İslâm’ın güncellenmesi, Kur’an hükümlerinin bu zamanda geçerli olmadığı görüşünü benimseyenlerin en önemli delillerinden ve sığınaklarından biri "Ezmanın tağayyürü ile ahkamın tağayyürü inkâr olunamaz.”
Yani “zamanın değişmesi ile hükümlerin değişmesi inkâr edilemez.” Bu Osmanlının son zamanlarında yapılan Mecelle Kanunu maddesidir.
Bu Mecelle maddesine göre zamanın değişmesiyle ictihadî hükümler ve yorumlar değişir. Fakat Kur’an ve sünnetin ortaya koyduğu hükümlere dokunulamaz.
Burayı doğru okumak gerekir, bu kanunun mimari abidesi Ahmet Cevdet Paşa’nın kemiklerini sızlatmaya gerek yok.
İSLÂM DİNİ CANLI BİR DİNDİR
Evrensel bir din olan İslam’ın bu çağa cevap verebilecek canlı bir yapıya sahiptir. İslâm nice canlara serum verebilme gücüne sahip. İctihat faaliyeti bu gücü ayakta tutacak kolondur.
Konuyla ilgili Din İşleri Yüksek Kurulu’nun şu ifadeleri önemli gözükmektedir:
“Hayat, tabii olarak süreklilik ve değişim gerçeği üzerine kurulmuş olduğundan, evrensel bir din olan İslam’da bu değişim karşısında birtakım sabitelerin yanı sıra değişkenlerin de bulunması kaçınılmazdır.
Başta inanç esasları olmak üzere ibadetler, emirler-yasaklar, helaller-haramlar ve ahlakî ilkeler dinin zaman ve mekân üstü sabiteleridir. (Bunların değişmesi teklif dahi edilemez.)
Belli bir zamana, mekâna, şarta, örfe, ihtiyaç algısına ve dönemin bilimsel bilgisine dayalı olan hükümler ise değişime açıktır.”
ÜÇ ÖNEMLİ İDDİA
Birinci iddia: “İslam 15 asır öncesi hükümleri ile bugün uygulanamaz. İslam’ın uygulaması yer, zaman ve koşullar her şeyiyle değişmesi zorunludur. İslam’ın hükümlerinin güncellenmeye ihtiyacı vardır.”
Hayrettin Karaman’ın konuya açıklık getirecek olan şu ifadelerini dikkatlice okumalıyız:
“İslam'ı kendimize uydurmaya çalışmayalım. Kendimizi İslam’a uydurmaya çalışalım.” Bu ilke olarak gayet doğrudur. Müslüman olmak, Mü’min olmak, bir dine tabi olmak bu demektir.
Eğer siz kendinizce, kendi nefsiniz, kendi aklınız, kendi arzularınız, kendi beşerî bilgileriniz ile yaşayacak idiyseniz, zaten o zaman dine ihtiyaç yoktur.
Siz kendi kendinize yeterli idiyseniz, ayrıca bir irşat kaynağına da ihtiyaç yoktur. Biz kendi kendimize yeterli değiliz…”
İslâm hukukçusu Hamdi Döndüren şöyle söylemektedir: “Kişilere göre değişen faydalar, anlayışlar ile Kur’an ve sünnetteki birtakım hükümleri devre dışı bırakmak İslâm’ı terk etmeye kadar götürecektir.”
Sözün özü, hem Karaman hem de Döndüren hocaların görüşleri gayet açıktır. Eğer çağın anlayışları ekseninde, gömlek değiştirir gibi hüküm değiştirirsek o zaman dine ihtiyaç yoktur. Sonuç olarak ortada ne Kuran ne de Sünnet kalır.
İkinci iddia: “Kadın- erkek ilişkileri, hüküm konularının değişmesi gerekir.”
Kadın erkek konusuna geçen yazımızda kısaca değinmiştik. İlk sorunun cevabı bu soruyu da cevap veriyor. Yine de bir iki cümle ile meseleyi izah edelim.
“İnsanın fıtratının değişmediğine” ve yabancı iki cinsin birbirine ilgisinin ebedi olduğuna değinerek, bu konularda taviz vermenin ateş ve barutun bir arada bulunmasına razı olmamız anlamına gelmektedir.
Üçüncü iddiası: “Tüm kalıplar günümüz şartlarına göre gözden geçirilmeli. Din elbisesi bu bedene göre yeniden dikilmeli” şeklindeki albenisi yüksek iddia ile karşı karşıyayız.
Aslında ilk iddia ile benzer durmaktadır. Yine de bu iddiayı mercek altına alabiliriz.
Din; Allah tarafından insanlara gönderilen vahiy mahsulüdür.
Dinî anlayış ise kulların kendi anlayışına göre şekillenmektedir. Dolayısıyla din; vahiydir ama dinî anlayış vahiy değildir.
Mevsimlere göre kılık kıyafetin değişmesi gibi zamanlara ve toplumlara göre birtakım hükümlerin ayrıntılarında bazı değişiklikler olabilir.
Mesela, kışın soğuğunda palto giyeriz, ama aynı paltoyu yazın sıcağında çıkarırız. Benzeri bir durum, İslam dininin zamanlara göre değişebilen ictihadî meseleleri için de söz konusudur.
Örneğin, Alıcı ürünü almaktan vazgeçtiğinde, ücretin satıcıya geçmesi şeklinde yapılan kaporayı fakihlerin çoğu -Hanefiler, Malikiler ve Şafiiler- caiz görmemiştir.
Müslümanların Kur’an ve sünnete muhalif olmayan örf ve uygulamaları genel olarak caiz görülmüştür. Günümüzde kaporalı alışverişler özellikle bazı sektörlerde ticarî hayatın gereği ve esnafın örfü hâline geldiğinden caiz kabul edilmiştir.
Böylece daha önceki fetva/ictihad zaman ve şartların ağına takılmış, böylece güncelliğini yitirmiştir. Bunun gibi pek çok konu vardır.
Sevgili Okur!
Gelişigüzel İslâm’ın hükümlerinin güncellenmesini savunmak, kesinlikle doğru değildir.
Aksi halde yaşanan bir din olur, ama o da İslâm olmaz. İnsanın kendi çalıp kendi oynadığı, çarık-çürük, eciş-bücüş beşerî bir din ortaya çıkar.
Bu büyük bir vebaldir, Allah’ın hükmüyle oynamak elektrik trafosuyla oynamak kadar tehlikelidir, tehlike ile oynanmaz. Sonuçları çok ağır olur!
Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
(1)Selda Kurşun - ALLAH A İFTİRA ATANDAN DAHA ZALİM KİM OLABİLİR ? diye kuran döne döne bize sorar bize anlatır...
Yazarın ele aldığı bu konu iki yönlüdür....
Bir tarafta dini katı yaşanmaz kurallar menzumesi gibi göstererek Allah a iftira atanlar
Bir taraftara her şeyi sanki sil baştan kafalarına göre güncelleme adıyla bozarak Allah a iftira atanlar
Kurani parça parça yaptılar yani işlerine gelenleri beğenip aldılar kalanı kaldı....
İki tarafında ıslah olması duasıyla ve su muhteşem ayetle düşünmemiz lazım
SİZ BU KİTABIN KADRİ KİYMETİNİ BİLEMEDİNİZ
Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.