Suriye ve Şarkî Anadolu’yu dolaştıktan sonra Tebrize geldi. Orada Timur ile görüştü. Timur Şeyhe çok hürmet ve iltifatta bulundu. Buna rağmen Timur’un yanında fazla kalmadı. Erzurum, Van, Bitlis ve havalisini do
laşarak Kahire’ye döndü. Bu suretle ufku ve İç timaî görüşü daha fazla genişlemişti. Mısır’a döndüğü zaman Şeyh Hüseyin Ahlatî son günle rini yaşıyordu. Bu ünlü Şeyhin ölümünden sonra bütün taraftarları Bedrettin’in bu makama otur masını arzu ettiler. Fakat Bedrettin bu ünlü ma kamı kabul etmedi. Çünkü son seyahatinde Anadolu’da kopmak üzere bulunan siyasî fırtınayı yakinen hissetmiş, Timur’un saldırılarile Osman lI ülkesinin kanlara boyanacağını sezmişti. Bina enaleyh Kahire’deki bu yüksek mevkiden ve par lak hülyadan vazgeçmesi lâzımdı. Bütün İsrarla ra rağmen durmadı ve yine Suriye yolu ile Cenu bî Anadolu’ya ve oradan da Konya’ya ulaştı. Konya’dan Ege bölgesine geçti ve İlmî, dinî ve sosyal olgunluğunun verdiği inançla bu havalide gizli ve esrarengiz dolaşmalar ve temaslar yaptı. Nihayet Trakya’ya geçerek Osmanlı Saltanatının merkezi Edirne’de yerleşmek istedi. Bu sıralarda olanlar olmuş, Ankara meydan muharebesiyle Timur Yıldırım Beyazit’i mağlup etmişti.
Osmanlı ülkesi fetret devri yaşıyor ve Şehzade' kardeşlerin taht kavgası devam ediyordu. Edirne’de büyük kardeşi Süleyman Çelebi’yi mağlup ederek hükümran olan Musa Çelebi vardı. Musa Çelebi Şeyh Bedrettin’i büyük bir ihtiramla karşıladı, ve hemen kendisine en büyük İlmî makam olan Kadıasker’lik rütbesini verdi. Bedrettin bu makamdan faydalanarak geniş mikyasta taraf tar kazandı ve Ege mıntıkasında muvaffak oldu ğu gizli çalışmalarında devam etti . Böylece gizli tertibat almak ve teşkilât kurmak fırsatını ele geçirmişti. Musa Çelebi taht kavgasına düştü ğünden, bunların farkına varamıyor ve farkında olmıyarak şeyhe büyük fırsatlar veriyordu. Fa kat Mehmet Çelebi Edirne’yi de ele geçirip birliği temin edince Şeyhin durumu birdenbire değişmişti. Evvela Kadıasker’lik mevkiini, sonra da İznik’e sürgün gönderilmek şuretile serbestisini kaybetti. Şeyh, belki İçtimaî nazariyelerini kurduğu gizli teşkilâtla bir müddet daha olgunlaştıracak ve zaman da kazanacaktı. Fakat bu sür günlük programının değişmesine sebep oldu. Kendisinden ziyade taraftarları adeta «daha ne bekliyoruz, ne duruyoruz» diyorlardı. İzmir havalisi ve adaların gayrimüslim sakinlerini dahi geniş ölçüde Şeyhin sosyal fikirlerine sıkı sıkıya bağlamış olan Börkülceli Mustafa Karaburun’da ilk isyan bayrağı çekmiş ve halkı Şeyh Bedrettin namına yeni bir sosyal mezhebe davet ederek kitleler halinde tam bir inanışla kendisine katı lanlardan bir ordu teşkil etmişti. Börkülceli Mustafa, Şeyhin Kadıaskerliği sırasında kâhyası
Seres’de Kara Hanya Orta Mezarlık Camii ve Şeyh Bedreddin Türbesi Ruines de la Mosquée de Kara Hanya et de la Tombe du Cheikh Bedreddin à Sérès (Grèce)
