Güya dünyanın gidişatını ve nasıl olması gerektiğini belirliyorlar ama dünyada yaşanan her türlü acıdan, yoksunluktan, savaştan, sorunlardan bihaberler. G7 ülkelerini kastediyorum. Şu cehennemin 7 atlısını...
Kafa kafaya verip, dünyayı içinde bulunduğu durumdan nasıl kurtarırız, bu gidişata nasıl engel olabiliriz diye düşünmeleri gerekirken, tek bahsettikleri düşman gördükleri Çin ve Rusya...
O zirvede çözülmesi gereken ama havada kalan, konusu dahi açılmayan o kadar çok mesele ve sorunlar var ki. Hiç biri masaya yatırılmadı, hiçbiri konuşulmadı. Tek düşündükleri ve konuştukları şey, kendi çıkarları, ekonomileri, güçleri...
Burada en çok konuşulması gereken konular halbuki; Ortadoğu, Kovid-19 salgını, Ekonomik krizler, Kıbrıs, İsrail zorbalığı, Afganistan’daki Taliban ilerleyişi, Ukrayna Donbass meselesi olmalıydı...
Akıllarındaki tek şey, biz bu Çin’i ve Rusya’yı nasıl alt edebiliriz, onları nasıl yok edebiliriz oldu. Kendi ekonomik ve teknolojik güçleri ile tüm dünyadaki salgın hastalığa karşı önlemleri alabilme veya tüm aşıdan yoksun olan ülkelere yeterli aşıyı temin edebilme güçleri var...
Dünyanın süper güçleri sadece 850 milyon aşı hibe edebileceğini duyurdu. G7’nin yayımladığı bu bildiri sonrası Dünya Sağlık Örgütü, hibe edilen aşı miktarının yetersiz olduğunu ve aşı dağılımında büyük bir adaletsizlik, eşitsizlik yaşandığına vurgu yaptı...
Onlar ise bu çağrıya kulaklarını tıkadı. Çünkü bir araya gelme sebepleri hiçbir zaman dünyadaki sorunları çözmek olmadı. Bu hibe edilen aşılar ise sadece dünyanın gözünü boyamak için yapıldı...
Tabi burada ipler NATO Zirvesi ile ABD Başkanı Joe Biden’ın Putin ve Erdoğan ile yapacağını görüşmede kopacak. Belki de dünya için en kritik süreç olacak. Dünyada dengeler değişir mi veya yeni dengeler kurulur mu bilinmez...
Ancak Ortadoğu’daki gerilim, savaş, kaos ve yıkım bitmediği sürece insanlık huzur bulamayacak. Salgına karşı hep birlikte güç birliği etmeden ortadan kalkması mümkün olmayacak, belki de daha kötü ve daha beter hastalıklara gebe kalacağız...
Dünyadaki gidişata dair ümitsiz değiliz ancak, yeni dengelerin kurulmasından çok mevcut dengelerin değişmesi gerekir...
Ben güçlüyüm, güçsüzü ezmeliyim anlayışı hakim olursa, hiçbir zaman savaş, kaos, salgın hastalık, kriz ve anarşi bitmez...
Bu dengeleri dünyada değiştirebilecek ve bunlara öncü olabilecek tek bir lider olduğu muhakkak. O da Recep Tayyip Erdoğan’dır. Mevcut ekonomik ve imkanlara göre salgın sürecinde dünyada en çok desteği yapan Türkiye’dir. Ve yine konumu ve gücü itibari ile dünyadaki haksızlık, zulüm, yıkım ve savaşlara karşı büyük güçlerle mücadele eden tek devlet de Türkiye’dir. Bu sorunları sessiz kalmayacak kadar onurlu ve dik duruşlu tek lider ise Recep Tayyip Erdoğan’dır hiç şüphesiz...
Bugüne kadar, Suriye’de, Libya’da, Yemen’de, Irak’ta, Afganistan’da, Arakan’da, Filistin’de, Dağlık Karabağ’da, Kıbrıs’ta ve daha birçok bölgede yaşanan haksızlık, zulüm, yıkım ve savaşlara karşı sesini yüksek tutan, bu sorunlara karşı mücadele eden tek ülke olduğumuz için Türkiye umut olarak görülüyor...
Haksız da sayılmazlar. Dünyada umudu ABD gibi egemen güçlerde arayanlar ya ahmaktır ya satılmıştır ya da kendi ülkesine düşmandır. Böylesinin Türkiye’deki adresi belli, muhalefet...
Zira bizim ülkemizde muhalefet, hiçbir zaman, hiçbir meselede, hiçbir durumda iktidardan yana olmazlar. İhaneti göze almak pahasına, hain damgası yemek pahasına, küfre ve batıya hizmet etmek pahasına asla ama asla ne doğruda ne de yanlışta iktidardan yana olmazlar, olmamışlardır...