ALLAH DA ALLAH

Zamanın birinde bir çoban padişahın kızına sevdalanır.

Bu sevda çobanı yer bitirir.

Çoban, yemeden içmeden kesilir. Düşündüğü tek şey, sevdalandığı kız olur.

Suskunluğunun, perişanlığının sebebini soranlara cevap veremez hale gelmiştir.

Aşık çoban bir gün bir alimin yanına gitmiş.

“Benim öyle bir derdim var ki dermanı yoktur.” Demiş. Alim, dermansız dert olur mu oğul. Deyince aşık çoban yanıtlamış. Öyle bir kıza aşık oldum ki kavuşmamız imkânsız. Demiş.

Alim, kimmiş bu kız? Diye sorunca aşık çoban “padişahın kızı” cevabını vermiş.

Alim, Derdine bir çözüm var. Deyince aşık çobanın gözleri açılmış ve “nedir” diye sormuş.

Alim, aşık çobana bir tesbih uzatmış ve demiş ki:

-Al bu tesbihi ve bir mağaraya çık. 40 gün Allah’ı zikret. Soranlara cevap verme. Verilen yiyecek ve içecekleri kabul etme. Sadece “Allah” diye zikret demiş.

Aşık genç şaşkın ve kafası karışık şekilde tesbihi almış ve mağaraya çıkmış.

Günlerce hiç durmadan Allah’ı zikretmiş.

10 gün 20 gün hiç durmaksızın zikretmiş.

Zamanla bu zikir sesleri köylülerin dikkatlerini çekmiş. Zamanla herkes mağaraya üşüşmeye başlamış ve köylüler arasında ermiş birinin geldiği söylentileri çıkmaya başlamış.

Bu nam, padişahın kulağına kadar gitmiş!

Padişah hemen vezirine emir vererek:

-Hemen o Allah dostunu sarayımıza getirin. Sarayımızda öyle insanların olması güzel iştir.

Deyince vezir hemen aşık çobanın yanına varmış.

Vezirin tüm tekliflerini reddetmiş, Allah da Allah demiş. Vezir padişahın yanına geri dönmüş ve hiç bir teklifi kabul etmediğini söylemiş.

Padişah: bir de ben gideyim şu ermişin yanına. Demiş ve gitmiş.

Padişah:

-Eğer sarayıma gelirsen seni altına boğarım. Kese kese altın veririm. Evler, köyler ayaklarına sererim.

Diye teklif yapmış ve aşık çobanın tek cevabı; paran, şöhretin senin olsun. Allah da Allah demiş.

Padişah şaşkınlıkla alimin yanına varmış ve, ne yapsam kabul etmiyor. Ne söylesem kabul eder Diye sorunca alim:

-Padişahım bir de kızınızla evlendirmeyi düşünseniz?

Diye cevap vermiş.

Padişah aşık çobanın yanına varmış:

-Ey Allah dostu, eğer sarayıma gelirsen seni kızımla evlendireceğim!

Deyince aşık genç:

Paran da, kızın da senin olsun ALLAH da ALLAH demiş:)

SubhânAllah. Dilinden kalbine inmiş. Ne de güzel bir hikâye.

Buradan çıkartılacak en güzel derslerden bir tanesi de Allah’ı yeterince anmamamızdır. Günlük hayatımızda Allah’ı ne kadar anıyoruz ki Allah da kötü günümüzde bizi ansın!

Dilimizde Allah ismi maalesef ki pek az. Hele hele yaşadığımız şu çağda çok daha az.

Şaşırıyoruz, küfür!

Korkuyoruz, küfür!

Gülüyoruz, küfür!

Oturuyoruz, küfür!

Kalkıyoruz, küfür!

KÜFÜR DE KÜFÜR!

“SubhânAllah, Maşâllah, Elhâmdulillah” bu kelimeleri kullananların sayısı o kadar az ki, toplumumuz lisanından çıkmaya başlamış. Adeta unutuluyor.

Çıkarılacak bir diğer derslerden biri de. istemeyi bilmeyişimiz. Bizler ağa gibi istiyoruz, aciz gibi isteyeceğimize.

Neden geldiğimizi bilmeyişimiz hayattan soğutan sebeplerin en başında geliyor ama farkında değiliz!

Velhasıl kelam, söylenecek tek şey, Rabbim bizleri “yeni çağ” diye adlandırılan gaflet dolu bedbaht dönemden korusun. Bizleri sevdiği kullarının arasına katsın.

“Kelimeler kifayesiz” lafının tam da söylendiği noktadayız.

Selam ve dua ile…

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Semih Ünal -


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Malatya Markaları

Sonsöz Gazetesi, Malatya ile özdeşleşen markaları ağırlıyor.

+90 (422) 323 52 92
Reklam bilgi

Anket Malatya Büyükşehir Belediye Başkanlığı İçin Kime Oy Vereceksiniz?