Bir Hollywood yapımı olan ve başrollerini Mel Gibsonun oynadığı Cesur Yürek filmini hatırlarsınız.
Filmde William Wallace isimli bir İskoç özgürlük savaşçısı vardı. İngilizlere unutamayacağı bir ders veriyordu. Ve İskoçlar onun ölümünden sonra bir araya geliyordu. İngilizler böyle bir adamın hiç yaşamadığını kendilerinin de öyle şeyler yapmadığını iddia ediyorlar.
Ancak İskoçlar Wallace’ın yaşadığını ve kendilerini İngilizlere karşı direnmeye ikna ettiklerini söylüyorlar.
Ve Wallace’ın ataları olmasından dolayı da gurur duyuyorlar. Daha verilecek böyle bir çok örnek var.
Peki ama tarihte yaşanmış ise nasıl doğruluğunu bileceğiz?
Zaman göstermiştir ki tarih kazananların gözetiminde ve denetiminde yazılıp kabul edilmektedir. Bu sebeple yazılı kaynaklar ne kadar güvenilir?
Hemen cevap verdiğinizi duyar gibiyim!
Tabi ki bilim diyorsunuz. Çünkü bilimin tarafsız olduğuna inanıyorsunuz. Üzülerek söylüyorum ki maalesef bilim tarafsız değil.
Çünkü bilim yalnızca kanıtlanabilen, ölçülebilen, deneyle gözlemlenebilen verileri kabul eder. Ancak kanıtlayamadığımız fakat varlığını kesinlikle bildiğimiz birçok şey vardır. Olduğunu biliriz ancak kanıtlayamayız.
Mesela Ermeni mezalimi!
Bir çok Müslümanı katletmişlerdir ancak kanıtlayamıyoruz. Bir hikmetli zerdüşt atasözü derki "Ateş olmayan yerden duman çıkmaz" Malum İsrail ve Filistin savaşı ile yatıp kalkıyoruz.
Amerikan kongresinde envanjelistler ile siyonistler birlikteler.
Ve kendilerine İbrahim ittifakı diyorlar. İbrahim peygamber ile tek Tanrı inancı ortaya çıktığı için iki tarafta üstünde uzlaşmışlar İbrahim peygamberin.
Bildiğiniz gibi ülkemizde Celal Şengör ve Diamond Tema gibi insanlar ise böyle birinin hiç yaşamadığını savunurlar.
Sümerolog İlmiye Çığ gibi bazı eski çağ tarihçileri ise İbrahim peygamber ile ilgili konuşurken onun Mezopotamya’nın güneyindeki Ur şehrinden ve Kaldeli halkından çıktığını ileri sürerler.
Bunu da bilimselmiş gibi söylerler. Ancak hemen söyleyeyim ki bu Yahudi ve Hıristiyanların Tevrat dediği kitaptan alıntıdır.
Oktay Sinanoğlu tarihe kültürel kalıntı yöntemini kazandırmıştı. Eğer söylenilen bir adam veya olay var ise ona dair kültürel kalıntılarında hala mevcut olacağını savunuyordu.
Bilindiği üzere savaşı kazanan taraf kaybeden tarafı her şeyiyle değiştirmeye çalışır. Dilini yasaklar, tarihini anlatmasını engeller. Ve kendi kültürünü dikte etmeye çalışır.
Ancak insanlar dillerini, tarihini gelecek nesillere sözlü edebiyat ile aktarmaya çalışır. Kültürlerini masallarla, efsanelerle, şiirlerle, hikâyelerle kültürünü yaşatmaya atalarını yaşatmaya çalışırlar. Eğer İbrahim peygamber Hıristiyan ve Yahudilerin kitaplarında belirtildiği gibi Mezopotamya’nın güneyinde ur şehrinden ise hala orada bir yerlerde Sinanoğlu’nun dediği gibi kalıntı olmalıdır.
Veya Şengör ve Diamond gibi insanların hiç yaşamadı tezini doğrulayacak bir bulgunun da olmaması lazım. Ancak işaret edilen bölgede hiçbir kalıntı yok. İnsanlar çocuklarına İbrahim veya Halil gibi isimleri çok fazla vermemişler.
Türkiye’deki halk gibi de misafirperver değiller. Ancak işi İslamın işaret ettiği şekilde araştırdığınızda bir çok bulguya rastlıyorsunuz. Mesela İbrahim peygamberin babasının ismi Azer’di. Azer’den Azara Azardan Hazara inkılap yaşanmış.
Elâzığ’da Hazar gölünün yanında yerel halk İbrahim Peygamberin babasının gömülü olduğu bir dağın olduğuna inanıyor. O dağa hazar baba dağı diyorlar.
Ve halk akıl almaz bir şekilde misafirperver! Çocuklarına yaygın olarak İbrahim ve Halil ismini vermişler.
Birde Kuran var tabi! Kuranda İbrahim peygamber ile çekişen hükümdarın ismi Nemrut!
Bu hükümdarlar yaşadıkları zaman boyunca Fırat ve Toroslar arasına hükmetmişler. Resmi tapınakları ise Nemrut dağındaki gökyüzü tapınağı olmuştur.
Sadece İbrahim peygamber değil aynı şey Sebe melikesi Belkız içinde söz konusu! Hıristiyan ve Yahudiler Yemen melikesi olduğunu iddia ediyorlar. Ancak işi kültürel kalıntılara vurduğunuz zaman Yemende hiçbir iz yok.
Sebe melikesinin izini İran’ın Urumiye çevresinde buluyorsunuz.
İran’da insanlar kız çocuklarına Belkız ismini vermişler. Masal ve efsanelerde kuşdilini bilen kadın bir hükümdardan bahsediyorlar.
Kutsal kitap ve savunucularının bir şeyi göze almalarını rica ediyorum. Kuran ve bilim neredeyse hiç çelişki yaşamazken her konuda bilim karşısında yenilgi yaşayan inancınız mı haklı?
İnanmak için uydurduğunuz yalanlar her geçen gün bir açık veriyor. Darbenin her türlüsünü ise sığındıkları bilimden görüyorlar. Batıda en başında bu gerçeklere oryantalistler kör.
Pisliğin rengi konusunda anlaşamayan Hrıstiyan ve Yahudiler kendi dinlerindeki tutarsızlıkları bırakıp İslam’da bir tutarsızlık bulmaya adamışlar kendilerini. Ancak her çırpınış biraz daha batmalarına neden oluyor. Hakikatler ise izleriyle gülümsüyor.
Vesselam..
Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
(2)Serpil Akyüz - Sayın hocam. Çok doğru tespitleriniz var. Artık günümüzde öyle bir hale geldik ki gerçeğe ulaşmak bile zor bir hale geldi. Teknoloji bazen hakikati saptiriyor. Yüreğinize sağlık. Selam ve dua ile.
Remzi Önel - Teşekkür ederim bilhassa kuranın değiştirilmiş kutsal kitap olduğu iddiasında olan oryantalistlerin bu gerçekleri görüp yaptıkları yanlıştan dönmelerini umuyorum
Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.