TAHTALI MİNARE VE TAHTALI HAMAM

Çarşamba günü öğle namazını kıldıktan sonra Tahtalı Minare Camî ve Tahtalı Hamam Müzesi ne ahvalde görmek için Aslanbey’e gitmeye karar verdim.

İpek Caddesinden Kernek’e ağır adımlarla indim.

Karagözlüler Camî beni tüm heybeti ile karşıladığında saat 13:40 idi.

Avluda altmış yaşlarında kır saçlı bir amca sigarasını yakıyor, esneyen orta yaşlı bir adam kollarını iki yana açıyor, camîden namaz kılmış birkaç kişi yavaş yavaş merdivenlerden iniyordu.

Camîyi geçip meydana indim.

Sola dönüp ağır ağır yürümeye başladım.

Solda bir kebapçı, ocağından duman yükseliyor.

Az ileride sağlı sollu iki kebapçı daha çapraz olarak yer tutmuş.

Birkaç adım daha gidince solda çiğ köfteci var, yanında açık usül çay ocağı ve masalarda çay içen, sohbet eden insanlar...

Burada çok fazla oyalanmadan doğruca Cengiz Topel Caddesi’ne geçiyorum.

Üçgen Parkta adımlarken eski hali birden gözümün önüne geliveriyor, köşedeki dondurmacıyı anımsıyorum. Sol tarafımda parkta çocuklar neşe ile oyun oynuyor. Biraz ilerideki bankta oturan iki teyze sohbet ediyorlar. Yolun karşısına geçiyorum. Aşağıda bir mahallede taziye var, çadır kurulu. Bir Fatiha okuyup ilerliyorum ve Tapu Kadastro Müdürlüğünün çaprazında yolun karşısındaki çay ocağının önünden geçiyorum. Beyaz saçlı, gözlüklü bir amca çay içip etrafa bakıyor, göz göze geliyoruz.

Adımlarımı hızlandırıyorum ve Mücelli Caddesine kadar geliyorum.

Eskiden Esenliğin olduğu benzinlik tam karşımda.

Orta boylu, esmer bir temizlik görevlisi yerleri süpürüyor.

İşini aşkla yapıyor. Beydağı-Lojman minibüsleri geçiyor.

Mustafa Kemal Atatürk Ortaokulu tam arkamda. Dönüp okula bakıyorum.

Öğrenciler voleybol oynuyor.

Galatasaray forması giyenler çoğunlukta. Okulun son haftası.

Okulu geride bırakıp Saat Kulesine kadar yürüyorum.

Saat tam 2’yi gösteriyor. Kontrol ediyorum, doğru…

Yolun karşısına geçiyorum ve kadîm Malatya Lisesi.

Lisenin solunda arnavut kaldırımlı yoldan Küçükmustafapaşa Mahallesine yürüyorum.

Burada ardı ardına çadırlar var. Suriyeli vatandaşlar barınıyor bu çadırlarda.

Küçükmustafapaşa’ dan Mimar Sinan’a geçiyorum.

Toz toprak içinde Mimar Sinan ; yerde taş,cam, enkaz kalıntıları dolu.

Çakmak Sokağından Aslanbey’e, Halep Caddesine iniyorum.

Minaresi yıkılmış, ibadete kapalı Aslanbey Camî’ni hüzünle izliyorum.

Yolun karşısına geçiyorum ve metruk binalar, enkazlar arasından Tahtalı Minare Camî’ne doğru ilerliyorum.

Ağır hasarlı Sakinler Apartmanı’nı geçiyorum ve nihayet karşımda Tahtalı Minare Camî…

1778 yılında yapılan bu küçük ibadethane sapasağlam bir şekilde beni karşılıyor.

Kapısının üzerinde ‘’ Hazreti Hafız Mustafa Paşa…’’ yazısı ile başlayan Osmanlı Türkçesiyle yazılmış bir kitabe.

İçeri giriyorum.

Avluda MASKİ tarafından bırakılmış 1000 litrelik su deposu.

Mahalleli buradan temiz içme suyu alıyor. Camînin kapısı açık, giriyorum.

İki amca var, birisi öğle namazını kılıyor, diğeri mihrabı boyuyor.

Amcaya camînin durumunu soruyorum.

Sağlam olduğunu, bir aya yakın zamandır da ibadete açık olduğunu söylüyor.

Bu kubbe gibi küçük tahta minaresi ile şehrin merkezinde arz-ı endam eden kadîm camî depremin ilk vakitlerinde pek çok depremzedeye yuva oldu.

İçimden “namaz vakti olsa Medet Hoca’yı da görürdüm” diye geçiriyorum. Tahtalı Minare Camî deyince aklımıza o gelir. Buraya hizmeti büyük. Deprem zamanı da gece gündüz hizmet etti mahalle ahalisine. Kıymetli hocamızdan Allah razı olsun…

Camîden, ayaküstü sohbet ettiğim amcaya veda ederek çıkıyorum.

Biraz aşağıda olan müzeye doğru yürüyorum.

Müzenin kapalı olduğu söylenmişti ama yine de bir bakmak istiyorum.

Kapı açık, içeri giriyorum. ‘’Kolay gelsin’’ diye bağırınca otuzlu yaşlarda bir belediye görevlisi geliyor.

Müzenin durumunu soruyorum.

Kubbe ve kemerlerinde hasar olduğunu, tamir edileceğini söylüyor.

İçindeki şeyler ise sadece düşmüş, öyle büyük bir hasar yok.

Teşekkür edip dışarı çıkıyorum.

Müzenin etrafını gezip hamamın kubbelerini seyir ediyorum.

Birden hava kapanıyor, gök gürlemeye başlıyor.

Yağmur başlayacak belli.

Aslanbey mahallesinden çıkarken aklıma buralarda canla başla çalışan genç muhtar Tolga Toy’un emekleri geliyor.

Bu yıkık dökük mahalle şimdi sadece hüzün veriyor.

Ve yağmur başlıyor.

Güneşli bir hava bir anda yerini yağmura bırakıyor.

Sonra toprak kokularına karışan yağmurun ferahlığı…

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Tahir Sağır - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Malatya Büyükşehir Belediye Başkanlığı İçin Kime Oy Vereceksiniz?
Tüm anketler