YILDIZLARIN ALTINDA

Avrupa Birliği Türkiye’nin yarım yüzyıllık hedefi.

 Bir Avrupa hayali birleşik Avrupa.

 Tek din, tek devlet, tek bir ırk: ari ırk.

Ortak pazar, ortak para birimi, ortak dış politika, ortak bir silahlı kuvvetler.

Sonrasında karşınız da Avrupa Birleşik devletleri.

Ve sonrasında gelsin İsa’nın on iki havarisini temsilen on iki yıldızlı Avrupa Birleşik Devletleri bayrağı.

 Herkes masa başında her şeyi düşünür tasarlar ancak iş sahada icraata geldiği zaman işler öyle yazılıp çizildiği gibi olmaz.

 Onlarda işte tamda bu durumu en feci şekilde yaşıyorlar.

Tüm bu hayallere rağmen 2. Dünya savaşından sonra bilhassa eski Avrupa Amerikan işgaline uğramış ve hala Amerikan askeri varlığı burada bir güç olarak Avrupa’nın silahlı kuvvetlerinin oluşmasına izin vermemektedir.

Ve tüm Avrupa üreten sanayisi ile adeta Amerikan tedarikçisi durumunda.

Tabiri caizse Avrupa çalışır üretir Amerika tüketir. Amerika’da Euro’nun Dolardan daha değerli olması da bunun sonucu.

Çünkü parası değerli ülkelere ihracat yapılır. Parası değersiz ülkelerden ise ithalat yapılır. Parası değerli olduğu için üretmekle uğraşmaz ve değersiz bir paraya sahip bir ülkeden ihtiyaç duyulan ürün ithal edilir.

İşte Amerika Avrupa’ya tam da bunu yaptı. Avrupa iktisadi olarak da Amerikan mandası altında.

 Avrupa bir taraftan Amerikan baskısı bir taraftan Rus baskısı arasında adeta iki ateş arasında birleşik Avrupa hayali ile avunup duruyor.

 Suriye iç savaşı ve mülteci göçü ile içinde bulundukları içler acısı durumları ortaya çıktı. Bir avuç mültecinin hesabını yaptılar.

 Sınırlarını kapatarak ve İslam düşmanlığı ile aslında gelecek bir vizyon ortaya koyamadılar.

Avrupa’nın farklı ülkelerinde Müslüman camilerine saldırılar gerçekleşti.

Bir taraftan da doğu Avrupa ülkeleri kendi başlarının çaresine bakmak için Rusya’ya yaklaştılar.

 Avrupa ortak bir duruştan çok uzak.  Bununla beraber Yunanistan iflas ile karşı karşıya kaldı kurtaramadılar.

Ve tüm bu gelişmeler üzerine İngiltere AB’de ayrılma kararı aldı.

Avrupa’nın birçok ülkesinde ırkçı liderler Türkiye karşıtı söylemleri ile dikkat çekiyor. Türkiye’nin bölünmesinden yana olduklarını açıkça ifade etmekten çekinmiyorlar. Türkiye’nin AB üyeliğine asla izin verilmeyeceğini en yüksek seviyede siyasetçiler açıkça ifade ettiler. Bu birliğin sadece ari ırkın ve Hristiyan inancına mensup halkların birlikteliği olduğunu kesinleştirdiler. Şu da bir gerçek ki birleşik bir Avrupa en başta Amerika’nın karşı olacağı bir proje.

 Rusya güçlü ve birleşik bir Avrupa’yı asla istememektedir. Burada sadece Türkiye bu birlik için uğraşıyordu.

Türkiye genç ve dinamik nüfusu ile güçlü ordusu ile Avrupa’ya gerçekten taze bir kan olabilirdi.

 Ancak körü körüne Türk ve İslam düşmanlığı bu gerçeği görmelerine engel oldu.

 Avrupa ve Türkiye’nin ortak çıkarları var. Tamda bu noktada ülkemiz hükümetine düşen görev Avrupa’ya imtiyazlı ortaklık teklif etmek olmalıdır.

Üye-Ortak işte Türkiye ve Avrupa arasında gerçekleşecek bu ittifak tarihin en büyük barış ve ittifak projesi olacaktır.

Türkiye diğer basit Avrupa ülkeleri gibi normal bir üye olamaz.

Bununla beraber Türkiye sahip olduğu kültür ve inancından dolayı tam bir entegrasyon içerisinde giremez.

 Dâhil olmadan bir ayrı olmadan birleşik. Türkiye’nin içerisinde bulunduğu kronikleşmiş sorunlar Alevi, Kürt, Kıbrıs, Ermeni problemleri üye-ortaklık ile Türkiye’nin lehine sonuçlanmış olacaktır.

Ayrıca Ortadoğu da ki emperyal çekişmeleri ve işgalleri de son bulmuş olacaktır. Avrupa Türkiye’nin üye-ortaklığı ile İsrail-Filistin sorununa da taraf olarak dahil olunca bu durum ortaya daha farklı bir süreci getirecektir.

 Hükümetimiz zaman kaybetmeden bir an önce üye-ortak teklifini dile getirmelidir. Türkiye’nin içinde olmadığı Avrupa asla birleşik olmayacaktır.