-BİZE KENDİNİZDEN BAHSEDER MİSİNİZ?
Mukaddes Özdemir. 25 yaşındayım. Tıp fakültesini yeni bitirdim sayılır. Son bir buçuk ayım kaldı. Malatyalıyım. Ailemle birlikte yaşıyorum. Daha önce Malatya’yı tercihlerime yazayım mı yazmayayım mı tereddüt içinde kaldım. Ve şu anda burada okuyup bitirdim. Dördüncü sınıftan beri instagram ve youtube'da içerik üretiyorum. Yani şu an belirli bir kitleye hitap ediyorum. Bu benim için de şaşırtıcı bir durum. Aynı zamanda yazarım. Hep hayalimdi, kitap çıkarmak, yazar olmak. Ben de elimden geldiğince çaba gösteriyordum. Fakat bu işler gerçekten cesaret istiyormuş. Bunu yapmam altıncı sınıfın sonunu buldu. Kitabım tam deprem günü basıma çıkacakken maalesef 6 Şubat depremine yakalandık. Biraz vakit geçti derken sonra kitabım basıma çıktı. Okulum bittikten sonra işte birkaç plandan sonra atanacağım muhtemelen. Doğu görevimi yapacağım pratisyen hekim olarak. Böyle planlarım var şimdilik bakalım hayırlısı olsun.
-6 ŞUBAT DEPREMİNDE NEREDEYDİNİZ? NELER YAŞADINIZ?
Ben depremde çocuk acilinde nöbetçiydim. Çocuk acilinde dışarıya çıktım, hatta saat 4 sularıydı, yurda gidecektim işte. Yurdum hemen hastanenin karşı tarafında. Nöbeti arkadaşıma devrettim. Uyuyacaktım. Sonra sabah mesaiye devam edecektim. Gittim böyle bir havayı içime çektim. Dedim ki, hava nasıl böyle? Böyle ölüm havası var gibi. Bu nasıl bir hava dedim fotoğrafını çektim, hatta arkadaşlarıma attım. Üstümü değiştim, sallanmaya başladı, ben geçer diye bekledim. Geçmedi. Sonra çöktüm. Tekrar biter diye bekledim ama bitmedi. Daha sonra hemen üstümü giyinip tekrar aşağıya indik. Tekrar odaya çıktım üzerimi giyindim ve hastaneye gerekiyordu bunun farkındaydım. Artık yardım edebilecek bir durumdaydım. Çünkü İntern olarak çalışıyordum. Acili falan da almış bir grup olarak tabi belirli bir kıdem var ve yardım edebilecek durumdasınız. Hastaneye geldim, hastaneye geldiğimde ana baba günüydü. Bizim hocamız zaten gelmiş her şeyi organize etmişti. Yani bunu çok kısa bir sürede halletmişti. Bizim Ana Bilim Dalı başkanımız hastanede. Daha sonra orada hastalar gelmeye başladı. Arkadaşlarımızda tabii sen nasılsın, ailen nasıl muhabbetlerinden sonra maalesef ailesinden vefat haberleri alan arkadaşlarımızın arasında hastalara müdahale etmeye başladık. Böyle hastalar enkaz altında kaldıkları için onları hidrat etmemiz ve su vermemiz gerekiyor vücutlarını. Onun için benim en iyi yapabileceğim şey sonda malzemesi ayarlamaktı ve ben oraya o işe koyuldum. Bir yandan ağlıyordum. Çünkü arkadaşımızın ailesinin evinin çöktüğünü haberini aldık. Bir yandan devam ediyorum. İlk depremden sonra biraz bölündük, birazcık dinlendim. Gecede nöbetteyim. Çünkü uykusuzum ve 24 saat zaten nöbetçiyim diye ardından belirli bir vakit sonra tekrar erişkin aciline gittik arkadaşlarımızla. Bir tane kız çocuğu gelmişti. Bildiğim kadarıyla Hakim bey apartmanından gelmişti. Çocuk çok soğuktu zaten bir yandan onu ısıtıyoruz. Bir yandan müdahale ediyoruz, çocuk cerrahisi geliyor, vesaire derken biz malzemeleri ayarlıyoruz. Sonra ikinci depreme koridorda yakalandık. Çocuğu Yeniden canlandırma odasına götürdük. Sonra çocuğa kalp masajı yapıp , ambu yaptığımız sırada ikinci deprem devam ediyordu ve maalesef çıkamadık. O tavandaki alçıpanlar işte benim sırt tarafıma falan düştü. Sonra bir hemşire abi tamam ben devraldım sen çık dedi. Bende çıktım. Depreme bu şekilde yakalandım. O müdahale ettiğimiz kız çocuğu ise hayatını kaybetti. Daha sonra evime gittim. Akşam olunca ailemin yanına evimizde baya hasar almıştı falan. Daha sonra depremde bizim yollarımız kapandı. Kardan dolayı yollar açıldı. Yollar açılınca hastaneye geldim.
