Kim ne çekmiş nerden bileceksin?
Yerlerde nice güzel yüzlü vekarlar sürünüp
Çiğneniyor
Metruk
Ölümün o tatlı gelişi var ya
O yok
Yaşamadım, anlattılar dostlarım
Mangalbaşında uzun kış geceleri
Köylerde
Serüveni çok konukları dinler gibi dinledim
Muhsin Başkan'ı, Lütfi'yi, Faruk Eşref'i
Yılma'yı
Aydın Demirkol'un ölümünü
Yere diktik gözlerimizi tam orda insanlık onurunun ayak altında süründüğü mahpus damında
Yılmaz Yalçıner de anlattı bir eyyam Diyarbakır'ı
Kim olursa olsun arkadaş
Ne olursa olsun suçu
İşkence ölmeli kardeşim
İnsanlık onuru
Sonsuza kadar
Her dem taze
Dimdik
Ayakta
Olmalı
Bu mevzulara hiç girmedik
Ahmet Türk'le
Hiç konuşmadık bu konuları
Anladık ki konuşmaktan konuşmamak evlâ
Bir kerre ölsün dedik ölecek olan
bir kerre
ikinci kez ölmesin
Bir çocuğun gözleri dalmış suya gidiyor
Kâğıttan bir geminin ardından
Sarsılıyor taşlara değdiğinde
Hızla akıp gidiyor o da su gibi eğimlerde coşarak
Gitgide uzaklaşıyor
Yitti yitecek
Bitti bitecek
Tıpkı hayat
Bir çocuğun bakışları kalacak
Geride
Kalırsa
Hayattan kopmuş
Ölüme yakın