MALATYA SÜMERBANK FABRİKASI İŞÇİSİNİN RÜYASI (2)

Tekstil ve giyim mağazalarında yabancı markalar çoğunluktaydı.

Bunlara baka baka zaman geçirdi.

Kumaştan iyi anladığı için kalitesi iyi olmayan bu kıyafetlerin neden bu kadar pahalı olduğunu düşündü.

Vahap usta yine kendi kendine söylenmeye başladı:

“Sümer’in çiçekli kumaşları, rengârenk, püfür püfür, desen desen empirme basmalar perdelere, yorganlara, kızların entarilerine, çeyizlerine ne de güzel yakışırdı.

Sümerbank basması, Sümerbank ayakkabısı giymeyen yoktu..."

Vitrinde gördüğü Çin malı kumaşlar, cansız, ruhsuz, naylon kumaşlar onun yerini tutabilir miydi?

Sümerbank kumaşları işçilerin evinde ekmek, aş, umut, emekti…

Vahap usta AVM vitrinlerini gezerken sıkıldı.

İnsanlar aynı yerde dönüp duruyorlardı.

Parfüm kokuları ve başka dillerde söylenmiş şarkılar birbirine karışıyordu.

Yürüyen merdivenlerle yeme içme katına çıktı.

Yemek katının uğultusu, kokusu huzursuz etmişti.

Komşusunun oğlundan duyduğu kadarıyla AVM’deki o şatafatın altında emekçiler sendikasız çalışıyor ve emeklerinin karşılığını alamıyorlardı.

Bu çalışanlara da çok üzülüyordu.

Hayli zaman geçmiş, hava kararmıştı.

AVM’den çıkıp dalgın dalgın yürürken gözyaşları güçsüz bedeninden damla damla akıp gidiyordu.

Yolun karşısına geçtiğinde AVM’ye girmek için adeta bir konvoy gibi dizilen arabaları gördü.

Vahap usta bu konvoyu görünce 1960’lı yıllarda Malatya Belediyesi’nde çalışan işçilerin başlattığı greve destek amacıyla düzenledikleri yürüyüşü hatırladı.

Hatta Sümerbank ve Tekel’de çalışan kadınlar, yöresel giysiler içinde kareli çarşaflarıyla yalınayak yürüyerek bu greve katılmışlardı.

İstasyon’dan başlayıp, Sıtmapınarı, Kışla Caddesi’nden Atatürk anıtına kadar yürürken halk da bu greve destek vermişti.

Türkiye’nin ilk resmi greviydi bu.

Bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçti Vahap Usta’nın…

Tütün fabrikası da, Sümerbank’la aynı kaderi paylaşmıştı.

Arka cebinden tütün tabakasını titreyen elleriyle çıkardı.

Çelikhan tütününden sardığı sigaradan derin bir nefes çekti.

Son kez omzunun üzerinden geriye bakıp göz gezdirdi.

Belediyeye, AVM’ye, otele doğru sigara dumanını savurdu.

“Sümerbank’ın yurdumuzu dokuyan tezgâhları artık yok" diye geçirdi içinden. "Sümerbank’ta Tekel’de makine seslerinin büyüleyici sesi artık yok… Halkın halk için ürettiği Sümerbank’tan geriye bize beton yığınları kaldı…"

Gözlerinden akan yaşlar burnunun kenarından yuvarlanıp akıyordu fabrikanın toprağına…

Evine gitmek üzere otobüs durağına geçmek için dakikalarca konvoyun geçişini bekledi. AVM’nin uğultusu kesilmişti. Yorgun ve hâlsizdi. Fabrikanın bütün Malatya’ya yayılan siren sesi kulaklarında çınlıyordu. Elini cebine attı. Ceketinin cebinden sararmış, solmuş siyah beyaz vesikalık fotoğraflı Sümerbank kimlik kartına baktı…

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Fikri Demirtaş - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Malatya Büyükşehir Belediye Başkanlığı İçin Kime Oy Vereceksiniz?
Tüm anketler