-MALATYA’DAKİ DEPREMLERE ALIŞTINIZ MI? MALATYA'DAKİ SÜRECİ NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?
Şöyle çok kişisel bir şey bu .Yani kimisi çok rahat alıştı, kimse hiç alışamadı diyebilirim. Bu geçenlerde yaşadığımız işte o 5.3 şiddetinde ki depremde mesela hala alışamadığımı fark ettim. Hani bir böyle elim ayağım boşaldı. Kedime mama vermek için elimde kaplar vardı. Yeğenim ve kuzenimin çocuğu vardı yanımda onlar böyle şey yaptılar, geldiler böyle bacağıma sarıldılar. Çocuklar korkudan ağlamaya başladılar. Ondan çok korktum ben de. Çünkü ikinci deprem gibi geldi benim gözüme. Hani böyle daha şiddetli olduğunu düşündüm. Ben mesela depremden beri buradaydım. Ankara'ya arkadaşlarımın yanına gittim. Mesela AVM 'de böyle bir çalışma oluyor, bir şey oluyor bir titreme olduğunda ben hemen sıçrıyordum. Korkuyorum. Onu üzerimden atamadım.
-ÇALIŞTIĞINIZ HASTANE DEPREME DAYANIKLI BUNU BİLİYORUZ, NELER SÖYLEMEK İSTERSİNİZ BU DURUMLA İLGİLİ?
Evet. Bu hastaneye depreme dayanıklı. O yüzden çok rahatım. Buradayken tereddütlerim olmuyor. Ama yurda gidince ya da amfiye giderken korkuyorum açıkçası. Bu hastanenin altında raylı sistem var. Deprem olduğunda esniyor. Ve bu da bizi koruyor. Onun dışında hastanedeyken bir güvende hissediyorum, yalan olmasın çok şükür yani bir sürü insana da ev oldu böyle burada uyuduk burada kalktık, burada yedik içtik. Hani hiç bilmediğimiz yerleri suyunu içtik. Bir bakıyorum Uşak’tan gelmiş bakıyorum Trabzon’dan gelmiş. Böyle bir şey vardı. Başka İstanbul’dan falan da yardımlar gelmişti. Bu arada Çam Sakura Hastanesinde hemşireler falan geldi. Şunu hiç unutamıyorum, bayağı yardım ettiler, destek oldular. Çok güzel bir hemşire vardı, ayrılık vakti gelince dönüp şey dediler. Hocam Burada iyi öğrenin, bizim deprem olduğunda siz de yardıma geleceksiniz dediler. Yani artık kabullenmiş, bunu bekliyorlar. Çok etkileyici bunlar aynen öyle onu söylediler bu şekilde ilerledi.
-KİTABINIZ VE SOSYAL MEDYADA Kİ TAKİPÇİLERİNİZLE İLGİLİ NELER DÜŞÜNÜYORSUNUZ?
