Yaptıkları her bir hatada milletin sillesini yiyen muhalefet, hatalarında öyle bir hale geldi ki, asırlar geçse bile halk hiçbir vakit güven duyup iktidarı bunlara vermez. Aynı hataların bugün günümüzde mutasyonu, yeni varyantını görmekteyiz. Tıpkı pandemi sürecinde yaşadığımız virüs çeşitliliği gibi...
Eskiden muhalefetin bir çizgisi vardı, yanlış da olsa aynı çizgiden devam ederlerdi. Şimdiki muhalefet ise kendi ile arasına terörü bile mesafe koymaktan aciz...
Sadece o olsa iyi, yolsuzluklar, belediye hırsızlıkları, tacizler, tecavüzler, kadına şiddet, cinsel istismar gibi ne kadar gayri ahlaki suçlar varsa, hepsini bir biri tecrübe etti...
Yeni eskiyi aratır sözü hakikaten çok doğru bir söz. Ramazan ayından beridir her gün bombalarla, yıkımlarla, işgal ve katliamlarla boğuşan mazlum Filistin halkına tüm dünya olduğu gibi bizim muhalefet de üç maymunu oymaya sürdürdü. Yani bizim muhalefette vicdan bile yok...
Bu çığlık ve zulüm seslerine bir tek Türkiye karşılık verdi. Her türlü girişim sağlanmasına karşı, büyük egemen güçler bu işgal ve saldırılara kulağını tıkamakla yetindi. Görmezden geldi. Bir tek gelime sarf etmesi...
Saldırı kınamak başta, saldırıyı durdurmak için her türlü diplomasi ve askeri gücü harekete geçirmek bambaşka. Her ne olursa olsun bu saldırılara karşı askeri bir karşılık vermekten başka bir çözüm yolu yok. Her yıl bu saldırılarını düzenli olarak yapıyorlar. Bugün ateşkes olsa ne yazar ki. Bir roketle ateşkes bozulur...
Buradaki halkın çoğu saldırılar sonrası yerleşim yerlerini terk etmek zorunda kaldı. Bugün ateşkes sonrası evlerine döndüklerinde bir İsrailli ailenin evlerine yerleştiğini gördüler. Yaklaşık 100 bine yakın aile bu saldırılarda etkilendi. Ateşkes ilan edilse bile geri dönecek bir evleri yok artık. Çünkü İsrail yönetimi bilinçli olarak bu evlere kendi halkını yerleştiriyor, evleri, bağları, bahçeleri paylaştırıyor...
Bizler hem halk olarak hem devlet olarak hem muhalefet olarak bu zulme, bu işgale, bu katliama, bu zorbalığa sessiz kalabilir miyiz? Sadece bir Müslüman olarak değil, bir insan olarak sessiz kalmak mümkün mü?
Eğer tüm muhalefet partileri güçlü bir destek vermiş olsalardı, her türlü maddi, manevi, diplomasi veya askeri gücü kullanma yetkisini ve gücünü arkasında hissedebilen bir iktidar olsaydı, emin olun İsrail’in tek korktuğu ve işgalini engelleyecek tek devletin Türkiye olduğu gerçeğini kimse değiştiremezdi...
Bugüne kadar Türkiye elbette gücü yettiğince diplomasiyi, siyaseti, maddi ve manevi desteğini Filistin’e verdi ama bu zulmü durdurmaya yeterli olmadığını herkes iyi biliyor. Tek çözümün askeri müdahaleden geçtiği çok açık. Ya da tıpkı Azerbaycan, Suriye, Libya, Irak ve Kıbrıs’a yapılanın aynısını buraya da uygulamak. Bir barış gücü göndermek veya bu terör devleti ile başa çıkmak için orduyu yollamak veyahut o bölgedeki askeri güce sonu kadar destek olmak...
Bugünün muhalefetinde artık hiçbir şey aramıyoruz, sadece vicdan arıyoruz. Acaba o da var mıdır diye düşünmeden edemiyoruz. Tüm dünyanın ve dahi Türkiye’nin şuan ki gündemi İsrail zulmü ve işgali iken, bizim muhalefet yine iktidarın kuyusunu kazma, devletin altını oyma peşinde. Bizi hiç şaşırtmıyor...
Biraz vicdan arıyoruz dedim ya aslında o da yok. Çünkü ne siyasi ahlakı, ne insani ahlakı olmayan bir kesimden bir parça vicdanlı olmasını beklemek mantıklı gelmeyecek. Evet belki yeterince bu ülkenin sorunları var olabilir ama her şeyden önce biz inançlı, merhametli ve fedakar bir milletiz.
Bizler hiçbir zaman zulme alkış tutan bir millet olmadık. Bizler her daim zulme, zalime dur diyebilen bir millet olduk. Bunun da övünürüz, gurur duyarız. Diğerlerinde olduğu gibi Filistin davasında da tarafımız bellidir ve bu zulme, bu işgale, bu saldırılara asla sessiz kalmayacağız...
“Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem, Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem, Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım. Boğamasam da hiç olmazsa yanımdan kovarım.”