Yolun keyfini çıkarabilenler için Divriği yolu bulunmaz bir rota olabilir. Belki ne denizi ne de ağacı var ama bozkırın garip bir çekiciliği var. Issızlığın ortasında kayboluyorsunuz resmen. Yol üstünde bir Divriği yolunda dağı olmayan yapay bir tünel gördük. Araştırınca kışın kar tipi bu boğazı doldurup yolu kapatıyormuş. Onun için tünel yapılmış...
Sabah saat on sularında güneş yavaş yavaş ısıtıyordu Divriği'ni... Divriği beklediğimden büyük bir ilçe çıktı. O kadar ıssızlıktan sonra garipsiyorsunuz. İlçede çok uzun zamandır maden çıkarıldığı için geliştiği besbelli. Yine de bir vadi içinde konumlanan ilçe, batıdaki ilçeler gibi büyük bir nüfus sahip değilmiş.
Sokaklarda tek tük insanlar. İki katlı etrafı duvarla çevrili bahçeli bir evin önündeyiz. Bu ev yol arkadaşım çocukluğunun evi. Otuz beş yıl önce babasının tayini memleketi Malatya'ya çıkınca o zaman evlerini satmışlar.
Ev sahibinden izin alıp evlerini gezdi. Kendilerinin fidan halinde diktikleri ceviz ağacı kocaman olmuştu. Bahçeyi kaplamıştı. Güz gülleri, çiçekler rengârenk sonbahar sunumunu yapıyorlardı. Kerime hanım evin balkonunda, bahçede ki ceviz ağacının arkasında, önünde evin dışında fotoğraflar çektirdi. Bu evde ne yaşanmışlıklar vardır. Yol arkadaşım çok duygulandı. Evden çıktıktan sonra evin dışında kadrajıma birkaç kare fotoğraf aldım.
Yaş aldıkça daha mı çok farkına varıyor insan çevresinin? Hayatın, zamanın, mekânın, aşkın hakkını daha iyi mi verdiğini düşünüyoruz? Mekânların ‘yaşayan hafızaları’ vardır. "Bir insanın anavatanı çocukluğudur" derler
Kerime hanım o, ruhun kutsal sayıp taşındığı kutsal ilçeye vardığında Divriği’nin sokaklarında. Beyaz elbiseler içinde ak güvercin masumluğunda kanat çırptı. Çocukluğunu genç kızlığını okulunu, sevdasını okul arkadaşlarını aradı durdu... Yaşanmışlıkları kendi sır kâtibi gönül sayfasında duygu kalemiyle çoktan yazılmıştı.
Kerime hanım gezgin öğretmen, şu içimde hiç ölmeyen çocuk var ya cimcime kız çocuğu. Kapı tokmaklarını çalıp kaçmak istiyor. İlkokul yıllarındaki gibi ip atlamak, ağaçlara tırmanmak, erkek arkadaşlarıyla bilye oynamak. Bellerime kadar uzanan siyah gür saçlarımı savurmak, rengarenk küpeler takmak istiyorum" derken o çocukluk günlerini yaşıyor gibiydi.
İmam -Hatip lisesinden bir kız arkadaşının evine girdi dakikalarca sohbet etti. Okul arkadaşları, evlenmişler çoluk çocuğa karışmışlar bir yerlere sonbahar yaprakları gibi savrulmuştu. Ama hep orada düşlediği şeyi bulamadı.
Evlendikten on beş yıl sonra eşinden anlaşmalı bir şekilde ayrılmıştı. Fahri Kayahan caddesinde özel bir psikiyatri ofisi açmıştı. Tek başına yaşamına devam ediyor. hastalarla görüşmeler yapıyordu.
Divriğili Kale kilit sahipleri memleketlerine güzel bir park ve meydan yapmış. Psikolog Hanımın ilkokuldan erkek arkadaşı Demiryolu Muharrem ile meydandaki çay ocağında otururken çay içtik.>>DEVAM EDECEK