Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Brüksel’deki NATO Zirvesi’nde hem Joe Biden ile yaptığı görüşme hem NATO liderler tablosundaki duruşu tüm dünyadaki dengelerin değiştiğinin kanıtıdır...
Özellikle Joe Biden’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ayağına kadar gitmesi, tüm dünya liderlerinin Erdoğan’ın etrafında pervane oluşu, millet olarak hem bizi gururlandırdı hem bugüne kadar gidilen yolda neler kat edildiğini açıkça ortaya koydu...
Amerika’da oturduğu koltukta Türkiye’ye ahkam kesen, yaptırım tehditleri savuran, ekonomisini alt üst ederim diyerek gözümüzü korkutmaya çalışan Joe Biden’ın, tüm dünyada beklenmedik bir refleks ile Erdoğan’ın ayağına kadar gitmesi ve Cumhurbaşkanı ile teke tek yaptığı görüşmedeki hal ve davranışları, tüm bu tehditlerin hava gazından ibaret olduğunu gösterdi...
Ancak hem muhalefet hem de batı medyası yaşanan bu durumu içlerine sindiremedi, hazmedemedi. Bu görüşmeyi küçümsemeye ve saçma yalan dolan haberlerle bu gururu baltalamaya çalıştılar. Bu durumdan sevinen ve gurur duyan taraf millet iken, bu sevinci ve gururu hazmedemeyen muhalefet partileri ise batı medyasına desteği ile tarafını belli etmiş oldu...
Burada şu mana çıkar. Muhalefet, bu zirvede şunu bekliyordu: Biden, Erdoğan’ı karşısına alacak, ahkam kesecek, tehditlerle onu sindirmeye, yıldırmaya ve geri çekilmeye zorlayacak, boynu bükük bir şekilde ABD’nin istediği her şeye evet diyecek, Ruslardan aldığı S400’leri geri verecek, Doğu Akdeniz’den, Libya’dan, Suriye’den çekilmesini sağlayacak, Ermenistan ve Yunanistan’ı rahat bırakacak, Karadeniz’de Doğalgaz arama çalışmalarına son verecek, Rusya ve İran ile ilişkileri sadece komşuluk üzerine yürütecek, Biden ne derse onu yapacak...
Hiçbir şey istedikleri gibi olmadığı için hazmedemiyorlar. Kabullenemiyorlar. Asla kabullenmeyecekler de. Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir dünya lideri ve dünyanın yarısıdır. Dünyadaki tüm mazlum halkların, devletlerin, milletlerin destekçisidir. ABD’liler, Avrupalılar kabullendi ama bizim muhalefet hala kabullenmekte zorluk çekiyor. Hazımsızlık yaşıyor, içlerine sindiremiyor, olanları kabullenmekte zorluk çekiyor. Bunların sindirim problemi o kadar ilermiş ki, kronik hazımsızlık çekiyorlar...
Türkiye’de yıllar boyu taciz, tecavüz, kadın istismarı, cinsel saldırı, yolsuzluk, vurgunculuk, ihale, çöp ve heykel ile anılan muhalefet, sizce bu ülkenin başına geçebilir mi, başımıza devlet olur mu?
Asla ama asla olması mümkün değil. Alın size bunlardan ibretlik bir örnek. Her şey çok güzel olacak diyen zat, her şeyin içine öyle bir etti ki, İstanbul bir 20 yıl daha kendine gelmez, toparlanamaz... vurgun ihaleler, yolsuzluklar, temel atmama törenleri, saçma sapan etkinliklerle milletin parasını çarçur eden, İstanbul’u batıran adam, çok büyük marifetmiş gibi, büyük işler başarmış gibi meydanlarda dolaşıyor. Ben buradayım mesajı veriyor. Ama millet yemez...
Tek bir icraatı yok, tek bir eseri yok, tek bir çalışması yok ama İstanbul’u kredi alamaz bir borç batağına sokuyor, yarıda kalan metroların üstüne toprakla kapatarak kusurunu, acizliğini, zavallılığını ve beceriksizliğini ortaya koyuyor...
Daha ne denilebilir ki bunlara. Muhalefetin resmi bu. Bir gram ilerleme yok. Ülkeyi yönetmeye talip olan bunların ülkeyi bir adım ileriye taşıyacak kapasiteleri, donanımları, becerileri, yetenekleri, tecrübeleri ve planları yok...
Türkiye hiç şüphe yok ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile çok daha büyük adımları atacaktır. Muhalefetin sessizliğine, engeline, köstekliğine, ihanetine, vurdumduymazlığına rağmen Türkiye daha güçlü adımlara, daha güçlü bir geleceğe, daha müreffeh bir topluma, daha büyük başarılara, daha büyük atılımlara, yeni keşiflere, yeni icatlara, yeni teknolojilere gebedir...
Bugün yaşayan ihtiyarlarımız görmese bile gençlerimiz görecektir. Türkiye kendinden çok daha büyük bir ülkedir. Türkiye bu atılımları ile dünyadaki dengeleri değiştirecektir. Dünyanın dengeleri Türkiye’nin güçlenmesi ve ilerlemesi ile yeniden şekillenecektir. Bekleyip görün...