Şu kadarını söyleyelim: Hangi hata ve günah yoktur ki bunun bir bahanesi olmasın.
MAKYAJLANAN GÜNAHLAR
Makyajlanan günahlar. Bütün kusurlarından arındırılarak rahat bir nefes aldıran hatalar…
İnsan güzel amellerini, kötüsüne karıştırmakla büyük yanlışlara imza atıyor.
Günah güzellemesi, hataların güzelce süslenmesi bizi yokuşta bırakıyor.
Hatanın üstüne yatmak, eksiklikleri görmeyi engelliyor.
Halbuki insan hatasını kabul etse onu tedavi edebilmesi için bir fırsat doğacak.
“En zor tedavi, teşhis edilmesi için çaba harcanmayandır.”
Teşhis konulmadan çare ve çözüm bulunamaz.
Hatasına toz kondurmayan kişi, aracı sürekli hararet yapan ama arızasının bulunmasına yanaşmayan şoför gibidir. İkisi de kendi eliyle kendinin mezarını kazar. İkisi de ‘hata görünmüyorsa sıkıntı yoktur’ politikasını güder.
Mesele hatanın olması değil, hatayı bile isteye görmemektir.
Bu sigara içen birinin ‘20 yıldan beri sigara içiyorum, fakat bağımlı değilim’ demesi gibi bir şeydir. Efendiler kaçıncı uykudasınız…
EN BÜYÜK DOKTOR KİŞİNİN KENDİSİDİR
Doktor kim, hasta kim?
Hasta da doktor da biziz. Her bireyin içi rehabilitasyon merkezidir.
Bu nedenle öncelikle herkes işine değil, içine eğilsin…
Teşhisi kendimiz koyacak, reçeteyi kendimiz yazacak, tedaviyi kendimiz uygulayacağız.
Sonuç olarak ne yapmalıyız?
Hatasının üzerine yatan mı, hatalarını yakan mı?
Hataların üzerine üzerine sürmedikçe kendimizle barış içinde yaşayamayız.
****
Hata ve günahlara bağışıklık mı kazandık acaba?
Değişenler peygamberler, erenler, veliler…
Değişimden muaf olanlar normal insanlar ve fikirsel engelliler mi?
Sevgili Okur!
Joker hakkımızı kullanıp bu sorulardan kaçmalı mıyız?
Var mıyız yok muyuz?
Pas mı devam mı?
Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.