ABD’de ilk defa Ermenilerle ilgili 1915 yılı olaylarına ilişkin soykırım ifadesi 1981 yılından dönemin ABD Başkanı Ronald Reagan tarafından kullanılmıştı. Joe Biden ise, Trump ile girdiği başkanlık yarışında Ermenilere yönelik vaatlerinde soykırımı tanıyacağını söylemişti...
ABD yönetiminin, Türkiye ile ilişkilerini bitirmekten ziyade sadece Ermenileri tatmin etmek için bu ifadeyi kullandığını düşünüyorum. Burada soykırımı tanıyorum demesinin arkasında Türkiye’ye herhangi bir yaptırım veya tazminat talep etme hakkı gibi girişimlerde bulunmayacaktır...
Biden bunu bildiği için sözlerini seçerek, Türkiye’yi suçlamak amacıyla bunu dile getirmediğini ama soykırımı da tanıyacağını söyledi. Kendisinden önceki tüm başkanlar 1915 olaylarına ‘büyük felaket’ ifadesini kullanmışlardı...
Yine de bu ifadenin ardından Türkiye’nin ABD ile ilişkilerini gözden geçireceğini veya bunun arkasına düşeceğini düşünmüyorum. Çünkü Biden, bir gün öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı görüşmede bu ifadeyi kullanacağını ve Türkiye’yi suçlama amacı ile bunu dile getirmeyeceğini söylemişti...
Ancak ABD’nin Ermenilerin iddia ettiği soykırım yalanına kendileri de inanmış gibi göstermeleri bir tarafa bunu dile getirmeleri bile büyük bir skandaldır...
Soykırım ifadesinden bahsedecek en çok ülkeler ABD ve Fransa’dır. ABD’nin kuruluş sürecinde yerel halktan olan milyonlarca Kızıl Derili’yi yok edip soykırıma nasıl uğrattığını bir kez daha hatırlatmak gerekir...
Aynı şekilde Fransa’nın Cezayir’de ve Afrika’nın birçok ülkesinde mazlum hakları nasıl soykırıma uğrattığını, sömürgesi altında inlettiğini, bu ülkelerde nasıl dilini ve parasını zorla kabul ettirdiğini de unutmamak lazım...
Bugün Biden çıkmış, ben sözde Ermeni soykırımını tanıyorum dese ne olur. Veya Macron’un aynı şekilde güya soykırım anıtı olarak inşa ettiği yerde tören düzenleyip sonra Ermenistan’a başsağlığı mektubu göndermesi ne kadar ehemmiyet verir ki...
Onlar kendi tarihlerine, kendi atalarının yaptığı aşağılık zorbalıklarına, katliamlarına ve mazlum haklarına dayatılan sömürü düzenlerine baksınlar...
Tüm bunlar bir tarafa, 1915 olaylarına dair HDP’nin skandal bildirisi ve muhalefetin bu bildiriye dut yemiş bülbüle gibi susması bizi artık şaşırtmıyor...
En nihayetinde hepsi de aynı gemideler, aynı yolun yolcusular. Bizim gemimiz belli, safımız belli. Bizler Nuh’un gemisindeki halkız, bizler İbrahim’in ateşini söndürmeye gayret edenleriz...
Ne onların ne de batının yaptıkları bizi bağlar. Eğer bunu arşivlerle, tarihi belgelerle ispatlamak veya ne olduğunu kesin olarak bilmek istiyorlarsa daha önce Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun yolunu göstermişti...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2005 yılında Ermenistan’a bir mektup göndermişti. Eğer onların iddia ettiği gibi bir soykırım varsa buyursunlar arşivlerini açsınlar, belgelerini ortaya koysunlar demişti. Daha önceki konuşmalarında 1915 olayları ile ilgili Türkiye’nin 1 milyondan fazla belgenin tasnif edildiğini ve arşivlendiğini ifade etmişti...
Eğer gerçekten böyle bir iddiaları varsa, karşılıklı bir komisyon kursunlar, Birleşmiş Milletler’den, Avrupa Birliği’nden gözlemcilerle birlikte buyursunlar oturup tüm belgeleri ve arşivleri incelesinler ve bunu ispatlasınlar...
Ama bu iddiayı ortaya atan ne Ermenistan ne de sözde soykırım ifadesini kullananlar şuana kadar herhangi bir belgeyi ortaya koymadılar. E tabi ki getiremezler, yalandan kim ölmüş ki...