İNANANLAR KARDEŞTİR!

İslam, kardeşliği emrediyor.

Kardeşlerin, Allah’ın rızasına uygun bir şekilde davranış sergilemesi gerekir.

Hucurât Suresi 10. Ayet‘te deniliyor ki, “Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.”

Sizce Allah, Müminler kardeştirler derken, bizlerin hangi konularda dikkatimizi çekiyor olabilir. İlk akla gelen, Allah ın Elçisi Hz. Muhammed ve tebliğ ettiği Kur’an a inananlar kardeştir diye anlayabiliriz.

Ama ne yazık ki çeşitli sebeplerle kardeşlik yıkıma uğruyor.

İnsanın yaratılışına bakacak olursak Hz. Âdem’e (a.s) ruh üfürülünce şeytan epeyce afalladı. Çünkü o, kendisini değerli biliyordu.

Âlim ve âbiddi. Âdem de ne oluyordu? Niçin yaratmıştı Allah (c.c) onu, diye nefsi feryat etti. Şaşkınlaştı. Kıskançlık damarı kabardı. Haset başladı. Âdem’e (as) Cenab-ı Hak bütün bilgileri de vermişti. Allah onun bu hâlini en iyi bildiği için ona “Âdem’e (a.s) secde et” diye emretti. Kendisine dese zaten yapardı. Ama o, ona yapamadı ve imtihanı kaybetti. Sonra da kovulan oldu.

Kabil, Habil’i kıskançlıktan öldürdü. Yusuf’u (a.s) kardeşleri kıskançlıktan kuyuya attı. O halde Felak süresindeki;

“Haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden, sabah aydınlığının Rabb’ine sığınırım," ayeti kerimesi bütün bunların ne denli kötü olduğunu anlatıyor ve şerrinden de Allah’a sığınmamız gerektiğini emrediyor.

İşte haset yani kıskançlık ve kibir.

Allah (c.c) hepimizi korusun. Şu anda Müslümanların en büyük belası da bu. Akraba, komşu, kardeş, arkadaş…

Hep kıskançlık ve haset…

İşte bizim memleketimizin de hâli. Hilalle haçın kavgasında karşıda yer alan Müslümanlar(!). Bu kadar açık ve net iken, bütün dünya biliyorken, düşmanlar birleşmişken…

Milletlerin ayakta durabilmesinin en önemli şartlarından birisi de, birlik ve beraberlik halinde olmalarıdır.

Ama onları mahveden ve yıkan da ayrılık ve ihtilaflardır. Zira bütün bir ekmek yutulamaz ama parçalanan ve lokmalar haline gelen ekmek teker teker tamamıyla yenebilir. Bu hususta ibret dolu bir misal var:Hükümdarlardan birisi ölüm döşeğinde iken, oğullarını başına toplar. Onların her birine birer deste değnek verir ve: Kırın, der, ama bu bir aradaki değneklerin hiçbirini kıramaz. Sonra bu desteleri çözdürerek, tek tek kırmalarını ister. Onlar da değnekleri birer ikişer kırarlar. O zaman hükümdar onlara şöyle der: İki ordu düşününüz. Biri İslam ehli, diğeri karşıtı. Tam savaşa yakın ehli İslam’dan bir kısmı karşıya geçivermiş.

Ne olur sonuçta onların hâli?

Kime karşı savaşıyorlar o zaman?

Tabii ki Müslümanlara karşı.

Bu hâlde iken Allah’ın sevdiği mi yoksa düşmanı mı oluyorlar?

İşte hâlleri!

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Öznur Günata - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Malatya Büyükşehir Belediye Başkanlığı İçin Kime Oy Vereceksiniz?
Tüm anketler