Türkiye’de muhalefetin terör seviciliğini, terörle işbirliğini, mağduriyetler üzerinden kaos çıkarmalarını, darbe ve iç savaş çığırtkanlıklarını, ülkeyi zora sokacak her eylem ve gösterilerde maşa örgütlerini kullanmasına alıştık artık...
Milletin seçtiği meşru Cumhurbaşkanını ve onun kararlarını tanımayanlar, rektör atamasını seçimle yapılmasını istiyor. Ne kadar büyük bir çelişki değil mi?
İnsanın inanası gelmiyor. Bari savunduğunuz eylemlerde gerçek kişileri, yani muhatapları kullanın. Boğaziçi Üniversitesi’nde eylem yapacaksın. Ama eyleme katılan Boğaziçili olmayacak...
500 kişi getireceksin, 50 kişi gerçekte Boğaziçili olacak, geriye kalan 450 kişiyi ya PKK’dan ya DHKP-C'den, ya MLKP’den getireceksin, her yeri yakıp yıkacaksın, rektörlük makamını işgal edeceksin, polise saldıracaksın, devlet malına zarar vereceksin, çevre esnafını hedef göstereceksin, vatandaşı isyana anarşiye ve vandallığa çağıracaksın, seçilmiş Cumhurbaşkanının kararını hiçe sayacaksın, sonra bunlar bu ülkenin evladıdır deyip kucaklayacaksın. Vay be, ne güzel Türkiye’ymiş...
Şunu sormadan edemiycem. Bu üniversitede 15 bin öğrenci var, oysa bu eylemde sadece 50 öğrenci vardı. Sizce bu 50 öğrencinin fikri, 15 bin öğrencinin ortak fikrine mi sahip. Demokrasiye göre bir seçim olsa, sadece bu 50 öğrencinin fikrine bakılarak mı rektör meşrudur veya değildir diye bileceğiz...
Sanki daha önce Cumhurbaşkanları tarafından hiç rektör atanmamış gibi, sizden olunca baş üstüne, sizden olmadı mı ayak altına almayı iyi biliyorsunuz. Ahmet Necdet Sezer döneminde seçilme ihtimali bulunmayan rektör atamalarına neden sesiniz çıkmıyordu...
Ama burada mesele ne rektör ne de üniversite öyle değil mi. LGBT’lilerin Kabe-i Muazzama fotoğrafını ayaklar altına çiğnemesi bile sesiniz çıkmadı...
En çok da DEVA Partisi şeysi Babacan ve SP’nin şusu Karamollaoğlu’nun destek açıklamaları beni hayrete düşürdü. Konu Kabe olunca dut yemiş bülbüle dönerler ama söz konusu rektör ve öğrenci protestoları olunca aslan kesildiler...
İş yapmamaktan yorulan belediye başkanlarının açıklamalarını hiç hesaba katmıyorum bile. Yahu sizler işinize baksanıza. Belediye başkanı dediğin kamuya aittir ve sadece hizmet etmek için vardır. Vazifeleri her yangına elinde bidon benzinle koşmak değildir...
Hele bay Kemal’in ülkenin evlatları ifadesi baştan başa bir skandal, baştan başa yüzsüzlüktür. Cumhurbaşkanına diktatör, polisine katil, vatandaşa biden kafalı diyen zihniyetten başka ne beklenirdi ki...
Adam elinde taşla sopayla polisine saldıracak, devlet malına zarar verecek, ortalığı savaş alanına çevirecek, ülkeyi karıştıracak, halkın iradesine karşı darbe ve içsavaş çığırtkanlığı yapacak, seçilmiş cumhurbaşkanının atadığı rektörü beğenmiyorum diyecek ama bu kişi aynı zamanda o üniversitenin öğrencisi olmayıp karanlık bir örgüte mensup olacak, sen de buna ülkenin evladı diyeceksin...
Senin kafa baya güzel olmuş bay Kemal, ne dediğini, neyi savunduğunu, neyi ima ettiğinin farkında bile değilsin. Aslında bu sözlerinle kimlere selam çaktığını da çok iyi biliyoruz. Maşallah daha haftası olmadan kendilerini sahiplerine gösterdiler...
Valla ne yapsalar boş, bu millet artık yutmuyor bu naneleri. Gezi gibi büyük bir tecrübemiz var. Burada zincirleme bir yeni gezi hareketi oluşturulmaya çalışılıyor ama bu sefer çok ağır bedeller ödersiniz haberiniz olsun...
Türkiye yerinde sayamaz, ilerleyişine engel olamazsınız, çabanız boşuna. Siz iyisi mi evinize dönün, canınız yanmasın, milletin huzuru bozulmasın...