MALATYA FOTO SPOR, YUSUF UĞRAR'IN HİKÂYESİ (3)

Yusuf Usta Aliminüt Fotoğraf Makinesi ve Malatyalı Alimünitçiler hakkında neler söylersin?

Ben profesyonel stüdyo fotoğrafçılığı yaptım. Benim iş yerimde bir köşesinde fotoğraf makinesi ve fotoğraf malzemeleri satardım. Alimünitçiler malzeme almaya ( fotoğraf kartları, fotoğraf banyosu ilaçları, vb) dükkanıma gelirlerdi. İşleriyle ilgili görüş alış verişte bulunurlar, onlara teknik bilgi vererek yardımcı olurdum.

Malatya'da işin ehli alaminüt fotoğrafçılar önce üç ahşap ayaktan oluşan düzeneği, Yeni Caminin taş duvarına 1-2 metre uzaklığa düz bir yere yerleştirerek işine başlardı. Sonra duvara siyah bir perde asılırdı, perdenin önüne de bir tahta tabure yerleştirdi. Artık fotoğraf çekim için her şey tamamdı.

Fotoğraf deyince aklınıza dijital ya da analog fotoğraf makineleri gelmesin. Orta boy bir koli büyüklüğünde bir ahşap sandık, sandığın perdeye bakan kısmının tam ortasında belirgin bir objektif, objektifin tam tersi yönde ise kutunun bir yüzeyini kapatacak kol uzunluğunda siyah bir örtü ve görüntünün ters olarak yansırdı buzlu cam bulunan mekanizma fotoğraf makinesini oluşturuyordu.

Alaminütçü sandığın içinden fotoğraf çektiren kişiye , kafasını siyah bez kolun içine sokar, sonra öndeki objektifle oynadıktan sonra sert ve ciddi bir ses tonunda “Dikkat, buraya bak, gözünü kırpma” dedikten sonra, objektifin önünde bulunan bir koruma kapağını hızlıca yana çekerek, birkaç saniye içinden saydıktan sonra tekrar metal korumayı objektifin üzerine kapatarak çekim işinin birinci bölümünü tamamlamış oluyordu.

Hiç konuşmadan bu kez, sandığın arka kısmında kol uzunluğunda siyah bezin içinden elini geçirerek, sandığın içinde birtakım kimyasal işlemler yapmaya başlıyor ve birkaç dakika içinde ıslak fotoğraf kağıdını sandıktan çıkararak kuruması için ipe asıyordu.kısa zamanda ıslak siyah beyaz fotoğraf kağıdını bir bezle silerek ve kuruttuktan sonra müşteriye uzatıyordu.

Malatya'da filmli fotoğraf makinelerinin tamirini kim yapardı?

1960'lı yıllarda ,Fuzuli caddesinde yazıhanesi olan genellikle tarihi eserlerin belgesel fotoğrafını çeken Gazeteci araştırmacı-yazar arkadaşım Celal Yalvaç yapardı. Onun fotoğrafları tabını ben yapardım. Filmli fotoğraf makinelerinin tamiri için çevre illerden gelenler önce benim dükkanıma gelirlerdi. Bende Celal ustaya gönderirdim.

Fotoğraf Makinesi Tarihçesi kısa anekdotlar

İlk fotoğraf makinesi 1826 yılında Fransız mucit Nicephore Niepce tarafından icat edildi. Fotoğraf makinesinin icat edilmesiyle birlikte, görsel sanatlar alanında devrim niteliğinde değişimler yaşandı.

-Abdullah Biraderler veya "Abdullah Frères" Osmanlı İmparatorluğu'nda fotoğrafçılık sanatının kurucuları olarak tanınan ve her üçü de Ermeni asıllı olan Viçen (1820-1902), Hovsep Abdullahyan (1830-1908) ve Kevork (1839-1918) kardeşlerin ticari adıdır.

Abdullah Biraderler'e ait ticari marka amblemi

İstanbul'da Tünel semti yakınlarında 1858'de bir fotoğrafçı dükkânı açtılar. Abdülaziz ve II. Abdülhamid tarafından ressam-ı hazreti şehriyari (padişah hazretlerinin ressamı) unvanıyla ödüllendirildiler. 1880 yılından önce Müslüman olan Viçen, 1898 veya 1899'da Abdullah Şükrü adını almıştır. Kudüs mutasarıfı Reşat Paşa'nın kızı Havva Nemize ile evlenmiş olup 3 çocuğu vardı. Mezarı Maçka Şeyhler mezarlığındadır.(alıntı)

-En çok kullanılan fotoğraf makinesi çeşitleri şu şekilde sıralanabilir: 1- Dijital fotoğraf makineleri 2- Polaroid fotoğraf makineleri 3- Kompakt fotoğraf makineleri

1880’li yıllarda icat edilen şipşak kamera olarak da bilinen teknik ismi alaminüt fotoğraf makinesi . Halk arasında "sulu kamera ya da sulu fotoğraf "olarak ta bilinir. Yani bunlar ilk fotoğraf makineleridir.

Alaminüt fotoğraf makinesi 1920’lerden 1960’lara kadar yaygın olarak kullanılmış ve bazı fotoğrafçılar 2000’li yılların başına kadar hala aktif olmuştur. Kamera ve karanlık oda bir aradadır. Çabucak, bir dakika kadar kısa bir zamanda hazırlanan manasında genel olarak kullanılan bir deyim. Sokaklarda kutu makinalarla çekilen fotoğraflara da bu ad verilirdi.

Malatya'da ilk profesyonel Fotoğraf atölyesi 1930 yılında," Foto Kemiksiz" olarak tanınan Mustafa Naili tarafından açılmıştır.

Stüdyoda çekilen fotoğrafın sahibine teslimi, yaklaşık bir hafta sürdüğünden, halkımız buna haftalık fotoğraf adını koymuştur...

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Fikri Demirtaş - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Malatya Büyükşehir Belediye Başkanlığı İçin Kime Oy Vereceksiniz?
Tüm anketler