Eskinin güzelliği günümüzde kalmadı
Eski misafirperverlik, güzellikler, dostluklar, aşklar, aileler, oyunlar, yapılar, çevre… kalmadı
Eskiye dair kısaca hiç bir şey kalmadı
Her şey o kadar çok çabuk değişti ve değişiyor ki
Biz bile iki gün öncesine dönüp şaşırıyoruz.
Yaşanmışlıklar değişiyor, gelenekler, görenekler, giyim, kuşam, hevesler, tatlar, üzüntüler, kişilikler vs. her şey ama her şey değişiyor.
En azından kendi gördüğüm kadarıyla...
Mesela çocukluğumda evimizin bir gün bile boş olduğunu hatırlamıyorum. Hep amcalarım, dayılarım gibi aile yakınları gelir saatlerce kalırdı. Her gün bir cümbüş vardı yani anlayacağız. Kuzenler, yeğenler toplaşır bu durumu bizde çocukken en iyi şekilde değerlendirirdik. Geldikleri anda başlardı oyunlarımız eğlencelerimizi akıp gidene kadar kuzenlerle yeğenlerle. Bıkmazdık hiç. Aramızda öyle bir bağ vardı ki hiç bitmeyecekmiş gibi ama şimdi bir durup bakıyorum da her şey eskide kalmış, aileden bir büyük vefat edince her şey bitiyormuş meğerse. Bizde de öyle oldu evin en büyüğü vefat edince çil yavrusu gibi dağıldık. Dağıldık derken hiç arayıp sormamazlık değil sadece ziyaretler azaldı aradaki bağ benliğe dönüştü. Ondan bakıyorum bir araya gelip konuşurken kuzenlerle yeğenlerle hep eskiyi yad ediyoruz fark ettim ki eskiye özlemimiz her gün daha çok artıyor ve hiç bitmiyor.
Kimse sorsan “eski günlere dönsem” diyor ister hataları geri çevirme noktasında ister güzel günlere dönme noktasında…
En çok hayalini kurduğumuz en çok o ana dönmek istediğimiz zaman hep eski zaman.
Hani diyorlar ya eskide çok kalmayın bu günü kaçırırsınız hayır kimse eskiyi yad etmekle geleceği kaçırmaz zaten bizi biz eden eski yaşanmışlıklarımız değil mi?
Haa bu abartı denecek seviyedeyse evet bir durmak geçmişle aramıza mesafe koymak lazım, ruh sağlığımız açısından ve sosyal ilişkiler açısından bu oldukça önemli.
Neyse geçmişi gelecek kuşağa aktarmak güzel arada geçmişe dönmek bir soluk almak gerek.
Geçmiş ve geleceği harmanlayıp yola öyle çıkmak lazım.
Nereden geldiğimizi, neler yaşadığımızı, neler hissettiğimizi sürekli bilirsek nereye gideceğimizi de biliriz yola öyle koyuluruz.
Unutmayalım ki geçmiş geleceğin zeminidir ve bu yüzden her konuda “eski” demekten hiç bir zaman korkmayalım.