Müzeler önceleri sadece koleksiyonların sergilendiği yerlerdi. Örneğin resim, heykel, halı, oyuncak vb. koleksiyonların sergilendiği alanlardı. Ama son zamanlarda müzelere çeşitli aktiviteler eklendi. Böylece müzeler koleksiyonların sergilendiği yerler olması yanında çeşitli aktivitelerin yer aldığı bir eğitim mekânına dönüştü. Müzeler durağanlıktan kurtuldu.

Pediyatri bildiğiniz gibi çocuk ve ergen sağlığı ve hastalıklarıyla uğraşan bir tıp dalıdır. Cumhuriyetin kuruluşundan beri özgün olarak bu alanda çalışan bir hekim grubu mevcuttur. Cumhuriyetin 101. yılına geldiğimiz bu günlerde bu konuda kitap, tıbbi malzeme, resim vb. önemli bir koleksiyon söz konusudur.  Ayrıca bu konuda balmumundan yapılmış heykellerle pediyatrinin tarihsel gelişimi zengin bir görsele dönüştürülebilir.  Bu koleksiyonun devamlı sergisi olarak düşünebileceğimiz müzelere ciddi anlamda ihtiyaç vardır. Pediyatrideki gelişmelerin dökümante edilmesi gerçek ortamda olabileceği gibi sanal ortamda da olabilir.

Pediyatri müzesi gerçek ortamda oluşturulduğu taktirde, çocuklara çocuk hekimliğini daha iyi tanıtma açısından farklı aktiviteler oluşturulabilir. Örneğin vücut sıcaklığını, modeller üzerinde ağız, kulak ve koltukaltı vb. farklı bölgelerden ölçülen ateşin de farklı olabileceğini uygulatarak öğretilmesi gibi aktiviteler konusunda beyin fırtınasıyla değişik fikirler hayata geçirilebilir.

Yurt dışındaki farklı pediyatri müzeleri incelenip daha güzel örnekler ortaya çıkarılabilir. Bilim müzesi sayabileceğimiz pediyatri müzesini kim üstlenmelidir? Sivil kuruluş olan iki büyük pediyatri derneğinin yanında yirmiye yakın pediyatrinin yan dal derneklerin bu konuda elini taşın altına koyup ilk kez bu kadar büyük ve kalıcı bir eser meydana getirmesinin onların tarihi görevi olduğunu düşünmekteyim.