HER ŞEY EMANET!

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:

İnsanda yaratılan şu üç şeyden ikisi emanettir biri onundur;

Birincisi: Ruhtur. İnsan anne karnında, 120 günlük iken ruh cesede gelir ve anne karnında hareket başlar. Sonra ölünce, ruh bedenden çıkar ve geldiği yere gider. Bunlara onun hiçbir müdahalesi yoktur. Demek ki bu ruh onun değil.

İkincisi: Bedendir. Doğar, yaşar büyür ve ölür. Ölünce toprak altında pek çok hayvan tarafından yenilir, görünen görünmeyen, çünkü toprak altında bakteriler de vardır. Beden de ortadan kaybolur. Buna da onun bir müdahalesi olamaz, demek ki bu beden de onun değil. Bu da Cenab-ı Hakkın ondaki bir emaneti

Üçüncüsü: İnsanın bu dünyada yaptığı iyi ve kötü işlerdir. Onlar yok olmazlar onunla beraber mizanın başına gelirler. Demek ki, sadece dünyada yaptıkları onundur.

*****

Ne zaman “Artık benim oldu” anlayışı bizde oluşsa, sahiplensek; biz farklı birine dönüşüyoruz. Keyfimize göre davranmaya, aklımıza eseni esirgemeden söylemeye ve sahiplendiğimizi istediğimiz kalıba sokmaya çalışıyoruz. Emanetçisi olup da elimizin altında bulunan makâm-mevki, rollerimiz, ilişkilerimiz, ekonomimiz ve daha çok da eş ve çocuklar söz konusu olduğunda ortaya çıkan bir durumdur sahiplenmek. “Benimsin” dediğimize özenmiyor ve kendimizi frenlemiyoruz daha doğrusu buna gerek görmüyoruz. Çünkü onu elde edinceye kadarki çabamız işe yaramış, elde etmişizdir ve artık “O bana aittir ve ne istersem ona göre davranabilirim” mantığıyla hareket ediyoruz.

Bizim olduğunu varsaysak bile daha özenli davranmamız gerekmez mi?

Bana göre burada iki tane sıkıntı var. 1. Emanete emanet olmasının hakkını vermeyip, haddimizi aşıp, sahibinin istediği şekilde davranmıyoruz. Zarar görmemesi için dikkat etmiyor, duyarlı davranmıyor ve özenli bir ilgi göstermiyoruz. İlâveten, bunun hesabı sorulmayacak gibi davranıyoruz. 2. Olarak da kendimize değer vermediğimizin bir ifadesi olarak, “Benim” dediğimize bile onu koruyacak ve geliştirecek bir tutum içinde değiliz. Bu ikisinin de yapılmasının aslında hiçbir haklı mazereti olamaz. Burada görüyoruz ki inancımız ve bizi doğru davrandıracak bilgimiz sözlü ikrar düzeyinde kalmış ve en yakınımıza hatta sevdiğimizi söylediklerimize bile yanlış davranmamıza engel olacak yeterlilikte değil.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Alper Korkut - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Malatya Büyükşehir Belediye Başkanlığı İçin Kime Oy Vereceksiniz?
Tüm anketler