Bizler kendi çocuklarımız için her şeyin en iyisini dileriz. Onların hem maddi ihtiyaçlarını hem de sağlık ve ruhsal durumlarını da karşılamaya çalışırız. Psikolojileri bozulmasın diye her şeyi yaparız...
Çocuklarımıza ölümden, kandan, savaştan ve bombalardan bahsetmeyiz. Oysa Gazzeli çocuklar, her gün ölümle yaşıyor. Onların psikolojisini düşünen yok. O çocukların gözleri önünde aileleri katlediliyor, kardeşlerinin bedenleri parçalanıyor...
Gazzeli çocuklar her gün cenaze görüyor, her gün birilerinin kafasının veya uzuvlarının koptuğunu görüyor. Her gün açlık ve yoklukla mücadele ediyor...
O çocuklar yarın su ve ekmek bulabilecek miyiz diye düşünüyor. Üstlerine giyecek ikinci bir kıyafetleri yok, barınacak bir evleri, ısınacak bir sobaları, kendilerini koruyacak aileleri yok...
On binlerce insan acaba ölüm bizi nerede yakalar, nerede şehit olacağız hesabını yapıyor. Biz ise neler düşünüyor neler hayal ediyoruz. Kendi yaşadıklarımızı dert sanıyoruz...
Asıl derdi, tasayı, kederi, acıyı, yokluğu ve zulmü onlar yaşıyor ve onlara yardım edecek bir devletleri, bir orduları, bir ekonomileri, bir kardeş ülkeleri yok...
Her gün vahşeti, katliamı, zulmü, zorbalığı bizzat yaşıyorlar. Biz de derdimiz varmış sanıyoruz. Evet ne yazık ki bir Müslüman olarak derdim var demekten utanıyorum...
Fakirim veya param yok demekten utanıyorum. Evim arabam yok demekten utanıyorum. Ve hatta bu kadar zulmü, vahşeti ve katliamı yaşayan insanlara karşı susmaktan, sessiz kalmaktan ve hiçbir şey yapmamaktan utanıyorum...
Bir yıldır zulüm hiç durmadı, zalim zulmetmekten geri durmadı ama Müslüman ülkeler de sessizliğini bozmadı. En çok da bundan utanıyorum. Çünkü Türkiye İslam aleminin abisi, lideri ve sığınağıydı...
Türkiye’nin bu katillere, bu canilere, bu alçaklara sessiz kalmasını kabullenemiyorum ve utanıyorum. Bizler o mazlumlara kol kanat geremedik, umut olamadık. Oysa o mazlumların bir gözü Türkiye’deydi. Acaba Müslüman kardeşimiz imdadımıza yetişir mi, bu zalimin hakkından gelir mi, hakkımızı gözetir mı diye Gazzeli ve Filistinli kardeşlerimiz yolumuzu gözlüyor...
Bizler ne Müslüman olmaya, ne İslam’a ne de ceddimize layık bir nesil olamadık. Bu zulüm hiç şüphesiz Osmanlı veya Selçuklu döneminde yaşanmış olsaydı, bugün İsrail devleti veya Yahudiler yoktu. Çünkü onlar bu zulme sessiz kalmamakla birlikte bu zulme yapanların köklerini kuruturdu...
İşte belki de böyle bir zamanda, böyle bir ülkede yaşamaktan ve bu zulme şahit olurken hiç bir şey yapmamaktan utanıyorum. Bu asrın insanı olmaktan ve zulme sessiz kalan insanlarla aynı nefesi solumaktan utanıyorum...
Bence siz de utanmalısınız. Eğer yüzünüz varsa, Müslümanım diyorsanız ve bir parça vicdan sahibi iseniz...