Evet, bugün 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü
Bu anlamlı günün tarihçesine bakacak olursak eğer bu anlamlı gün çocukları korumak ve yaşam koşullarını iyileştirmek adına 20 Kasım 1989 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından ‘Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’ imzalanmış ve o tarihten günümüze 20 Kasım ‘Dünya Çocuk Hakları Günü’ olarak ilan edilmiştir.
Peki, bu günden yola çıkacak olursak gerçekten ne noktadayız?
Geçekten çocuklar hak ettikleri gibi yaşıyorlar mı ya da yaşatabiliyor muyuz onları?
Bana soracak olursanız dünya üzerinde maalesef bu konuda sınıfta kaldık.
Çünkü hala savaştan, açlıktan, yoksulluktan dolayı çocuklar hak ettikleri güzel bir yaşamdan mahrum olmaktadır, ölmektedir. Oyun çağlarında oyun bile oynayamaz hale gelmiş hatta bir yetişkin gibi davranmak, düşünmek zorunda bırakılmıştır. İlimizde, ülkemizde, dünyada çocuklar ne yazık ki haklarından mahrum kalmaktadır. Gerek kendi bencilliğimiz gerekse de yaşam şartlarımızdan dolayı. Bazı çocuklar geçim derdiyle çok küçük yaşlarda yetişkin gibi davranıp eve ekmek getirmek zorunda kalmıştır, okumayı bırakmıştır. Sağlık sorunları olsa bile ne kendisi hastaneye gitmiş ne de bir başkası onu hastaneye götürebilmiştir. Hatta bazıları barınacak yer dahi bulamamış devlet eliyle yetiştirme yurtlarında kalmıştır ve kalıyordur da. Sömürülere maruz kalıyorlar, bazen hayatlarından, canlarından bile oluyorlar. Fiziksel, psikolojik olarak yıpranıyorlar. Bazen karşımıza çıkıyor engelli diye ailesi çocuklarını dışarıdan mahrum ediyor, kendilerine zeval gelmesin diye. Çocukları düşündükleri yok yani, utanıyorlar çünkü cüzzamlılarmış gibi davranıyorlar onlara ve davranılmasına da müsaade ediyorlar ne yazık ki. Hâlbuki onların sevgiye ihtiyacı var tıpkı diğerleri gibi gezip tozmaya dışarı çıkıp oynamaya ihtiyaçları var. Bu durumda olmak onların suçu olmasa da bazen karşılaşıyoruz onlarda suç aranıyor. Çocuk işçilerde mesela hala kanayan yaramız olarak bizi karşılamakta. Ucuz iş gücü kaynağı olmaları da bu duruma etken olmaktadır. Çocuklar küçük yaşlarda evlendiriliyorlar ne yazık ki hala bir şekilde…
Daha çok şey sayılıp dökülebilir bu konuda ama bu kadarını saymak bile oldukça zordu benim için. Peki, neler yapılabilir?
Bakıldığında paylaşmayı, sevgiyi, umudu, masum kalmayı, kinsiz- öfkesiz yaşamı en çok çocuklar bilir, yardımlaşmayı en çok çocuklar bilir. Aslında bütün güzellikler çocuklarda mevcuttur ama biz çocuklara yaşamaması gereken şeyleri yaşatıyoruz. İstemediğini zorla yaptırmak istiyoruz, haklarını ellerinden almaya çalışıyoruz. Ama yine de görüyoruz ki umutları hala var. Tutunacak bir sebep hala bulabiliyorlar iyi veya kötü. İşte bu yüzden çocuklarımızın hakları konusunda toplumsal duyarlılığın sağlanabilmesi çok önemli bir unsur. Bu şekilde bir politika güdülmeli. Siyasi işlerimize çocukları alet etmemeliyiz. Savaşıyorsak ordu orduyla savaşmalı sivil halkla değil, bedel ne olursa olsun çocuklara ödetilmemelidir. Çünkü yeryüzünün masum simalarıdır onlar, en temiz varlıklardır onlar. Çocuklara iyi bir çocukluk geçirtip gelecekte de kendi ayakların üzerine sağlam basabileceği bir hayat sunmalıyız. Genç diye çocuk diye her anlamda sömürmemeliyiz. Ruh sağlığı bozuk olan çocuk bozuk düzenin de sahibidir bunu unutmamak gerek, bugün biz varsak yarında onlar olacak. Bu yüzden çocukların fiziksel, ruhsal her anlamda sağlıklı bir birey olması için çaba göstermemiz gerekiyor. Burada da dünyaca birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyulmakta. Bu noktada herkes üstüne düşeni yaparsa dünyada çocuklara çok güzel bir yaşam sunabiliriz.