Türkiye’de milli olarak kalan birkaç kuruluş veya örgüt vardı, onlar da ne zaman bu ülkenin çıkarına bir söz kelam etse, hemen seslerini kesip baştakini indiriyorlar...
Türkiye Barolar Birliği, Türk Tabipler Birliği, Mimarlar Odası ve başında Türk olan veya Türk halkı için kurulmuş bu örgütlerden, kuruluşlardan ve hatta sendikalardan bahsediyorum. Tabi buna TÜSİAD gibi yapılar da dahil...
Türkiye Barolar Birliği’nin başında bulunan Metin Fevzioğlu, son dönemde öyle bir dönüşle millileşti ve Türkiye için bir şeyler yapmaya çalıştı ki, arkasından kuyusunu kazmaya çalışan ekip, ne yapıp edip onu başkanlıktan indirdi...
Üstelik TBB’nin başına Fevzioğlu yerine iddiaya göre DHKP-C'lileri savunan, onlar için üzülen bir adamı getirdiler.
Bazı birlikler var ki, nerede bir terör örgütü var, onları kucaklamaya, sırtlarını sıvazlamaya gayret gösterirler. Türkiye’de bu kurumların artık miadı doldu ve kapatılma zamanı geldi. Hiçbir iş yapmayan, ülke menfaati uğruna kılını kıpırdatmayan, terör örgütleri ile iş tutan kuruluşlar, örgütler, birlikler artık kapatılmalı, kapılarına kilit vurulmalı...
Nerede bir eylem, olay, suç ve kötülük varsa bu örgütler, birlikler ve sendikalar oradalar. Temsil ettikleri bir kesim var ama bu kesim hiçbir zaman halkın tamamını temsil etmedi, etmeyecektir de...
Kime hizmet ettikleri belli olmayan bu yönetimler lağvedilmeli, silinip gidilmeliydi şuana kadar. Çünkü millet namına, devlet namına, ülke namına ve hatta din namına hiçbir şey yapmadılar, bundan sonra da yapmayacakları muhakkak...
Sabah akşam kalkıp milleti temsil eden ve milletin iradesi ile seçilen hükümeti kötülemekten, küçük görmekten ve yapılanları görmezden gelen bu yapılar, her daim muhalefetin yanında saf tutmuşlardır...
Adeta muhalefetin sesi olmaya çalışan bu yapılar, Türkiye’nin çıkarları söz konusu olduğunda asla elini taşına altına koymadılar bugüne kadar. Bir parça millileşmeyen bu yapılar, her daim muhalefetin arka bahçesi olarak kaldılar...
Muhalefet ne derse aynı sesi çıkarmaya çalıştılar. Mevcut hükümetleri halka kötü göstermeye, yapılan hizmetleri küçük göstermeye gayret gösterdiler. Ama artık bitti. Bu ülkenin yollarında diken olup milletin ayağına batanların sonu gelmeli...
Türkiye’de farklı bir ses olmasın mı, herkes iktidar gibi konuşmak zorunda mı diyebilirsiniz. Haklısınız. Herkes istediğini söyleyebilmeli. Ama hiç kimse bu milletin acıları üstünden yükselmemeli, terör örgütlerine sırtını dayamamalı, terör seviciliğine soyunmamalı.
Hiç kimse, milletini ve devletini aşağılayanları, onları başka ülkelere şikayet edenleri, devletin mahrem sırlarını satan hainleri savunmamalı. Hiçbir yapı, birlik, sendika, kuruluş ve örgüt, muhalefetin söylediklerini tekrarlayan olmamalı...
Tüm bunların aksine bu yapılar, artık millileşmeli, devletleşmeli, bir bütünün parçası haline gelmeli, milletini savunmalı, milletin çıkarlarını gözetmeli, ahlaki bir yapıya bürünmeli, ülkenin değerlerine sahip çıkmalı...
Üçüncü bir taraf yok kimse için. Ya ak ya kara olmalı. Muhalif olacaksa da ülkenin ve milletin çıkarlarını gözetmeli. Muhalif ol, iktidarı eleştir, eksiklerini tamamla, yanlışlarını söyle, yol gösterici ol ama hain olma, zalim olma, merhametsiz olma, çıkarcı olma, satılık olma...
Muhalif ol ama aynı zamanda ahlaklı da ol. Vesselam...