KOLTUK SEVDASI VE MASADAKİ ÇATLAK!

Dün yüzünde “Rebbi yesir” görünen mağdur, bugün içkili masalarda eğlence yapıyor. Utanmadan bu herifi tutup ülkeye Cumhurbaşkanı adayı olarak çıkarmayı planlıyorlardı...

Kimden mi bahsediyorum, hani şu Saraçhane mağdurundan ve bir de ona arka çıkan yavru muhalefetten. Kendi içlerinde yaşadıkları taht kavgaları yüzünden bir senedir adaylarını belirlemekte zorlanan muhalefet, yine koltuk kapmaca misali, birbirinin kuyusunu kazmaya çalışıyor...

Bir de ülkeyi yönetmeye talipler. Daha kendi aralarında adaylarını bile belirlemekten aciz kuklalar, bugün büyük ve güçlenmiş Türkiye’yi yönetmeye veya başkaları adına idare etmeye çalışacaklarmış...

Tam tamına bir senedir bir türlü aday belirleyemeyen muhalefet güya adayları yıpranmasın diye açıklamıyorlarmış. Adayları değil belki ama kendilerini yıprattılar ve her şeyi ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Her biri diğerinin arkasından iş çevirir oldu, birbirine kazık atar oldular...

İki muhalif lider, o mağdur bizim, bu mağdur sizin kavgasıyla milletin arkasından iş çevirmeye kalktı ama halk yutmadı bu numaraları...

Muhalefete yandaş isimler ise, bu kişinin aday olması için neredeyse göbek attılar. Aday kim, nedir, nasıl olacak, yapabilir mi, ülke emanet edilebilir mi, devleti yönetebilir mi demeden bu herifin aday olması için, muhalefetin başına çorap örmeye çalıştılar...

Seçimden önce camiye giden, seçimden sonra içkili masalar kuran, şampanyalar patlatan bu herifi aday olarak görmek istiyorlarmış. Buyursun yapsınlar. Yapsınlar ki boylarının ölçüsünü alsınlar...

Daha yönettiği belediyeyi bile idare etmekten aciz iken, belediyeyi borç batağında borç alamaz iş yapamaz hale getiren bu herif, nasıl olur da Türkiye’yi yönetebilsin...

Elle tutulur, adam gibi, aklı başında, eli ayağı düzgün, inançlı, vatanperver, ahlaklı, lider, becerikli bir adayları olmadığı için bugüne kadar birini seçemediler. O kadar parti bir araya gelmiş, bir tane Cumhurbaşkanı adayları yok. Daha doğrusu kukla olarak yönetebilecekleri bir aday arıyorlar...

Seçimi kazanacaklarına o kadar çok eminler ki, tüm muhalif partilerin ve seçmenlerin kendilerine oy vereceğini zannediyorlar veya öyle hayal ediyorlar. Bir koltuk sevdasına hem Türkiye’yi hem milleti ateşe atmaktan çekinmiyorlar...

Arkalarına almışlar Amerikalı danışmanları, İngiliz tefecileri ve gizli ortaklarını, hep birlikte ülkeyi idare edeceklermiş. Kendi bulundukları partileri bile idare etmekten yoksun bu muhalefetin ne kendine, ne de ülkeye bir faydası dokunamaz...

Her olayı ve krizi kendi lehlerine kullanmalarına rağmen, yine de 20 yıldır kaybediyorlar ve kaybetmeye de devam edecekler. Onlara sonradan dahil olan diğer partiler de aynı hezimeti tadacaklar...

Onlar da milletin tokadından nasiplerine düşeni yiyecekler. Bir çıkar ve menfaat uğruna terk ettikleri ve ihanet ettikleri partilerine düşman olup, asıl düşmanları ile işbirliği yapmaya ve onların buyrukları altına girmeye razı oldular...

Hatta bu partiler, baştaki muhalefet ne derse aynısını yapmaya ve söylemeye de başladı. Kukla gibi oynatılıyorlar. Oysa bir kurtarıcı olarak iktidar partisinden ayrılmışlardı ama gide gide muhalefetin kuklası ve gölgesi oldular...

Bir insan ne olursa olsun, bu kadar kendini küçük düşürmemeli. Ama onların da imtihanı buymuş demek ki. Ne bu muhalefetin ne de bu kişilerin bir ders alacağı yok. En büyük dersi millet 2023 yılında sandıkta verecektir.

Türkiye’yi küçük bir devlet gibi görüp istedikleri gibi at koşturacaklarını sanan ve bu ülkede partileri kullanarak iktidarı ele geçirmeye çalışan batı ve egemen güçler de bu seçimden nasibini alacaklar...