Bir Şaman öğreti şöyle der.
Doğada hiçbir şey kendisi için yaşamaz..
Nehirler kendi suyunu içemez..
Ağaçlar kendi meyvelerini yiyemez..
Güneş kendisi için ısıtmaz..
Ay kendisi için parlamaz..
Çiçekler kendileri için kokmaz.
Toprak kendisi için doğurmaz..
Rüzgar kendisi için esmez..
Bulutlar kendi yağmurlarından ıslanmaz..”
Doğanın anayasasında ilk madde şudur..
Herşey birbiri için yaşar..
Birbiri için yaşamak, doğanın kanunudur.
Eski çağlardan süre gelen anlayıştı bu.
Bütünlüğü anlatırdı..
Özü iki cümleydi..
“Ben biz olduğumuz zaman ben olurum.”
“Ben, ben olduğum için sen, sensin.”
Biz Türkler Müslümanlığı kabul etmeden önce Şaman’mışız. Onun içindir herhalde içimizde bir yerlerde yukarıdaki kavramlar yankılar, çabuk bütünleşir bizimle. Tarihimize baktığımızda da bunun örneklerini görüyoruz. Örneğin, Kurtuluş Savaşında dedelerimiz bizim için savaşmış, yaşamış.Atatürk bizim için Cumhuriyeti ilan etmiş...
Tam gün çalıştık. Odun ateşinde
semaverde çay demledik. Ocakta ızgarada sucuk , biber , domates közledik.
Bahçede geçirilen yoğun bir zamanın ardından yemek yemenin, uyumanın hazzı çok başka oluyor.
Terledik,yorulduk. Sohbet ettik. Gurbetteki çocuklarımızı andık.
Bahçemizde ne yetiştirdiysek bazen onlara da koliyle otobüsle gönderdik.
Ama en azından bu günü böylece sıkıntılardan uzak geçirmiş olduk.Yani oturup sıkılmaktan daha iyi çalışıp rahatlamak.Yorgunluk mu? O tatlı bir yorgunluk. Hepsinden iyisi can sıkıntısından uzak olmaktır .
Ara ara böyle çalışmalar yapıyoruz .