DİLENCİ

Turgut Özal Tıp Merkezi Hastanesi çıkışında önümü keserek elindeki poşeti gösterip; “abi burada yemek var açlığın varsa ikram edeyim” diyerek söze girdi.

Kendince ‘yağlayıp yumuşattıktan’ sonra asıl meramını anlatmaya başladı…

“Abi, bir iki dakikanı alabilir miyim?”

“Buyur”, dedim…

“Abi n’olur yanlış anlamayınız, annem ameliyat masasında, şu an sadece 28 TL para eksiğim var, sende varsa…”

Gözlerini benden kaçırmasına rağmen gözlerinin içe baktım; gözler “kalbin aynasıdır” sözünün ne kadar doğru olduğuna bir kez daha şahit oldum. Sonra konuyla ilgili Bakara Suresi’nin 273 ayeti aklıma geldi…

“İnfak edilenler, Allah yolunda kapanıp kalmış, yeryüzünde dolaşamaz olmuş yoksullar içindir. İffet ve onurları yüzünden, cahiller bunları, zengin kişiler sanır. Sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ve yırtıklık ederek, insanlardan bir şey istemezler. Nimet ve imkandan infak ettiğiniz her şeyi, Allah çok iyi bilmektedir.

Aslında üzerimde para vardı lakin bu adam ayetin ifadesiyle; yüzsüzlük ve yırtıklık ederek, insanlardan bir şekilde istemekten kaçınmadığı için “üzerimde para yok” dedim.

“Yok” deyince adam dayak yemiş gibi sinirlenerek hızla uzaklaşıp gitti.

Ardından bakarken içimi bir huzursuzluk sardı.

Kendi kendime kızdım durdum zira Allah, Duha Suresi 10. Ayetinde de  “Yoksulu/bir şey isteyeni azarlama!” diyor…

Gerçi ben azarlamamıştım ama para da vermemiştim…

Gözden kaybolmadan takibe aldım, kendi kendime dedim ki; “bu adam gerçekten ihtiyaç sahibi ise cebimdeki tüm paraları veririm, yok eğer dilenciliğin başka bir yöntemiyle duygu sömürüsü yapıyorsa da vermem”

Abartmıyorum adam on-on beş dakika zarfında en az yirmi kişiyle görüştü ve aynı yöntemle onlarca insanlardan para aldı…

En son benim onu takip ettiğimi fark etti ve hızla uzaklaşarak gözden kayboldu…

Bugün müşahede ettiğim bu olayı köşeme taşımamın sebebi birilerinin ekmeğine engel olmak değil elbette ki…

Kim nasıl para kazanırsa kazansın lakin bilmenizi isterim ki alın teri dökmeden kazanılan paralardan hayır gelmez.

Bir asgari ücretli düşünün bilumum sekiz saat, bazen dokuz, on, on beş saat mesaiye kalarak kazandığı maaş; 11.402 TL…

Bir taraftan bir insan o kadar çalıştığı halde günlüğü 380 TL iken diğer taraftan bir şark kurnazı dilenciliğin başka bir yöntemiyle, yirmi dakika zarfında tam 420 TL’ye sahip olabiliyor…

Bu memlekette bir taraftan insanlar çalıştığı halde emeğinin karşılığını tam alamazken diğer taraftan bazı insanlar; (bir devlet adamının tabiriyle); “saçlarına dolardan bukleler yapan soytarılar” türemiş…

Peygamberimiz de meslek hâline getirilen dilenciliği ve haksız kazancı yüzsüzlük saymış ve şöyle buyurmuştur:

“Sizden bazıları dilenmekten asla vazgeçmez. En sonunda kıyamet gününde bu yüzsüz kişi, yüzünde bir et parçası kalmaksızın Allah'a kavuşur” (Müslim, Zekât, 103).

Unutulmamımdır ki alın teri dökmeden kazanılan her lokma haramdır…

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Şevket Başıbüyük -


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Malatya Markaları

Sonsöz Gazetesi, Malatya ile özdeşleşen markaları ağırlıyor.

+90 (422) 323 52 92
Reklam bilgi

Anket Malatya Büyükşehir Belediye Başkanlığı İçin Kime Oy Vereceksiniz?