Direkt gençlerin ilgisi var, bakıyorum yorumları okuyorum. Evet, abla ben şunu yapacağım, nasıl olacak işte tercih döneminde yol göster, falan diyorlar. Şöyle ben hep yazmayı seven birisiydim. Onun için ilk blog hesabı açtım. Yani yazı yazmak üzerine üniversite birinci sınıfta açtım ama dediğim gibi bu işler cesaret istiyor. O zaman için bir de Malatya’da yapan yoktu. Mesela İstanbul’a gittiğiniz Cerrahpaşa’da hemen hesap açan vardır. Ankara'ya gittiğimiz Hacettepe’de hemen hesap açan vardır. Kendini gösteren vardır vesaire ama benim hani öyle bir şeyim yoktu. Bir de telefonum aşırı kötüydü. Hani ailem kızımız tıp kazanmış ona alalım gibi bir şey yoktu. Ablamın eski bir telefonu vardı onu kullandım bir süre. Ama böyle sınavla ilgili yazıyordum. Motivasyonla ilgili yazıyordum ama kimseyi açmıyordum. Daha sonra kapattım. Ben o zaman dedim ki, yok ben cesaret edemeyeceğim buna ya dedim. Yazdıklarımı ergenler okumuyordu. Onların yaş kitlesine hitap etmiyordu. Erişkinler daha çok okuyordu. 20 yaş üstü okuyordu benim kitabımı hani böyle 15 16 yaş falan okumuyordu. Sonra ondan da vazgeçtim dedim ki, yok ya dedim burada uzun süre yazmaya gerek yok…
Bilgisayarım da yoktu. Yapamıyordum zaten biraz vakit geçtikten sonra üçüncü sınıfta pandemi oldu. Evlere girdik. Bizim “LEYLADAN SONRA” isimli bizim bir projemiz var. Sosyal sorumluluk projesi. Şöyle kısaca özetleyecek olursam, kronik hastalıklı çocukların yanına gidiyoruz işte bizim hastanemizde mesela onkolojiye. O çocuklara istedikleri hediyeleri veriyoruz. Parayı işin içine katmıyoruz. Ücret almadan yapıyoruz bunu. Gönüllü biri çıkıyor bu yurt içi olur ya da yurt dışı, hediyesini yollar bizde kronik hastalığı bulunan çocuğa hediye ederiz. Mesela 2 gün önce akülü araba geldi. Ben sosyal medya hesabımdan paylaştım, Almanya’dan bir takipçim 2 tane akülü araba karşılayacağım dedi ve karşıladı da. Sosyal medyalarda kız çocuklarını ve gençleri böyle yemeye, içmeye, gezmeye yönlendiren bir şey var. Ama bizim okumamız lazım. Bizim ayaklarımızın üstünde durmamız lazım. Bizlerin hiçbir erkeğin bizim kaderimizi belirlemesine müsaade etmememiz lazım. Biz zaten evde oturarak bunları yapamayız. Bizim gelişmemiz lazım. Mesela ben içeriklerimde kız çocuklarını okumaya teşvik edici şeyler paylaşıyorum. Ameliyat zamanı hocamdan izin alıp ameliyatı çekiyorum paylaşıyorum. Mesela İstanbul’a yaz stajına gittim insanlar diyorlar ki yaz stajı nasıl ayarlanır? Sonra yorum geliyor abla bende böyle olmak istiyorum diye filan. Bunlar çok gurur verici şeyler. Gençlere örnek olmamız lazım ve ben bu yolu seçtim.
Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
(6)Mavi - Instegramda keşfettim ilk yazarı. Paylaşımları konuşması üslubu çok hosuma gitti. Sonra habere denk geldim. Ne kadar güzel konuşmuş. Kitabi alıp okudum hemen. Sonra anladım neden isminin içten içe olduğunu. Hepimizin içine dokunuyor kitap. Hayatımızda olan olaylar ve insanları anlatmış kitap. Başarısı daim olsun güzel kardeşimizin. Umarim yüz yüze tanışmakta nasip olur.
Murat - Az önce instada keşfetime düştün,Google yazdım baktım haberleri var,dedim bu kız boş değil ne güzel anlatmışsın kendini helal olsun sana , bacımsın
Gülün Annesi - Maşallah sana kızım,ne güzle de örneksin,kızım gösterdi seni anne bende böyle olacağım diye ,gururlandik,hsl kendini geliştir ülkemizin senin gibi pırlantalara ihtiyacı var
Kibar - Hem hekim hem yazar. Eserinde öyle güzel gözlemler var ki kırk elli yaşındaki bireyler bunu yapamaz. Tebrik ederim.
Göçeberk - Yazarımızın kitabı gibi röportajı da bir çırpıda okunuyor insana yanında havası sohbet havası veriyor yine. İyi ki var böyle her yönüyle örnek teşkil eden insanlar ??
Zehranur Danışan - Deprem günü yaşananları ve sonrasını çok güzel ifade etmiş Mukaddes hanım. Kız çocuklarının yollarına fener olup aydınlatması çok örnek bir davranış. Kendisini tebrik ediyorum.??
Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.