Malatya, son yıllarda yaşanan doğal afetlerin ardından deprem bölgesi olarak anılmaya başladı. Neredeyse her gün hissedilen sarsıntılar, bölge halkında endişe yaratırken, bu konuda yapılan bilinçsiz açıklamalar durumu daha da karmaşık hale getiriyor.

Özellikle kendilerini deprem bilimci ya da yer bilimci olarak tanıtan bazı isimlerin medyada ve sosyal platformlarda yaptığı paylaşımlar dikkat çekiyor. Ne yazık ki, bu açıklamalar bilimsel bir temele dayanmaktan çok, halk arasında korku ve panik yaratma amacı taşıyor gibi görünüyor. Her cümleleri, insanları dehşete düşüren ifadelerle dolu. Bu durum, zaten zor bir süreçten geçen depremzedelerin psikolojisini olumsuz etkiliyor ve toplumda gereksiz bir tedirginlik yaratıyor.

Bu noktada sorumluluk duygusuyla hareket etmek, hepimizin görevi. Deprem, ciddiye alınması gereken bir doğa olayıdır ve bu konuda doğru bilgiye dayalı adımlar atmak hayati önem taşır. Ancak, bilimsel veriye dayanmayan ya da halkın korkularını suiistimal eden açıklamalar, ne bu sürece ne de toplum huzuruna bir katkı sağlar.

Yetkililerin bu konuda daha sıkı denetim ve bilgilendirme yapması gerekiyor. Halkın doğru kaynaklardan bilgi alması, hem deprem bilinci oluşturulması hem de yanlış bilgilendirmelerin önüne geçilmesi adına büyük önem taşıyor.

Unutulmamalıdır ki, bilim insanları toplumu bilgilendirmek ve çözüm üretmekle yükümlüdür, korku salmakla değil. Depremle mücadelede gerçek çözüm, bilgi kirliliğinden uzaklaşıp güvenilir bilimsel çalışmalara yönelmekten geçiyor. Malatya gibi deprem gerçeğiyle yüzleşen bölgelerde, bu farkındalığın artırılması için hep birlikte sorumluluk almalıyız.

Korku değil, bilinç yaygınlaşsın!