Dün akşam çok beklenen açıklama nihayet geldi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, 2025 yılı için yeni asgari ücreti 22 bin 104 lira olarak duyurdu. Bu rakam, asgari ücrette yüzde 30 oranında bir artışa işaret ediyor. Ancak bu artış, toplumun geneli için beklenen bir şey değildi.

Asgari ücretle geçimini sağlayan milyonlarca kişi bu rakamı yetersiz buldu. Özellikle gıda fiyatlarındaki çılgın artış, kira fiyatlarındaki astronomik seviyeler ve enerji giderlerindeki yükseklik düşünüldüğünde, yeni asgari ücretin çoğu aile için yeterli olmadığı açıkça görülüyor. Vatandaşlar, 25 bin lira civarında bir rakam beklerken 22 bin 104 liralık bu artışı hayal kırlığıyla karşıladı.

Asgari ücretin belirlenmesi bir matematik meselesinden öte, toplumun refahını ve şartlarını gözeten bir karar olmalıdır. Ancak bu rakamın, bugünün ekonomik şartlarında temel giderleri bile karşılamakta zorlanacağı açık. İnsanlar, temel ihtiyaçlarını karşılayamamanın verdiği çaresizlikle boğuşuyor.

Bir diğer önemli konu ise toplumun artışa ilişkin beklentilerinin yönetilememiş olmasıdır. Vatandaşlar, önceki açıklamalar ve ekonomideki yüksek enflasyon oranları göz önüne alındığında, daha tatmin edici bir artış bekliyordu. Ancak bu beklenen rakamın altında bir açıklama gelmesi, halkta büyük bir hayal kırlığı yarattı.

Elbette, yüzde 30 oranında bir artış kağıt üzerinde önemli görünüyor olabilir. Ancak temel gıda ve barınma maliyetlerinin yıllık artışı yüzde 50’leri aşarken, bu oran çoktan eriyip gidiyor. Çalışanlar, sadece hayatta kalmaya çalışıyor; geleceğini planlama ya da daha iyi bir yaşam standardı hayali kurma şansı bulamıyor.

Bu noktada şu soruyu sormak gerekiyor: Asgari ücretin belirlenmesinde esas kıstas nedir? Rakamları belirlerken sadece ekonomik dengeler mi, yoksa ınsan onuruna yaraşır bir yaşam standardı da düşünülmekte midir? Eğer gerçekten refah seviyesini yükseltecek bir adım atılmak isteniyorsa, bu rakamı yeniden gözden geçirmek bir zorunluluk haline gelmiştir.

Son olarak şunu unutmamalıyız: Ekonomi sadece bir istatistik bilimi değildir. Ekonomi, insana hizmet eder. Ve bu hizmet, özellikle toplumun en hassas kesimlerini şartların üzerine çıkarmayı amaçlamalıdır.