Türkiye ekonomisi ile uğraşan güçlerin asıl derdinin Türk Lirası değil de Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu kendileri itiraf etti. Başta İngiliz ve ABD basını kendi yayınlarında bunu açıkça itiraf etti veya itiraf etmek zorunda kaldı...
Asıl nedenin Türkiye’de bir ekonomik kriz çıkarmak da değil, ekonomik bir kriz varmış gibi kamuoyunu manipüle etmek olduğunu anlayalı çok oldu. Bunun için muhalefete ihtiyaçları vardı. Bu yüzden başta ana muhalefeti ve onun küçük yavru ortaklarını harekete geçirdiler...
Önce ortaya kocaman bir yalan attılar, yalanları ortaya çıktıysa da bu yalanda ısrar ettiler. Bir şey deneyeceğiz, tutarsa buradan yürürüz dediler ama olmadı, bu sefer de tutturamadılar, yalanlarına kimseyi inandıramadılar...
Aslında bunu yapmalarına gerek yok. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi birçok belediyeyi elde tutuyorlar. Yakında bu belediyelerin borç yükü o kadar artacak ki, neredeyse IMF’ye olan borcumuzdan yüz kat daha büyük bir borçla ülkeyi dış güçlere ister istemez mahkum edecekler...
Yabancı bankalardan borç isteyip, büyük bir başarı gösterdik deyip tören yapanları kast ediyorum. Yakın zamanda bu borçlar halkın cebinden çıkacak. Onlar bu yönetimi halka geri devrettiklerinden geride büyük bir borç yığınını bırakacaklar...
İşte asıl felaket bu. Kazandıkları tüm belediyelerde gittikçe artan borçlarını daha da büyütecekler ve devleti bu borçları ödemekle zorlayacaklar. Asıl ülkedeki en büyük kriz muhalefettir. Muhalefetten daha büyük bir kriz var mı bu ülkede?
Muhalefet öncekilerde olduğu gibi iktidarı ve ülkeyi bu kadar zor duruma sokamamıştı bu son dönemde ama bu borçlarla ülkenin anahtarını dış güçlere teslim etmiş olacaklar...
İçkili partiler, konserler, sergiler, eğlenceler ve projesiz her iş için milyonları sokağa saçanlar, Erdoğan’ın maaşını soruyorlar. Ulan demezler mi adama, İBB bir gecede kendi yandaş sanatçılarına 29 Ekim’de 2-3 saatlik konser için Erdoğan’ın 5 yıllık maaşı kadar bir parayı verdi diye...
O da bir şey mi, İzmir’deki ben daha çok boş şeylere harcama yaparım, kimse benim kadar boş harcama yapamazcasına şehre ve halka hizmet için kullanması gereken parayı nasıl ortaya saçıyor. Hakeza diğer muhalif belediyelerin de hali ortada, borç batağında debelenip duruyorlar...
Bunlar gittiğinde ülkeye 10 milyarlarca dolarlık borçları bırakıp köşelerine çekilecekler ve kimse de bunlara siz bu paraları ne yaptınız, nereye harcadınız diyemeyecek...
Ülkeye her daim hizmet eden, her gün onlarca eser inşa eden, ülkeye güç, ekonomik ve yatırım kazandıranlara siz ekonomiyi batırdınız diyeceksiniz ama hiçbir iş ve eser yapmadan milyarlarca doları saçıp savuranlara sesinizi çıkarmayacak, onlara madalya takacaksınız.
Siz hele önce bu yediğiniz hurmaların hesabını verin. Bu paraları nerelere boş yere harcadığınızın hesabını verin. İş ve eser yapmadan bu kadar borcu nasıl yaptığınızın hesabını verin. İçi boş ve hayali ihalelerle yandaşlarınıza nasıl milyonlar kazandırdığınızın hesabını verin. Milletin size emanet ettiği makam ve yetkiyi nasıl kötüye kullandığınızın hesabını verin...
Ama yok siz kimseye hesap vermezsiniz, aksine iktidarı da halkı da hesaba çeken taraftasınız öyle mi?
Ey muhalefet, na-hak yere el koyduğunuz, saçıp savurduğunuz milletin paralarını nasıl harcadıysanız, bunları aynen yerine koyun. O zaman belki helalleşmek için bir parça yüzünüz olur. Bu zulmün hesabını elbet bir gün sorulur. “Zulm ile âbad olanın âhiri berbâd olur” vesselam...