idi. Onun her türlü fikir ve inanışlarını yakinen öğrenmişti. Şeyh de bu imanlı ve heyecanlı ta raftarını ilk fırsatta harekete geçirecek şekilde hazırlamıştı. Börkülceli’nin Karaburun’da bay rak açtığı sırada yine şeyhin en hararetli taraf tarlarından, aslında bir Yahudi olan Torlak Ke mal de Manisa’da Şeyhin adına isyan etmişti. Bedrettin’in sosyal fikirleri din ve milliyet farkı gözetmediği için Ege mıntıkasındaki gayrimüs limleri de heyacana ve harekete katılmağa sev- kediyordu. Halkın Dedesultan adını verdiği Bör külceli Mustafa ile Torlak Kemal halka şu fikir leri aşılıyorlardı. Bu akideler Şeyhin sosyal mez hebinin özünü teşkil eder. «Bu dünyayı Allah insanların saadeti için yaratmıştır. Yer yüzün deki saadet ve servet yaradılışta müsavi olan insanlara müsavi olarak verilmelidir. Birinin zen gin, diğerinin fakir, birinin tok, diğerinin aç ol ması hali yaradılışa ve tabiata uygun değildir. Nikâhlı kadınlardan başka her şey insanlar ara sında müşterektir. İtaat edilecek kanunlar yara dılış ve tabiat kanunlarıdır. Bunlar akıl ve iz’an ile de idrak olunurlar. Fikir ve vicdanın ahengi tabiat icabıdır, zorla ve kanunla değildir. Bütün insanlar kardeştir. Müslüman, Mecusî, İsevî ve Musevî yoktur. Tagallübe dayanan hükümet meşru olamaz.» Bu fikirler ve telkinler büyük akisler yaratıyor, uzun zamandanberi devam eden muharebe ve istilâlar dolâyısile baskı altın da bulundurulan ve hiç bir emniyete sahıb olma yan geniş kitleyi tesir altında bırakıyor ve Şeyh adına bayrak açanların her türlü nüfuzunu gün geçtikçe artırıyordu. Bursa, Manisa, İzmir, Ay dın ve Konya havalilerinden binlerce insan işle
lerini bırakarak kitleler halinde Dedesul- tan adile şöhret kazanan Börkülceli Mustafa ve Torlak Kemal’e iltihak ediyorlardı. İş bu hali al mışken Bedrettin artık İznik’te kalamazdı. Der hal kaçtı, Karadeniz sahillerine çıktı ve oradan da Kefe yolu ile Eflâk ve Deliormana geçti. Zora bu mıntıkada Batiniliğe yol açan fikirlerinin iyice filizlendiğini seziyordu. Böylece geniş çapta taraftar toplıyarak ya yılmağa devam etti. Fakat Çelebi Sultan Mehmet de uyumuyor, adeta adım adım Şeyhi ve adamlarını takip ediyordu. İlk önce Börkülceli Mustafa üzerine kuvvet şevketti ise de iyice kuvvetlenmiş olan Dedesultan bu kuvvetleri ilk karşılaşmada mağlup etti. Çelebi daha kuvvetli ikinci bir ordu gönderdi. Bedrettin’in bu imanlı ve kuvvetli vekili onu da perişan etti. Çelebi Sultan Mehmet tehlikeyi adam akülı sezip saltana tın elden gideceğini anladığından bütün kuvveti ile Mustafa’nın üzerine yürüdü. Bu kuvvetli orduya İstanbul Fatihi Sultan Mehmet’in babası veliaht ikinci Sultan Murat kumanda ediyordu. Genç ve cengâver veliaht şiddet kullanmağa mecbur oldu. Önüne geleni öldürttü. Bigünah ve masum insan kanları sel gibi akmağa başlamıştı. İş ciddileşmiş, Padişah’m tahtı ile memleket ço ğunluğunun kanı karşı karşıya gelmişti.>>DEVAM EDECEK