Meşe Ormanları İçinde
Dumanıyla, eli yüzü boyayan karasıyla, uykusuz geceleriyle odunkömürü üretimi, insanla meşe arasında geçen eski bir öykü.
Kömür işçisi olarak çalışan 35 yaşındaki Diyarbakırlı Ömer'de üretim sürecini anlatarak, "Ormana gidiyoruz, ağaçları buduyoruz. Traktörle getirip birbirine çatıyoruz. Topraklayıp ateşliyoruz. Sonra mangal kömürü yapıyoruz." diye konuştu.
Ateş karşısında, duman ve is kokusuna aldırış etmeden meşe kömürü ürettiklerini söyledi.
İçinden duman ve yanık odun kokusu çıkan simsiyah tepeciğin üzerine çıkmış, ayaklarıyla yeri yokluyor Diyarbakırlı Ömer. “Bak” diyor, “buraları yanmış, şimdi de şuraları yanacak, ondan sonra ateş yavaş yavaş alttaki odunlara inecek. Bütün odunun yanması bir haftayla on, on beş gün arası sürüyor." Ömer bu süre zarfında tepeyi birkaç saatte bir kontrol etmek, ateşin altlara ilerleyişini adım adım izlemek zorunda. “Gece üç saat uyudum sadece” diyor, ama gençliğinin etkisiyle olsa gerek, çok da yorgun görünmüyor.
Koku, duman ve sıcaklık bir yerden sonra yorucu gelmeye başlıyor, biz de tepeciğe dayalı merdivenden geri iniyoruz. İçindeki odunları ağır ağır yakan, burada “ocak” adı verilen siyah yığını arkamızda bırakıyoruz.
Meşe odunları buralarda toplanıyor ve ardından hummalı bir çalışma başlıyor.
İşleri genelde erkekler yapsa da ailenin geri kalanı, kadınlar ve çocuklar da ocakların hazırlanmasından bitmiş odun kömürlerinin toplanmasına dek her aşamaya yardımcı oluyor.
Odun kömürü üretimi gerçekten zorlu, emek isteyen bir iş.
Ülkemizde ve Malatya’da birçok yerde üretiliyor ve yöreden yöreye değişen torakçılık, torlukçuluk gibi isimlerle biliniyor. Üretimde farklı ağaç türleri kullanılabiliyor, ama en uygunu meşe.
Meşe odun kömürü, yüksek ısı üretme kapasitesi ve uzun yanma süresi nedeniyle özellikle barbekü ve ızgara pişirme için tercih edilen bir yakıttır. Ayrıca, bu kömür türünün duman ve kokusuz olması da bir avantajdır.
Ailelerimizle ve çocuklarımızla çadırlarda kalarak bu zorluğu çekiyoruz.
Ailesiyle birlikte yıllardır torlakçılık yaptığını belirten Diyarbakırlı Ömer, "Mangal kömürü üretimi yapıyoruz. Torlakçılık, zahmetli bir meslektir. Ailelerimiz ve çocuklarımızla bu zorluğu çekiyoruz. Ağacın kesiminden yanmasına kadar olan bölüme kadar birçok süreç var. "
Hayatlarının büyük bir bölümünü göçebe olarak ormanlık alanlara yakın bölgelerde geçiren üreticilerin çocukları ise küllerin içerisinde oyunlar oynuyor.
Meşe ağaçlarını arasında onlarca çadır kurulmuş.
Bebeklere meşe ağacına bağlanmış derme çatma beşik yapılmış. Okul çağındaki ablası kardeşine bakıyordu. Onlarca tavuk meşelerin arasında börtü böcek yiyerek geziniyordu. Dağın yamacında bulunan su kaynağından 800 metre hortumla parmak kalınlığında su getirmişler.
Ömer anlatmaya devam ediyor.
"Orman İşletme Müdürlüğü'nden aldığımız envanteri mangal kömürüne çeviriyoruz. Bu meşe ağacından yapılıyor yani pelit. Biz Malatya Hekimhan'a nisan, mayıs aylarında geliyoruz. İlk olarak burada Orman İşletme Müdürlüğünden aldığımız ürünleri kömüre çevirmek için aşamalara başlıyoruz. Temmuz ayından başlıyoruz Kasım ayına kadar. Biz bu mesleği edindik bu nedenle zorlukları da göze alıyoruz. Biz burada çadırda yaşıyoruz, günü geliyor yağmur altında kaldığımız oluyor. Dağda elektriğimiz olmuyor, suyumuz olmuyor bazı zamanlar. Bu hayatı mecburiyetten seçtik. Bu ilkel bir hayat, makineler yok, sadece testere var traktör var geri kalan her şey ilkel. Yapmak zorundayız ekmek davası.">>DEVAM EDECEK
Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.