İnancın Temel İlkeleri ve Kafirlik Halleri

İman, İslam'ın en temel unsurlarından biridir ve Allah’ın (c.c.) varlığı ve birliğine olan inancı ifade eder. Ancak iman sadece Allah’ın varlığını ve birliğini kabul etmekle sınırlı değildir. İman, aynı zamanda peygamberliği kabul etmek, peygamberleri yalanlamamak ve İslam dışı sistemleri benimsememek gibi şartları da içerir. İşte bu noktada, bir kimsenin imanını geçersiz kılan ve onu kafir durumuna düşüren bazı durumlar bulunmaktadır.

Allah’ın (c.c.) varlığını ve birliğini kabul etmek, iman etmek için yeterli değildir. Eğer bir kimse, Allah’a (c.c.) ulûhiyetine yakışmayan sıfatlar isnat ederse, bu kişi kafir olur. Örneğin, "Allah (c.c.) hayy değildir, ezelî değildir, oğul edinmiştir, bazı varlıklara hulûl eder, sadece hayrın yaratıcısıdır" gibi ifadeler kullanmak, Allah’ı (c.c.) yanlış vasıflarla nitelendirmektir ve bu durum kişiyi imandan çıkarır.

Bir kimse Allah’ın (c.c.) varlığını ve birliğini kabul ettiği halde, peygamberliği veya peygamberlerden birinin peygamberliğini kabul etmezse kafir olur. Peygamberlik, İslam’ın temel unsurlarından biridir ve Resûlullah’ın (s.a.v) peygamberliğini kabul etmek, iman için şarttır. Peygamberleri reddetmek, kişinin imanını geçersiz kılar.

Bir kimse Allah’ın (c.c.) varlığını, birliğini ve peygamberliği kabul etse dahi, peygamberleri caiz olmayan vasıflarla nitelendirirse kafir olur. Örneğin, peygamberler hakkında cehalet, masiyet ve yalan gibi vasıfları caiz görmek, bu kişiyi imandan çıkarır. “Muhammedur Resûlullâh” demekle mü’min olunamaz, eğer peygamberleri bu şekilde nitelendiriyorsa.

Peygamberler ve Efendimiz (s.a.v) hakkında sabit ve sahih olan asılları kabul ettikten sonra, bunları reddeden ifadeler kullanmak da kişiyi kafir yapar. Örneğin, “Efendimiz (s.a.v) zenci idi, Mekke’de yaşamadı, kırk yaşına gelmeden öldü, Kureyşli değildi” gibi ifadeler kullanmak, Efendimiz (s.a.v) hakkında tevâtürle sabit olan vasıfları reddetmek demektir. Bu da O’nu (s.a.v.) yalanlamak anlamına gelir ve bu sebeple kişi kafir olur.

Bir kimse müslüman olduğunu ilan ettiği halde, Yahudilik, Hristiyanlık gibi İslam dışı sistemlerden herhangi birisini din olarak kabul etse ya da bunların din olup olmadıkları hakkında şüpheye düşse veya onların mezheplerini, hayat ve din tasavvurlarından herhangi birisini tasvip edip sahih görse, kafir olur. “La ilâhe illallâh Muhammedur Resûlullâh” ikrârı ile müslüman kalamaz.

Sonuç olarak, iman sadece Allah’ın (c.c.) varlığını ve birliğini kabul etmekle sınırlı değildir. Peygamberliği kabul etmek, peygamberleri doğru vasıflarla nitelendirmek ve İslam dışı dinleri reddetmek de imanın şartları arasındadır. Bu şartlardan herhangi birine aykırı davranmak, kişiyi iman dairesinden çıkarır ve kafir durumuna düşürür. İman, bu nedenle, büyük bir hassasiyet ve dikkatle korunması gereken bir değerdir.