İnsanoğlu doğar doğmaz, bir fikirle yetişir, bir yol çizer kendine. Ta ki maksadı hasıl olana dek. Günümüz gençliği, doğduğu aileden koptuğu vakit yol ayrımına gelir. Bir tercih yapmak zorunda kalır. Kimilerine bu tercih sunulmadan o yol çizilmiştir...
Gençlerimiz ellerimizden kayıp gitsin diye yüksek tahsillere gönderilmedi. Her hangi bir örgüte, bir partiye, bir gruba hizmet etsin diye de yetiştirilmedi. Oysa ki, her genç bu millet için, bu vatan için hizmet etmeliydi...
Terör örgütlerini veya onlara yataklık eden partileri arkalarına alan, düzeni yıkan, devlete baş kaldıran, ülkesini felakete götüren bir gençlik değildi hayalimiz. Hiç de olmadı. Olmamalıydı da...
En evvel bu gençliği, bu kirli çevrelerden kurtarmalıyız. Devletine, milletine, ülkesine, hatta dinine, diyanetine, hizmet eden bir nesil yetiştirmeliyiz...
Çoğu örgüt ve kirli bir geçmişe sahip partiler, bu gençliği nasıl kullanacağını, yönlerini nereye çevireceklerini çok iyi biliyor. Bunun örneklerine birçok kez şahit olduk...
Düşünebiliyor musunuz, bu ülkenin yetiştirdiği, bu toprakların büyüttüğü gençlik, devletine, devletine hizmet eden Cumhurbaşkanına, polisine katil diyor, aşağılıyor...
Ne kadar büyük bir utanç öyle değil mi? En büyük utanç, bu gençliği bu bataklığa bu anarşiye birileri sürüklerken, bizim bir kenara çekilip sessizce bakmamız...
Gençliği kendi kaderine mi terk etmeli, yoksa daha iyi bir kader için onları eğitmeli miydik? Aslında suç biz de değil, bizden önceki kuşakta, hatta çok eskilerde...
Bu gençlik nasıl bu hale geldi, devletine katil diyecek kadar nasıl canileşti. Hatta terörün sırtlarını sıvazlamasına nasıl müsaade ettik?
Bir grup genç HDP’lilerle bir araya geliyor, örgütü ve partiyi arkalarında hissettiğini söylüyor. DHKP-C, bir sürü yeni militan yetiştirip sahaya sürüyor, paralı askerler buluyor, anarşiyi ateşliyor. Ana muhalefetten bahsetmiyorum bile, tüm gençlik kadrosunu gösteriler, protestolar, çatışmalar, hatta karışıklık ve iç savaş çıkarmak için yönlendiriyor...
Nasıl bu hale geldik biz. İktidar olma hırsına bunca gençliği ateşe atmanın, geleceğini yok etmenin, geride kirlenmiş bir gençlik bırakmanın bir anlamı var mı, bu gençliğin dünyasını da ahiretini de yakmaya değer mi, hiç vicdan ve merhametiniz yok mu?
Artık o kirli ellerinizi bu gençliğin üzerinden çekin. Artık onları, sapkın ve anarşi fikirlerinizle kirletemeyeceksiniz. Çünkü gelecek bizim ve sizler asla iktidar olamayacaksınız, kazanamayacaksınız, başaramayacaksınız, gençlerimizi alamayacaksınız, yok olup gideceksiniz...
Ya fikirlerinizden kurtulup, millet namına, devlet namına, hak namına diye hareket edeceksiniz, yahut iktidar olmayı ve ülkeyi idare etmeyi hayal bile edemeyeceksiniz...
Ya hak üzere olursunuz, ya nahak üzere yok olursunuz. Bunun başka bir tarafı, başka bir yolu yok. Bu milletin artık tahammülü kalmadı, sabrını daha fazla zorlamayın...
Artık kendinize gelin, gizliden veya açıktan yapılan her kirli ittifak, hakkın karşısında yok olmaya mahkûmdur...
Dünyalık iktidar ve saltanat için kendini helak etmeye, ahiretini yakmaya, dünyayı cehenneme çevirmeye, hakka karşı mücadele etmeye, geleceğini mahvetmeye değer mi gerçekten...
Oturup bir düşünün derim, o kapı hala açık...