Dünkü yazımda, “klavyenin tuşlarını tokatlayarak yazıyorum” demiştim.
Bu günkü yazımı da klavyenin tuşlarını okşayarak yazıyorum.
Neden derseniz; küçük bir kaza sonucu sağ elimin orta parmağını incittim, acil doktorunun dediğine göre kırık yokmuş ama çatlak gibi bir şey görünüyormuş, şu an sargıda ve bir hafta fazla oynatıp zorlamamam gerekiyormuş, önemine binaen ayrıca yarın da ortopedi doktoruna görünmem gerekiyormuş…
Peki, bu bir hafta zarfında günlük yazılarımı nasıl yazacağım?
Ziyaretime gelen arkadaşlar birisi “komutla yazmamı” önerdi.
Teknolojiden fazla anlamadığım için telefonumda da nasıl yapmam gerektiğini uygulamalı olarak gösterdi.
Aslında gazetemin yazı işleri müdiresini arayıp mazeret beyan edecektim lakin akşamki telefon görüşmemizde; “senin bazı okuyucuların diyor ki; ‘bizde bağımlılık yapmış yazıları, gazete önümüze gelir gelmez ilk O’nun yazılarını okuyoruz’ şeklinde geri dönüşümler bize geliyor” demesi üzerine bu halimle de yazıyorum…
Peki, şu an nasıl yazıyorum?
O arkadaşın önerdiği gibi telefondan komutla yazmıyorum çünkü yazmaya kalkıştım beceremedim ve yazı yazma tadını alamadım.
Yazı yazma tadı olur mu’ diye sormayınız, bu merete bulaşanlar bilir.
Bir sigara tiryakisi içtiklerinden nasıl tat alıyorsa ben de yazarak öyle tat alıyorum…
Ve şimdi nasıl yazdığıma gelince, inan ki demli bir çay, yanında da ziyarete gelen arkadaşların getirdiği yaş pasta, bisküvi…
Lakin coşa gelip klavyenin tuşlarını tokatlayamıyorum…
Okşaya okşaya hem de sağlam kalan elimin tek parmağıyla yazmaya çalışıyorum.
Tavuklar gagasıyla tek tek nasıl yemleniyorlarsa ben de öyle klavyenin tuşlarına dokunarak harf harf öznesi ben olan bu köşe yazısını yazıyorum.
Okuyucularım beni mazur görsünler bugünkü yazımın öznesi siyaset değil, ben…
Aslında istesem birkaç siyasi dedikoduları serpiştirirdim lakin öznesi ben olan bu yazının tadının bozulmasını istemiyorum.
Uzun bir aradan sonra tekrar yazıya dönünce anladım ki benim değerim kalemim sayesinde imiş.
Düne kadar bana selam vermeden geçenler Sonsöz Gazetesi’nde yazmaya başladığımdan bu yana her gören selam veriyor ve neredeyse selam duracaklar.
Doğrusu bu kadar değerli olduğumu ben de bilmiyordum.
Çarşıda, sokakta, mahallede, yolda beni gören herkes selam vermeden geçmiyor. Öyle ki; Üstün Dökmenin “Selam” adlı şiirinde belirttiği gibi;
“Yola çıkınca her sabah,/Bulutlara selam ver./Taşlara, kuşlara, atlara, otlara/İnsanlara selam ver./Ne görürsen selam ver /Sonra çıkarıp cebinden aynanı/Bir selam da kendine ver/Hatırın kalmasın el gün yanında/Bu dünyada sen de varsın !/ Ulaştır dostluğunu varlığınla /Bir kısmı seni de sarsın.”
Ve ben de aynen öyle yapıyorum; ne görüyorsam selam veriyorum sonra aynanın karşısına geçip bir selam da kendime veriyorum…
Meğer özgüven güzel bir şeymiş…
Yazmaya başladığımdan bu yana hala ‘hayırlı olsun’ temennisinde bulunanlar, yaşadıkları sorunları yazarak gündeme getirmemi söyleyenler, çeşitli talep ve isteklerini dillendirmem için ricada bulunanların sayısı öyle çoğalıyor ki; kendimi bir köşe yazarı olmaktan öte yetkili bir makama gelmiş gibi hissediyorum…
Sanki bu ben, ben değilmişim…
Yetkili ve etkili bir Gürkan mışım gibi…
Ya da Çınar’mışım, ya da Güder’mişim gibi halktan talep ve istekler gelmeye başladı…
Halktan gelen tüm talep ve istekleri yerine getirmeyi ne kadar isterdim…
Ellerim, ellerim…
Ellerimin uzun olmasını ne kadar isterdim.
Ellerimin uzun olup tüm dertli olanların derdine merhem olmayı ne kadar isterdim
İhtiyaç sahibi her garip gurabaya yardım elimi uzatıp dualarını almayı ne kadar isterdim…
Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
(4)Adil Akkoyunlu - Eline sağlık Şevket kardeşim.
Şahin - Her yerde ismi geçiyor insanlar artık dayatılan adaylardan bıkmış Ayetullah başkan yıllarca cemiyetcilik hayatı içerisinde başarılı bir şekilde mücadele etmiş biri artık bu tecrübe ve yeteneğini yerel yönetimde kullanma zamanı
Smbl - Geçmiş olsun
Mete - Çook tatlı, anlam dolu, insicamı huzur veren, senin gerçek dostlarınıda; sen biraz da olsa gururun okşandığını hissettiğin için mutlu eden bir yazı.
Hayat ve hissiyatını demetle alan, hediye bile her dostuna selam olsun, yüreğine sağlık.
Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.