"Türkiye Selçuklu devri ve Osmanlı dönemi Malatya’sında gayrimüslimlerden söz ederken Süryanileri bu kültürün dışında tutmak mümkün değildir.
Malatya’nın kültür tarihinde Süryaniler önemli bir yer tutar. Genellikle yapılan yanlış Ermenilerle, Süryanilerin birbirinin yerine kullanılıyor olmasıdır. Oysaki her iki topluluk da Hıristiyan olmasına rağmen farklı iki millet olarak var olmuşlardır. Ayrı dilleri , kültürü ve tarihleri vardır.
Bugün Malatya’da hiç rastlamadığımız, ama bir zamanlar elli civarındaki kilisesi ve manastırı ile kent tarih ve kültüründe önemli izler bırakmış olan Süryaniler, tarihsel süreçte olduğu gibi bugün de aynı halkı niteleyen çeşitli tabirler kullanılmaktadır. Örneğin batılı yazarlar bu halkı belirtmek için daha çok Asurlu (Assriyrian) ve Suriyeli tabirlerini kullanırken, kilise tarihçileri Süryani tabirini kullanmaktadır.
Osmanlı padişahları tarafından ‘Millet-i Sadıka’ (Sadık Millet) olarak vasıflandırılan Ermeni ve Süryaniler otokton bir halk olarak Malatya ve çevresinde 19. yüzyılın sonlarına kadar da varlıklarını korudular. Selçuklu ve Osmanlı toplum kompozisyonu içerisinde zaman zaman bir takım sorunlarla karşılaşmış olsalar da genellikle barış içerisinde yaşadılar." ( Orhan Tuğrulca)
Tarihte yüzlerce yıl Malatya'da Türk ,Kürt, Ermeni, Süryani, Rum, Yahudi, Hristiyan, Müslüman birlikte yaşamış ,ticaret yapmış komşuluk ilişkileri yaşamışlar. Bu güzel birlikteliklerden dolayı birbirlerine güzel inceliklş bir ifade olarak karşılıklı olarak İsevi, Musevi, Muhammedi yada ırkı dil olarak Ermeni, Süryani, Türk, Kürt kelimelerini kullanmışlardır. Hakaret içeren, aşağılayan " Kafir, gavur "kelimelerini kullanmamışlardır.
100 yıl önce, bu topraklarda bin yıldan beri birlikte yaşayan halklar, (Türk, Kürt, Ermeni, Süryani, Rum, Arap çeşitli ırklar ve dinlerde) emperyalist devletlerin kışkırtmalarıyla içlerindeki bir takım basiretsiz devlet yöneticileri ,dış destekli örgütler yüzünden birbirlerini boğazladılar. Kısaca 100 yıl önce çok şey kaybettik.
***
Mezarlık Üzerinde Yapılan Kazı Çalışmaları
Mezarlık üzerinde 2011-2012 yıllarında Malatya Müze Müdürlüğü başkanlığında ve çeşitli üniversitelerden öğretim üyelerinin bilimsel danışmanlığında kazı çalışması yapılmıştır. Mezarlık ile ilgili Sanat Tarihçisi Selim YAVUZ tarafından "Malatya Kırk kardeşler Mezarlığındaki Mezar Taşları" başlıklı yüksek lisans çalışması Necmettin Erbakan Ünv. Sanat Tarihi anabilim dalında yapılmıştır. Kazı sonrası çıkarılan eserlerden bir kısmı müze binasına bir kısmı müzenin kazı deposuna taşınırken bir kısmı ise alanda kaderine terk edilmiştir.
Malatya müzesi deposunda. Battalgazi ilçesinde Selçuklu dönemi Kırk Kardeşler mezarlığında yapılan kazıda Arap harflerinden farklı yazılı bir taş çıkmış. Tezde yaptığımız incelemede bu taşın müzeye ait kazı deposunda olduğu anlaşılmıştır. Ermenice olduğu düşünülen yazıtın fotoğrafını dostum olan Adıyaman ve çevre illeri Metrpoliti Melki ÜREK'e ilettim. O'da taşın Ermenice değil Süryanice bir mezar taşı olduğunu yazının bir bölümü kırıldığından tam okunamadığını ancak yazıtta "Anlaşılan, bu kişi ruhani Finhes adında biridir. Dercesine: ‘işte yazık ki bu hayattan koptum, artık yukarının ... (bin elli üç?)’ Eksik yazı!" yazıldığını söyledi.>>DEVAM EDECEK