İSLAMOFOBİ TÜRKİYE’DE!

Genelde İslamofobi (İslâm korkusu) derken Avrupa’da Müslümanların öcü ve öteki olarak gösterilmesi kastedilir.

İslamofobinin temellerinde İslâm’ı cadı avına çıkan, insanlığın sıkıntısına sıkıntı katan bir din olarak gösterme düşüncesi yatmaktadır.

Bunun ana nedeni ise İslâm dinine girişlerin azaltılması ve İslâm’dan çıkışların sağlanmasıdır.

Batı’nın izlediği bu politikanın yeşermesi gerekiyor!

Aksi halde 2050 yılında Hristiyanlık suyunu çekerken İslâm dinine girenlerin sayısında ciddi artış yaşanacak ve İslâm dünyanın en büyük dini olacaktır.

Evet, şu an Batı, hukuku ve medyası ile bunu çok güçlü şekilde uyguluyor.

Müslümanların rahat nefes alıp vermemesi için türlü zorluklar çıkarıyorlar.

Batılılar, Müslümanları kültürde, sanatta, siyasette ve film sektöründe terörizm ve cinayetizm yanlısı göstermek için ciddi bir şekilde çaba harcıyorlar.

Türkiye’deki İslamofobi Batıdakine Dua Okutturur!

Bu güzel ülkemizde birileri, necip milletimizin gözünün içine baka baka İslam korkusu salmaya çalışıyorlar.

İslam korkusu, bu ülkenin çocuklarının tezgahında üretiliyor.

İslam dininin eli-kolu sarılmaya, kundaklanmaya çalışılıyor.

Bin yıl İslam’a vatan olmuş, vatanımızın her karış toprağına sinmiş olan İslam’ı sinelerden çekip çıkarmaya yönelik projeler üretiliyor.

Yetkililerin bu konu üzerinde imal-i fikir (fikir üretmek) yapmaları gerekir.

Değersiz ve inançsız bir toplumu kontrol etmek hiç de kolay değildir.

Sadece orman kanunları üretmekle ve insanların robotlaştırılmasıyla yapılabilir bütün bunlar.

Türkiye’nin 7 bölgesinde özellikle sahil kesimleri; Akdeniz, Ege ve Marmara bölgesinde güçlü şekilde İslamofobi üretilmektedir.

Böylece İslâm, öz yurdunda yabancı bir madde olarak gösterilmektedir.

Anlaşılan o ki, ülkemizde İslâm karşıtlığı mantar gibi yayılıyor.

Bunun en büyük nedeni, duygusal ve hormoneldir. Bu ifadeyi biraz açacak olursak beşer, arzularını kutsallaştırınca hormonlarıyla yönetiliyor.

En yücenin, cenab-ı aşkın yönetimine de yan duruyor.  İslam ile tüm ilişkilerini koparmakta buluyor mutluluğu…

Bu İslam kokusunu sadece içlerinde yaşamıyorlar. Her şeye rağmen bu güzel ülkede, birileri Müminleri kuduz köpek gibi kovalıyor.

Bugün ibadetlerini yerine getiren, dini motifleri taşıyanlara; sakallılara, tesettürlü hanımlara karşı nefretin kusulduğu bir yerde İslamofobi hortlamış demektir.

Cami ve Kur’an Kursu gibi dini kimliğin en müşahhas halini yansıtan kurumlardan ötürü birileri çıldırıyorsa burada İslâm karşıtlığının baş gösterdiği mutlaka söylenmelidir.

Dini Kurumların Varlığı, İslamofobinin Olmadığını Göstermez! 

Bu ülkede “irticacı/gerici, muhafazakâr, dinci, üfürükçü ve yobaz” benzeri basmakalıp ifadelerle Müslümanlar, İslâm’dan kopartılmaya çalışıldı, bu ifadelerin tam olarak tedavülden kalktığını da hiç kimse söyleyemez.

Kur’an’ın ve sahih sünnetin zemininde bir dindarlık yaşayanların âdeta taşlandığını görmekteyiz.

Baş örtülü eylemlerinde karanfil dağıtan şahıslar hedef tahtasına koyuluyorsa, eksiğiyle artısıyla Müslümanca bir memleketi inşa eden Osmanlı’ya ve kökleriyle, geçmişiyle barışık olanlara karşı eleştiri okları düşmanca çevriliyorsa “Welcome to İslamofobi!” demeliyiz.

Büyük Tehlike İslamofobinin Önüne Set Çekilmeli!

Maneviyatı elinin tersiyle itip psikologların ve psikiyatristlerin kapısını aşındıran insanların sayısını abaküsle hesaplamaya çalışanlar var! 

Boşuna zahmet etmeyin, maneviyatını toprağa veren bir toplumun kurumasını söylemek için uzman olmaya gerek yoktur.

İslam ile ilişkileri yok olmamış ama sakatlanmış vaziyette olan bir toplumu yeniden hayata döndürme yolları aranmalıdır.

Sevgili Okur!

Çevremizde olup bitenleri iyi idrak etmeliyiz. Sezai Karakoç’un şu cümlesini ne de güzel anlatıyor: “Müslüman kalmak için sadece geleneğe bağlı kalmak yetmemektedir. Artık çok şuurlu çok bilgili olarak Müslüman olabilir ve daha önemlisi [Müslüman] kalabilirsiniz.” (Çağ ve İlham II, 32-33)

Son olarak bu yazımızı şu ayetle noktalıyoruz. “Onlar (ilâhî ışığa kucak açacakları yerde) Allah’ın nurunu ağızları (ndan çıkan iftiralar) ile söndürmek istiyorlar; oysa Allah, inkârcılar istemese de nurunu mutlaka tamamlayacak” (Saff, 8)

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar İbrahim Celil ÖZENDİ -


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Malatya Markaları

Sonsöz Gazetesi, Malatya ile özdeşleşen markaları ağırlıyor.

+90 (422) 323 52 92
Reklam bilgi

Anket Malatya Büyükşehir Belediye Başkanlığı İçin Kime Oy Vereceksiniz?