Yanmış ceset kokularına tahammül etmek ne kadar zor hiç tecrübe ettiniz mi. Daha önce bir insanın yanarak küle döndüğünü ve ceset kokularının etrafa yayılıp kötü kokulara alıştığınız oldu mu?
Her gün onlarca cesedin yanı başınızda yandığını, üstelik bu cesetlerin bebeklere çocuklara ve kadınlara ait olduğunu, canlı canlı yanıp küle döndüğünü hayal edin. Ne kadar büyük acı öyle değil mi. Hayal etmesi bile bu kadar kötü ve insanın midesi kaldırmıyor...
Ama bu durumu her gün yaşayan insanlar var. Her gün yanmış cesetlerin olduğu sokaklardan geçen, yakınlarının öldürüldüğünü gözleri ile gören ve bombalarla cesetlerin parçalanıp dağıldığına şahit olan insanlar tanıyoruz...
Evet Gazze’de her gün bu olaylar yaşanıyor ve sıradan bir olay haline geldi. Bizim ülkemizde böyle bir şey olsaydı ne olurdu acaba...
Yakınlarının yanarak kül olduğunu, bombalarla parçalandığını, İsrail askerleri tarafından kurşuna dizildiğini, cesetlerin yerden sürüyerek çukurlara atıldığını, çocukların açlıktan öldüğünü düşünün. Siz olsanız ne yapardınız. Aynı şeyler Türkiye’de yaşanmış olsa ve bu acıları bizzat siz yaşamış olsaydınız ne yapardınız, ne düşünürdünüz?
Her gün bu tür videoları ve fotoğrafları görüyorsunuz. Nasılsa bizim ülkemizde öyle bir şey yok, rahatız. Her gün Gazze’nin bombalanmasına, çocukların ve kadınların öldürülmesine alıştık nasılsa...
Her gün siyasilerin İsrail’e uyarı mesajları göndermesine de alıştık. Siyasilerin uyarıdan başka hiçbir şey yapmamasına da alıştık. Bir yandan İsrail’i tehdit edip diğer yandan ilişkilerin devam etmesine de alıştık. Daha neye alışacağız bilmiyorum. Ama bu kadar alışkanlık bizi insanlıktan çıkarır...
Allah aşkına mümkünse artık hiçbir siyasi Gazze ve Filistin hakkında konuşmasın, bir söz söylemesin. Orada binlerce çocuk öldürülürken hala rahat yataklarında uyuyabiliyor, en güzel yemekleri yiyor ve servetine servet katıyorsa Gazze’den bahsetmeleri hiç de inandırıcı gelmiyor...
Batıda yayılan bir dans dolayısıyla Fransa’ya tehdit eden Kanunî Sultan Süleyman bugün olsaydı, İsrail’e nasıl cevap verirdi acaba. Ya da Sultan Abdülhamit Han olsaydı İsrail’e ne yapardı bir düşünün...
Demek ki özümüzü de geçmişimizi de ceddimizi de unuttuk. Ne onlara layık bir nesiliz, ne onların yolundan gidiyoruz...
Siyasilerin İsrail’e sahte uyarılarından, Gazze’ye methiyeler düzmelerinden, Amerika’ya dostluk mesajları göndermelerinden, öldürülen yakılan yok edilen çocukları kadınları görmezden gelmelerinden bıktık...
Anladık ki devletimiz dahi bu zulme sessiz kalıp hiçbir şey yapmıyor. En büyük hayal kırıklığı bu olsa gerek. Devlet ricali tek bir işaret verseydi, bizler canımızı da malımızı da ortaya koyar Gazze’ye kol kanat gerer, İsrail’e cellat olurduk. Ama her şey yalan her şey sahte...
Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.