1 Eylül Dünya Baris Günü nedeniyle açiklama yapan AK Parti Il Baskani Tüfenkçi, Küresel anlamda aci hadiselerin, siddet olaylarin yasandigi, devlet yöneticilerinin kendi vatandasina anti-demokratik ve insanlik disi uygulamalar neticesinde her gün onlarca insanin yasamini yitirdigi, zulüm gördügü dönemde barisa, kardeslige her zamankinden daha çok ihtiyaç duymaktayiz. Özellikle Ortadoguda diktatör rejimlerin yaptigi zulüm kabul edilir bir durum degildir. Dünya devletlerinin halklariyla barisik olmasi küresel baris ve istikrar noktasinda çok önemlidir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu anlamda kendi vatandasiyla barisik bir sekilde istikrarla gelisimini sürdürmekte, farkli etnik grup ve inançlara karsi her zamankinden daha çok hassasiyet göstermektedir ifadelerini kaydetti.
Türkiyenin kardesligi, birligi, beraberligi canlandirarak hatalardan dönme noktasina geldigini belirten Tüfenkçi, Evlat acisindan daha büyük bir aci yoktur. Allah hiç kimseye bunu yasatmasin, hiç kimsenin ocagina bu aciyi düsürmesin. Yillarca Firatin Dogusu ile Batisini iki ayri kutup gibi gösterilmesinin bedeli Türkiyeye agir oldu. Yaklasik 30 yil boyunca ülkemizin Dogusunda, Batisinda, Kuzeyinde, Güneyinde nice evladimizi yitirdik, nice sehit verdik ve milyar dolarlarla ifade edilen ekonomik kayip. Ama unutulan, ihmal edilen bir nokta vardi; annenin ideolojisi yoktur, annenin siyaseti yoktur, sagciligi solculugu, Sünniligi, Aleviligi yoktur. Oglu her ne sebeple hayatini kaybetmis olursa olsun Yozgattaki anne ile Hakkarideki anne ogullarinin mezari basinda ayni duayi okuyorsa, cemaat ayni kibleye dönüyorsa birbirimizden farkimiz yok demektir. Türkiye bugün gelinen nokta itibariyle, unutulan, ihmal edilen degerlerini, zenginliklerini tipki Selahaddin Eyyübinin, Alparslanin, Yavuz Sultan Selimin sancagi altinda oldugu gibi, Kurtulus Savasinda, Çanakkalede, Yemende oldugu gibi kardesligi, birligi, beraberligi canlandirarak hatalardan dönme noktasina gelmistir. Hamdolsun terör meselesi ülkemizin gündeminden kalkmistir. Artik farkliliklardan korkan, bunu bir tehdit olarak gören devlet anlayisi yok. Demokrasiye, kisi hak ve özgürlüklerine yakisan tüm etnik ve dini inançlari zenginlik olarak görüp, kardeslik hukuku içerisinde yasamanin yollarini bulmaktir. Türkiyenin bu anlamda ciddi bir mesafe kat ettigi inkâr edilemez bir gerçektir. Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Gürcü, Arap, herkes Türkiye Cumhuriyeti vatandasligi kimligi altinda birinci sinif vatandas olarak görülmesi bölünmenin, ayrismanin aksine bizi birbirimize daha çok yakinlastirarak, birligimizi, beraberligimizi daha da kuvvetlendirmektedir seklinde konustu.
Ortadoguda yasanan gelismeleri üzüntü ile takip ettiklerini dile getiren Tüfenkçi, açiklamasini su sekilde sürdürdü: Nasil ki Fuzulinin siirleri ruhumuza hitap ediyorsa, Ahmet-i Haninin dizeleri de ayni sekilde bizi duygulandirmaktadir. Neset Ertas Gönül Dagi dediginde nasil ki hepimizin tüyleri ürperiyorsa ayni sekilde Siwan Perver Halepçe dediginde gönül dünyamizin derinliklerine daliyoruz. Yunus Emre, Haci Bektasi Veli, Fuzuli, Pir Sultan Abdal da yine ayni sekilde bizim zenginligimizdir. Bugün Ortadoguda yasanan aci hadiseleri büyük bir üzüntüyle takip ediyoruz. Ortadoguda yasanan süreç dünya barisinin tesisi noktasinda büyük bir risk teskil etmektedir. Bir an önce gerçek adaletin saglanmasi, bölgede devam eden düsük yogunluktaki savasin son bulmasi için herkesin üzerine düseni yapmasi gerekir. BM basta olmak üzere, uluslararasi kuruluslarin üstlendikleri misyon geregi artik ciddi anlamda girisimde bulunarak küresel anlamda barisa katki sunmalidir. Suriyenin, Misirin, Filistinin, Gazzenin hak ettigi barisa, huzura, sükunete kavusmasi için küresel anlamda bir girisimin olmasi gerekir. Türkiyenin göstermis oldugu hassasiyeti diger bölge ülkeleri basta olmak üzere tüm dünya ülkelerinin göstermesi gerektigine inaniyorum. Çünkü Ortadoguda baris saglanamamasi tüm dünya da saglanamamasi demektir.